Şampiyonlar Ligi maçları Galatasaray’a iyi gelmedi. Mükemmel oynanan Manchester United maçından sonra takım kan kaybetmeye devam ediyor.
Dün gece Eskişehirspor karşısında bilhassa maçın ilk yarısı sahada tanınmayacak kadar kötü mücadele eden Galatasaray vardı. İstanbul’a beraberlik için gelen Eskişehir karşısında gol üretemeyen, rakibin üzerine gidemeyen, teknik becerilerini sahaya koyamayan tanıyamadığımız bir futbolcular topluluğu seyrettik.
Bilhassa orta sahada Veysel Sarı, Hürriyet ve Alper, Selçuk ile Melo’yu kilitlediler. Melo zaten etkisizdi. İyice oyundan düştü. Tribünleri aleyhinde bağırtacak kadar kötü futbol oynadı. Bu futbolcuya ayak uyduran Hamit de etkisiz kalınca çok kötü bir futbol ortaya çıktı.
İkinci yarı Fatih Terim, Melo’yu dışarı, Amrabat’ı oyuna alınca Galatasaray hareketlendi. Amrabat’ın soldan etkili bindirmeleri Galatasaray’ı gol pozisyonuna soktu. Ve nitekim ofsayt kokan bir pozisyonda Burak, takımını öne geçirdi. Bu dakikadan sonra Galatasaray adına üç net gol pozisyonu var. Burak, son vuruşlarda biraz becerisini gösterse maç kopabilirdi. Umulmadık bir anda bu sefer Eskişehirspor atağında yine ofsayttan Galatasaray golü yedi. Bu golde Dany’yi
Dün gece Arena’da taraftar şov vardı. Koreografiler, tezahüratlar, her şey mükemmeldi. Taraftar o kadar emindi ki, Galatasaray’ın bu maçı kazanacağından, hatta Braga’ya fark atacağından... Ama olmadı. Daha çok koşan, mücadele eden, gol arayan takım Galatasararay’dı. Ancak ne hikmetse Ordu’da olduğu gibi kalesinde golü gören takım yine Galatasaray oldu.
Rakipler Galatasaray’ı iyi analiz ediyorlar. Kanatları kapatıp orta sahayı kalabalık tutunca Galatasaray boğulup, gol pozisyonuna girmekte zorlanıyor. Bu tür kapanan takımları açmak için kanatların iyi çalışacak.
Önce Amrabat’tan başlayalım. Fatih Terim de bu futbolcuya çok güveniyor, bütün Galatasaray’lılar da... Amrabat şuana kadar Galatasaray’a hiç bir katkı sağlamadı. Dün gece de her ayağına aldığı topu öldürdü, olumlu kullanamadı. Sonunda ikinci yarı yerini Aydın’a bıraktı.
Emre Çolak ise çok koşuyor, çok gayretli... Ama gol pozisyonuna giremiyor. Çift forvet oynamak günümüzün futbolunda hele böyle zor maçlarda risk gibi görünüyor. Burak ve Umut çözemedi Braga defansını... Bırakın gol atmayı Galatasaray’ın yediği ilk golde en büyük rolü Burak oynadı. Futbolda fantazi yok. Topa sahip olacaksın. Bir hatası Galatasaray’ı
Fatih Terim’e Galatasaray için “rüya takım” dediniz mi bir anda sinirleri bozuluyor ve agresifleşiyor. Demek ki haklıymış... Dün gece Orduspor karşısında seyrettiğimiz Galatasaray tabii ki Şampiyonlar Ligi’nde böyle oynamayacaktır. Sarı-kırmızılılar Süper Lig’de de rakibini böyle küçümseyerek oynarsa, karşısında kim olursa olsun yenmekte zorlanır.
Hector Cuper çok zeki bir teknik direktör... Galatasaray’ı da iyi analiz etmiş... Defansı ile orta sahasını birleştirip müthiş bir blok yapmış... Sağ bek Garcia’ya İniguez, sol bek Atilla’ya Monje yardım edince kanatları kapamışlar. Orta sahadaki Nizamettin ve Ali’ye de Stancu destek verince orta sahada Galatasaray’a pas yaptırmadılar. Kanatlar da tıkanınca gol pozisyonu üretmekte zorlandılar. Burak, boş alan oyuncusu... Bu boş alanı Orduspor vermedi. Bilhassa Agustin’in hamleleri Burak’ı oyundan düşürdü.
Elmander, önce Ali ile daha sonra İbrahim Kaş’la boğuştu. O da etkili olamadı. Melo ve Selçuk, yaratıcılık yeteneklerini gösteremediler. Orduspor direndikçe Galatasaray panikledi ve bağıra bağıra mor-beyazlılar üç puanı aldılar.
Galatasaray’ın sol beki Hakan Balta’ya Amrabat hiç yardım etmiyor. İlk yarı Iniguez ve Garcia
Büyük maçlardan sonra oynanan karşılaşmalar rakip kim olursa olsun hep zor geçer. Çarşamba gecesi Manchester United karşısında futboldan da çok Galatasaraylı oyuncular resmen savaştılar. Fizik, mental herhalde hepsini o maçta tükettiler. Buna rağmen dün gece Akhisar karşısında zaman zaman da olsa ligin ağır abisi olacaklarını gösterdiler.
Önce Burak’tan başlamak lazım. Bu çocuk Galatasaray’a gelirken çok eleştirildi. Trabzonspor’da gösterdiği performansı Galatasaray’da gösteremeyeceği söylendi. Şahsi oynuyormuş, bütün takımın ona çalışması lazımmış gibi bir sürü hikayeler anlatıldı. Burak bu lafların hepsini çürütüyor. Hele hele dün gece atılan ikinci gol var ki Burak’a saygı göstermemek mümkün değil. Çabukluğuyla Kürşat’tan topu kaptı, Oğuz’la karşı karşıya kaldı. Vursa belki gol olacaktı. Ancak o vurmadı. Daha garanti olsun diye Sercan’ın önüne topu yuvarladı ve Sercan’a golü attırdı. Bu Burak için çok önemli bir değişim. Demekki takım oyuncusu olmuş. Dilerim böyle devam eder.
Sercan için ufak bir parantez açmak lazım. Burak ona gol attırmasa dün sahada var mıydı, yok muydu kimse farkına varamazdı. Gayret göstermezse Galatasaray’da forma şansı bulması mümkün değil.
Dün gece uzun seneler sonra Galatasaray, ilk defa Şampiyonlar Ligi’nde oynadı. Hem de İngiltere’nin dev takımı Manchester United’la... Ummadığımız şekilde mükemmel mücadele ettiler... Üç topu direkten döndü. Maçın 30. saniyesinde Umut’a yapılan yüzde yüzlük penaltıyı Alman hakem Wolfgang Stark vermedi. Böyle bir ortamda bu kadar pozisyon bulan bir takım tek farklı skorla yeniliyorsa eğer insan ister istemez üzülüyor.
Önce Fatih Terim’i kutlamak lazım... United’tan hiç korkmamış... Hatta gözüne kestirmiş... “Old Trafford’tan puanla döneceğiz” diye futbolcuların beynini yıkamış... Bu düşünceyle Galatasaraylı futbolcular da mükemmele yakın mücadele ettiler. Ama ne kadar mücadele ederlerse etsinler, bu tür turnuvalarda hata yapmayacaksın...
İlk yarı Valencia’nın mükemmel performansı, Hakan Balta’nın aksaması, defansın dün gecenin iki başarılı futbolcusu Semih ve Dany’nin kademe hataları Manchester’a gol buldurdu. Bu gole cevap vermek için Galatasaray takım olarak çok mücadele etti. Biraz da şanssızlık vardı. Amrabat’ın topu direkten döndü, Hamit ve Selçuk’un vuruşuları direğe çarpıp dışarı çıktı. Selçuk ve Emre’nin vuruşlarını kaleci De Gea mükemmel kurtardı. Olmayınca olmuyor.
Galatasaray’ın neredeyse bütün futbolcuları ülkelerinin milli takımlarında oynadı. Bunların içinden moralli dönenler de oldu, morali bozulanlar da... Bunun için Antalya maçının çok zor geçeceğini düşünmüştük... Ama bilhassa maçın ilk yarısında Mehmet Özdilek’in, Selçuk’un üstüne Zeki’yi, Melo’nun üzerine Aissati’yi vererek adam adama oynatması futbol adına bize çok kötü bir 45 dakika izlettirdi. Buna rağmen Amrabat, Elmander’e bir gol attırdı, bir gol de kendisi attı. Skor bir anda 2-0 olunca Galatasaray için zor maç kolaya döndü. Bir de Isaac’ın Muslera’nın kaval kemiğine yaptığı sert hareketi Yunus Yıldırım haklı olarak kırmızı kartla cezalandırınca Galatasaray için zor dediğimiz maç şova döndü.
İkinci yarı Amrabat yine sahnedeydi. Dün gece ortaya koyduğu futbolla ilk transfer taksidini ödedi. Gerçekten çok zeki bir futbolcu... İlk ve dördüncü golde yaptığı asistler onun futbol zekasını ortaya koyuyor... Galatasaray’a çok faydalı olacak... Burak müthiş bir santrfor... Bu disiplinle oynarsa, futbolunu daha da geliştirecek. Herşeyden önce topa çok iyi vuruyor. Umut bu kadar enerjiyi nereden buluyor bilmiyorum. Üç gün arayla iki milli maç oynadı, dün gece bakıyorum takımının
Dün gece Kadıköy’de muhteşem bir taraftar vardı. Milli Takımımızı 90 dakika desteklediler. Sahada istediğimiz gibi de bir hakem vardı. Maçın başında Estonya’nın lehine penaltı verse, 19. dakikada Estonya’yı bir kişi eksik bırakmasa yine kazanırdık, ama zorlanırdık.
Önce Abdullah Avcı’dan başlayalım. Çakma Fatih Terim, çakma Mustafa Denizli olmadığını gösterdi. 25 dakika da olsa Selçuk’u milli takımda oynattı. Ama kendi istediğini yaptı. Bu tartışma bitecek mi? Kesinlikle bitmeyecek. Emre, Arda ve Selçuk bu üçlü hangi takımın formasını giyiyorsa, o takım zirveye oynar. Bu üçlünün yanına Mehmet Topal’ı da koymak gerekiyor. İstekli, arzulu ve kesicilik görevini mükemmel yapıyor. Rakip atağa kalktığı zaman ilk hamleyi yapan oyuncu Mehmet Topal oluyor. Emre ile beraber dün gece maçın yıldızları oldular.
Emre Belözoğlu’nun bu futbolunu özlemişiz. Uzun zamandır maç oynamıyor. Hollanda maçında ön plana çıkamadı. Ama dün gece tek kelime ile Türkiye’nin yıldızıydı. Attığı paslar, takımı idare edişi, gol vuruşuyla her türlü övgüyü hak etti. Arda’nın futbolu İspanya’ya gittikten sonra tamamen değişmiş. Arda artık bir Türk futbolcusu stilinde oynamıyor. Çok büyük bir yıldız olmuş. Orta
Dün gece Hollanda-Türkiye maçını seyrederken eski günler aklıma geldi. Yıllarca hep ‘yenildik, ama ezilmedik’ diyerek kendimizi kandırdık. Önce şunu söylemeliyim. Biz her şeyi çok abartıyoruz. Maçtan önce öyle bir hava yakaladık ki, Hollanda’ya gidip, onları kendi sahalarında yeneceğiz. Ya da iki ülkenin futbolunu eşit kalitede görerek yine hata yaptık.
Hiçbir yenilgiye methiye yazılmamalı. Bunu yaparsak, hataya bir hata daha biz ekleriz. Biz Türk futbolu olarak şu an dip yapmışız. Yavaş yavaş belki ayağa kalkacağız. Ancak bunu gaz vererek yapamayız. Abdullah Avcı ve ekibine kesinlikle kızmıyorum.
Ama bizim Hollanda gibi bir futbol anlayışımız yok. Adamlar isterlerse oyunu kendi sahalarında kabul ediyorlar. Biz o sırada bastırıyoruz zannediyoruz. Ancak rakibimiz Robben ve Van Persie gibi yıldızlarını boşa çıkarmak için bunu yapıyorlar. Biz de gol pozisyonuna girdik. Fakat aradaki fark Van Persie, 5 kişi arasından yükselip kafayı vuruyor. Biz ise kaleci ile karşı karşıya pozisyonda golü atamıyoruz. Demek ki, var bir eksiklik.
Abdullah Avcı’yı şu konuda eleştirebilirim. Spor Toto Süper Lig’de gol kralı olmuş Burak Yılmaz 70’te mi oyuna girmeliydi. Türk futbolunun son