Balçova’da çok kıymetli baraj havzalarına imar izni verildi.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Bornova Ağaçlı Yol’daki ‘Bölgesel Park’ olan
planları değiştirilerek yapılaşmaya açıldı.
Karşıyaka’da binlerce dönem araziye ayrıcalıklı imar haklar tanındı.
Hacılarkırı’nda 136 bin metrekarelik alan Askeri
Bölge’den çıkarıldı, Maliye Bakanlığı’na devredildi.
Maliye Bakanlığı da bu alanı TOKİ’ye devretti. TOKİ de yine kendi yetkisini kullanarak yeşil alan olan ve içinde ağaçların bulunduğu bu arazinin imar planını değiştirdi.
Yeni planlarda söz konusu arazi, konut dışı kentsel çalışma alanı olarak ilan edildi. 5 kata kadar imar hakkı verildi.
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) son 10 yılda Türkiye’de önemli projelere imza attı.
On binlerce konut yapılarak ihtiyaç sahibi dar gelirlilere dağıttı.
Ankara’da örneğin 260 projede 80.874 adet konut üretildi.
İstanbul’da 198 projede 155.396 adet konut yapıldı.
TOKİ, Bursa’da 58 projeyle 20.276, Konya’da 80 projeyle 18.731, Şanlıurfa’da ise 55 projeyle 13.400 adet konutu tamamladı.
Ama TOKİ’nin 4 milyon 168 bin nüfuslu İzmir’de 10 yılda yapılan proje sayısı sadece 50’de kaldı.
Tamamlanan konut sayısı ise 11.576.
Yani İzmir’de İstanbul’un 15’de biri, Ankara’nın ise 8’de biri kadar konut yapıldı.
Geçen hafta yayınlanan “Kent içinde orman sahasına ÇED’siz taşocağı izni” başlıklı yazımda konuyu gündeme getirmiştim.
Sefehisar, Bergama, Kemalpaşa ve Menemen’den sonra Buca’da da taş ocağı izni için Çevresel Etki Değerlendirme istenmediğini aktarmıştım.
Üstelik taş ocağı için izin verilen bölgenin orman alanında yer aldığını ama yılda 275 bin dinamit patlatılmasına rağmen zarar görmeyeceği yönünde rapor verildiğini belirtmiştim.
Bu yazıyla ilgili çok sayıda geri dönüş aldım.
Ama dikkatli bir okur, Aliağa’nın Şakran Beldesi’nde de benzer bir durum olduğuna dikkat çekti.
Şakran’daki durum da çok ilginç.
Çok değil; daha 3-5 yıl önceye kadar; “İzmir, üstü başı kir, pas içinde, sümüklü bir çocuk gibi” diyenler vardı.
“İzmir Köykent” diyerek aşağılamaya çalışanlar da oldu.
Ama gerçekler bunu söyleyenleri her zaman ki gibi yine mahcup etti. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre geçen yıl 16 bin 129 kişi İstanbul’dan İzmir’e taşındı.
Huggent Genel Müdürü Özlem Veryeri Taşkaya, 40 yaş üstü profesyonel yöneticilerin İzmir’de yoğun şekilde iş aradığını açıkladı.
***
Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Karacan, Türkiye’nin tüm kentlerini inceleyen 708 sayfalık bir araştırma yaptı. Türkiye’nin yaşam kalitesi en yüksek ili İzmir çıktı.
Tüm rakamlar İzmir’in Türkiye’nin yaşam standartları en yüksek kenti olduğunu kanıtlıyor.
TÜİK verilerine göre İzmir, Avrupa Birliği standartlarında arıtma sayısı, kişi başına düşen atık su arıtma miktarı ve AB standartlarında arıtım oranı ile Türkiye’de ilk sırada.
'Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’ verilerine göre İzmir hava kalitesi açısından uzun yıllardır yüksek kirlilik potansiyeli olan iller arasında yer alıyor.
Uyarı eşikleri ve limit değerler sık sık aşılıyor.
Ege’deki 19 istasyonun saatlik verilerine göre, insan sağlığına olumsuz etkileri bulunan partiküler madde (PM10) ile kükürtdioksit (So2) miktarlarının, sınır değerleri birçok kez aştığı raporlarda yer aldı.
İzmir’de hava kalitesini bozan unsurların başında da taş ocakları geliyor.
Taşocakları İzmir’in en büyük çevre sorunları arasında üst sıralarda.
Gerek merkez ilçelerde ve gerekse çevre ilçelerdeki bu ocaklar yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiliyor.
***
Durum böyleyken, taşocağı izin taleplerinin artık çok daha titiz şekilde değerlendirilmesi gerekirken tam tersi oluyor.
Bu sütunlarda 26 Haziran 2017’de yayınlanan “Körfez Geçişi’nde Kuş Cenneti Davası” başlıklı yazıma Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkilileri bir açıklama göndermiş.
Önce o açıklamaya bir bakalım.
“Söz konusu yazınızda İzmir Körfez Geçişi Projesi’nin Kuş Cenneti’nde yaşayan flamingolara zarar verebileceği şeklinde gerçek dışı iddiaya yer verilmiştir.
Yazınızda belirttiğiniz gibi bu alan dünyanın en büyük flamingo adalarından birisidir ve uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınmıştır. Nesli tükenmekte olan bir tür, Bakanlığımızın üstün gayretleri neticesinde kendisine yaşam alanı bulmuş, yok olmaktan kurtulmuştur. Bakanlığımızın gereken hassasiyeti fazlasıyla gösterdiği bu alanın heba edilmesine seyirci kalması mümkün değildir.
Nitekim “İzmir Körfez Geçişi Projesi” Gediz Deltası Ramsar Alanı sınırına 1.5 km mesafede, yazıda adı geçen flamingo adasına ise yaklaşık 12 km mesafededir. Projenin meşakkatli bir sürecin sonunda hayata döndürülen flamingoları etkilemesi söz konusu değildir.”
***
Açıklama kısa. Projenin Kuş Cenneti’ne zarar vermemesi için neler yapılacağı yok.
35 yıldır Kuş Cenneti’nde akademik çalışmalar yapan
Kuş cennetleri milyonlarca yılda meydana gelen doğa harikaları.
Katrilyonları verseniz, insan eliyle yapamayacağınız Allah’ın mucizelerinden biri.
Bu mucize alanın İzmir’de bulunması, bizim için çok büyük bir ayrıcalık.
294 çeşit kuş türünü barındıran bu alanın İzmir gibi metropol bir kentin içinde yer alması, paha biçilmez bir durum.
Bu doğa harikasını gözümüz gibi korumak gerekirken, son aylarda tam aksi gelişmeler yaşanıyor.
Son olarak Kuş Cenneti’ni etkileyecek bir otoyol projesi gündemde.
İzmir Körfez Geçiş Projesi’nin Kuzey ayağının Kuş Cenneti’nin sulak alanında çıkması planlanıyor.
***
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkilileri, geçen hafta bu sütunlarda yayınlanan yazımla ilgili bir açıklama göndermiş.
Önce o açıklamaya bir bakalım:
“Gazetenizin 19.06.2017 tarihli nüshasında yer alan “Kuş Profesörüne Kuş Cenneti Yasak” başlıklı haberinizle alakalı aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür.
Gediz Deltası Sulak Alanı - İzmir Kuş Cenneti ile alakalı olarak yapmış olduğunuz haberde İZKUŞ ile yapılan protokolün Bakanlıkça fesih edildiği ve alanda özellikle flamingolarla ilgili çalışma yapan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı’nın alana alınmadığı gibi kamuoyunu yanıltıcı bir takım değerlendirmelere yer verilmiştir.
Ancak protokolün yenilenmeme gerekçesi daha önceki açıklamalarımızla defalarca açıklanmış olup olay İZKUŞ protokolünün fesih edilmesi olmayıp, birliğin protokol gereği olan görevlerini ifa etmemesi, bütçesi olmasına rağmen gerekli yatırımları yapmaması ve şeffaf bir şekilde hareket etmemesi gerekçeleriyle protokol yenilenmemesinden ibarettir.
İzmir Kuş Cenneti, başta İzmirliler olmak üzere bütün vatandaşlarımızın ziyaretine açıktır. Korunan alanlarda bilimsel araştırma ve çalışma yapmak