İnsanlık nasıl kurtulur?

7 Şubat 2005

Gündemden düşmeyen büyük soru Davostaki Dünya Ekonomik Forumu 30 Ocak pazar günü sona erdi. O gün yayımlanan New York Times gazetesi, "business" bölümünün manşetinde şu soruyu soruyordu: "Angelina Jolie Gerçekten Dünyayı Kurtarabilir mi?" Aynı soru Sharon Stone, Bono ya da Richard Gere için, hatta hayır işlerine muazzam para harcayan Bill Gates için de de sorulabilirdi kuşkusuz. Dünyaca tanınmış birer "yıldız" olmanın kendilerine kazandırdığı ayrıcalığı ve parayı kullanarak, insanlık adına olumlu bir şeyler yapmanın çabası içindeki bu ünlü isimler dünyanın ve insanlığın "kurtarılmasını" sağlayabilir miydi gerçekten? Çoğunluğunu dünyanın büyük şirketlerine hükmeden güçlü işadamlarının oluşturduğu "Davos ahalisi", bu ünlü isimlerin öncülüğünden etkilenerek dünyanın ve insanlığın "kurtarılmasına" katkıda bulunabilir miydi? AIDS ve sıtma gibi salgın hastalıkların, yoksulluğun, cehaletin ve çaresizliğin pençesinde kıvranan dünyalıların bu durumdan kurtarılması için Davosta atılan adımlar, istenen sonuca gidecek yolu açabilir miydi? Yoksa Davosun benzersiz ortamında konuşulanlar kar üzerine yazılmış birer temenni olarak kalır ve Davosun eteklerine bile erişme şansı olmayan dünyanın

Yazının Devamı

Greenspanin analizinden Türkiyeye dersler

6 Şubat 2005

Greenspan analizinde iki nokta üzerinde durdu. Bunlardan birincisi şuydu: Euro dolar karşısında değer kazanırken, ABD pazarındaki paylarını korumak için kârlarından fedakârlık ederek sattıkları malların dolar fiyatlarını artırmamaya çalışan Avrupalı ihracatçılar, artık bu uygulamanın sınırına gelmiş olabilirdi. Kâr marjlarını kaybetmemek için fiyat artırdıklarında ise ABDnin onların mallarına talebi düşecek, dolayısıyla ithalatı azalmış olacaktı. Öte yandan Amerikalı ihracatçılar da düşük değerli doların sağladığı rekabet avantajından daha fazla yararlanmaya başlamıştı. Bu da ABDnin ihracatının artması sonucunu yaratacak ve ABDnin dış ticaret açığının giderek azalmasına yol açabilecekti. ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Alan Greenspanin Cuma günü Londrada yaptığı değerlendirme, euro karşısında düşme eğilimi gösteren ABD dolarının toparlanmasına ve bir miktar değer kazanmasına yol açtı. Her sözü her zaman dikkatle izlenen Greenspan, yaptığı analizde ABDnin dev dış açığının azalabileceği sinyalini verince piyasalar bundan cesaret alarak dolara yöneldi ve ABD parası euro karşısında bir miktar değer kazandı. Gene Londrada bir açıklama yapan ABDnin eski Hazine Bakanı Robert Rubinin,

Yazının Devamı

Türkiyenin dış dünyada yarattığı görüntü

2 Şubat 2005

Bu anlayışın uzantısını bugün siyasette de görmek mümkün. Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) başarılı olmasını istemeyenler, AKP yönetimindeki Türkiyenin uluslararası alanda ilgi çekmesini, başarılı olmasını, övgü kazanmasını da istemiyorlar sanki. AKP karşıtlarında, Türkiyenin Avrupada ya da dış dünyada elde ettiği kazanımları küçümseme, ya da Türkiye için kazanım gibi görünen şeyin aslında Türkiyeye karşı kurulmuş bir tuzak olduğunu iddia etme eğilimi öne çıkıyor. AKP yandaşları ise AKPye ya da hükümete eleştiri yönelten herkesi hemen karşı kampın adamı olarak görüp tepki gösteriyor. Benim gibi, mümkün mertebe objektif bir gözle durumu değerlendirmeye çalışanların tepki alması kaçınılmaz bu ortamda. Davosta, Türkiyeden gelen gazeteci takımının bir bölümüyle bazı işadamlarımızın kendi aralarında yedikleri yemekte laf döndü dolaştı, Galatasaray - Fenerbahçe muhabbetine dönüştü. Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Ali Birand ve Hasan Cemal gibi Galatasaraylılarla Ferit Şahenk ve Ali Koç gibi Fenerbahçeliler birbirlerine takıldılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde Galatasaraylılar Fenerbahçenin, Fenerliler de Galatasarayın Avrupa maçlarında bile yabancı takımın kazanmasını istediklerini,

Yazının Devamı

Sharon Stonela gelen umut

27 Ocak 2005

Kendisini dinleyen medya liderlerinin özelliklerini bildiğini belirten Stone, "Ben sizler gibi komple bir eğitim görmedim, sizin pek çok konudaki derin deneyiminize de sahip değilim ama AIDSlilerin dünyasını gördüm ve sizin, onların kaderini etkileme gücüne sahip olduğunuzu düşündüğüm için bugün buradayım" diyerek başladı konuşmasına. AIDS ile mücadele çabalarında aktif rol alan Stonea göre sorun yalnızca AIDS değildi, "insanlığın matematiğinin" değişmesi gerekiyordu. "Küstahça ve acımasızca davranarak dünyanın dört bir yanında insanları öldüreceğinize, silaha harcadığınız paranın küçük bir kısmını AIDS gibi sorunlara harcasak, milyonlarca insanın umutsuzluğu yenmesine katkıda bulunabiliriz" derken ünlü yıldızın soluk yüzünde farklı bir ışıltının belirdiğini görmek mümkündü. Başlık sizi şaşırtmasın, Davosa giderken kardan yolumu şaşırıp Hollywooda gelmiş ve Sharon Stonela röportaj yapmış değilim. Ünlü yıldız yolunu şaşırmadan Davosa gelip, Dünya Ekonomik Forumunda "medya liderleri" diye anılan grubun yemeğine katıldı ve kısa bir konuşma yaptı. Dünyanın önde gelen siyasetçilerini, uluslararası iş aleminin ağır toplarını ve isim yapmış bilim adamlarını izlemek üzere Davosa gelmiş

Yazının Devamı

Asyadan Londraya TÜRKLER

24 Ocak 2005

İngiltere Başbakanı Tony Blair, önceki gün Londrada açılan "Türkler" sergisinin kataloguna yazdığı önsözde şöyle diyor: "Bin yıllık bir dönem boyunca, yolda karşılaştıkları diğer özgün uygarlıklarla kaynaşarak batıya doğru yürüyüşlerini sürdüren Türki halkların öyküsü, dünyanın bugüne dek tanıdığı en görkemli imparatorluklardan biriyle zirve noktasına vardı. Orta Asyadan Ortadoğuya ve tabii Avrupaya uzanan bu uzun ve karmaşık yolculuk, anlamamız ve üzerinde durmamız gereken bir olaydır. Bu yolculuk, farklı kültürlerin etkileşiminin ve kaynaşmasının, dünyamızın geleceği için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir." Londranın prestijli mekanlarından Royal Academydeki "Türkler" sergisini gezmeden önce göz atmak fırsatını bulduğum The Turks in World History (Dünya Tarihinde Türkler) adını taşıyan, bu yıl yayınlanmış bir kitaptaki şu tanımlama da Tony Blairin yazdıklarını tamamlıyor: "Bu kitabın konusu olan Türkler, kullandıkları dille ve paylaştıkları kültürel ve tarihsel özelliklerle tanımlanabilen ama çok farklı unsurları da içinde barındıran bir halklar topluluğudur. Türkler, Avrasyayı boydan boya kat ederken aynı zamanda uygarlıklar içinden geçen bir yolculuk yapmışlar ama bunu

Yazının Devamı

Türkler yapamaz inancı kırılıyor mu?

23 Ocak 2005

Türkiyeyi dünyanın gözünde "2.sınıf ülke" konumuna düşüren kronik yüksek enflasyonun hediyesi olan sıfırlarından kurtularak YTLye dönüşen Türk Lirasının daha birinci ayında uluslararası piyasalarda geçerli bir para birimi olarak kabul edilmesi ve YTL cinsi tahvil ihraç edilmesi önemli bir gelişme bence. Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelerin, piyasalarda yerleşmiş olan "Türklere güvenilmez, Türkler yapamaz" inancını kırmaya başladığının da yeni bir göstergesi bu. Türkiyenin girmiş olduğu yolda işi "cıvıtmadan" yol almaya devam etmesi ve YTLnin paranın tüm işlevlerini yapabilen gerçek bir paraya dönüşmesi halinde doğabilecek olanakların da yalnızca bir örneği. Bir yol kazası olmaz ve YTL gerçek para konumuna gelirse, her şeyi dolarla hesaplamanın, dolar biriktirmenin, dolarla mevduat yapmanın akıllıca bir tercih olmadığını biz de anlayacağız her halde. Vatan gazetesinin dün manşetine taşıdığı ilginç haberi ben Royal Academydeki "Türkler" sergisini görmek için gittiğim Londrada öğrendim. Asyanın derinlerinden yola çıkıp sürekli olarak batıya doğru ilerleyen ve sonunda Avrupaya varan Türklerin büyük yürüyüşüne tanıklık eden serginin ana sponsoru Garanti Bankasının Kurumsal

Yazının Devamı

Ekonomide eski ezbere takılmak doğru mu?

19 Ocak 2005

Türkiye ekonomisi uzun süre çok kötü yönetildi; teşhisi konmuş, tedavisi belli hastalıklarla yaşamaya mahkum edildi. Yüksek ateşle, yani yüksek enflasyonla yaşamanın yorduğu ekonomik bünyenin bağışıklık sistemi zayıfladı, her esintiden etkilenip sık sık krize girmeye başladı. Bu bir yaşama biçimi haline gelince de herkes bu yaşama biçimini ezberledi, ona göre önlemini almaya çalıştı. Hanehalkını oluşturan bireyler ve zor koşullarda ayakta kalmaya çalışan firmalar, bu ezbere göre belirlenmiş bir davranış seti geliştirdi. Bu davranış biçimi de hastalıklı hayatın sürebilmesine katkıda bulundu. TLden kaçış ve dövize yatırım, çok kısa vadeli yatırım perspektifi, reel sektöre değil kamu kağıdına yatırım yaparak para kazanmaya yönelmek hep bu davranış setinin unsurlarıydı. Ekonomideki iyileşme belirtilerinin sonunda hep yeni krizlerle noktalandığı bu hastalıklı dönemin pek çok kimsenin ezberine yerleştirdiği bir mantık yürütme tarzı da şuydu: Ekonomide iyileşme dönemlerinin ardından mutlaka yeni bir kriz gelir, iyileşme dönemi uzadıkça da krizin yaklaştığını düşünmek gerekir. O halde en doğrusu, iyileşme görüntüsüne aldanmamak ve alışılmış davranış biçimini sürdürmektir. Özellikle 2001

Yazının Devamı

Çarpık bakış değişir mi?

17 Ocak 2005

BUSHUN 2. DÖNEMİ BAŞLARKEN KAFALARA TAKILAN SORU Kafalarda düğümlenen başlıca soru ise şu: Başkanlığının ilk döneminde sergilediği çarpık bakış açısıyla ABDye ve dünyaya ağır bir fatura ödeten Başkan Bush, 2. dönemde farklı bir yaklaşım sergileyebilir mi?Daha önce iki dönem başkanlık yapan eski ABD başkanları arasında bunun örnekleri var. İlk dönemdeki tavrını ikinci dönemde değiştiren ve farklı yaklaşım sergileyen başkanlar var. ABDde başkanlık görevi en fazla iki dönem yapılabildiği için başkanların 2. dönemlerinde, yeniden seçilme kaygısını taşımadan popüler olmayacağını düşündükleri zor kararları alabildikleri de biliniyor. Başkanlığının ilk dört yılında Amerikaya dosttan çok düşman kazandıran George W. Bushun 2. başkanlık dönemi 20 Ocakta resmen başlıyor. Bushun yeni dönemini kutlamak üzere düzenlenen balolara 55 bin kişinin katılması ve bu amaçla yapılan harcamaların 40 milyon doları bulması bekleniyor. Amerikanın kendisini "savaş halinde" saydığı ve her gün yeni kayıplar verdiği, ayrıca dünyanın Asyadaki tsunami felaketiyle sarsıldığı bir ortamda görkemli törenler yapılmasını eleştirenler de var. Başkan Bushun 11 Eylül saldırısını ilk haber aldığı andaki halini gösteren

Yazının Devamı