17 Aralık tarihi önemini koruyor

24 Ekim 2004

Türkiyenin Avrupa için taşıdığı önemi en iyi kavrayan Avrupalı siyasetçilerden biri olan Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischeri Yeşiller Partisinin İstanbulda düzenlediği toplantıda dinlerken de aynı mesajı aldım. Ustalıklı bir dille, 17 Aralıkta AB Konseyinden Türkiyenin istediği gibi bir karar çıkmasının henüz garanti olmadığını anlatmaya çalıştı Alman bakan. Öte yandan Başbakan Erdoğanın ve TÜSİAD heyetinin Fransa gezilerinde ortaya çıkan izlenim de aynı doğrultuda, benim anladığım kadarıyla. Son günlerde dış basında okuduğum yorumlar da bu izlenimi güçlendiriyor. Uzun lafın kısası 17 Aralık bizim için kritik bir tarih olmaya devam ediyor. Türkiyenin Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme projesine genelde olumlu yaklaşan Avrupalı siyasetçi, diplomat ve uzmanlar son günlerde ısrarla şunu söylüyor bize: "Türkiyenin AB ile bütünleşme yolunda ilerlemesini önlemeye çalışanlar 17 Aralıka kadar son kozlarını oynayacaklar, sizi tahrik etmek ve hedeften saptırmak için her yöntemi kullanacaklar, aman dikkatli olun, oyuna gelmeyin, tek bir hedefe, yani 17 Aralık kararına odaklanın." AB Konseyinin 17 Aralıkta alacağı karar, Türkiye ekonomisi açısından da büyük önem taşıyor çünkü

Yazının Devamı

2004 yılında Bursada zaman

20 Ekim 2004

Bursanın sanayileşme serüveni, Türkiye sanayiinde yaşanan dönüşümü belki de en güzel yansıtan örneklerden biri. Gıda sanayii ile tekstil ve konfeksiyonla başlayan sanayileşme atılımında bayrağı otomotiv sanayii kapmış 2000li yıllara girilirken. Avrupanın iki otomotiv devi FİAT ve RENAULTnun Bursadaki yatırımlarıyla başlayan süreç çeşitli aşamalardan geçerek bugünlere gelirken muazzam bir oto yan sanayii ortaya çıkmış Bursada ve ihracattaki atılıma katkıda bulunmuş. Murat Sabuncu ve ekibinin hazırladığı Milliyet Businessin Gaziantep özel sayısı dün çıktı, Bursa sayısı haftaya çıkacak. Bu vesileyle düzenlenen toplantıya katılmak üzere Bursaya gittik pazartesi günü. Bursa ilinde gerçekleştirilen üretimin büyük katkısıyla ihracatımızın yeni şampiyonu olmaya aday görünen otomotiv sanayiindeki atılımda pay sahibi olan sanayicilerden bazılarıyla tanıştık, kısa da olsa sohbet etme olanağını bulduk, rakamların gerisindeki gerçekler konusunda fikir edindik. Ahmet Hamdi Tanpınarın "Bursada Zaman" şiirini yazdığı günlerin Bursasına pek benzemeyen bir Bursanın 2004 yılında zamanla nasıl yarıştığını anlamaya çalıştık. Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının yayınladığı "Bursadaki 250 Büyük Firma"

Yazının Devamı

Türkiye ABnin dış politika oluşturma sürecine katılmalı

18 Ekim 2004

Geçen hafta İstanbuldaki toplantı, kongre, konferans trafiği, kentin bilinen trafik yoğunluğuyla yarışacak düzeydeydi. Gün ve saatleri çakışan toplantılar arasında seçim yapmak sorun oldu zaman zaman. Örneğin ben, İstanbul Sanayi Odasının düzenlediği 3. Sanayi Kongresi ile ARI Grubunun merkezi Londrada bulunan Center for European Reform (CER) adlı kuruluşla birlikte düzenlediği "AB Üyeliği Yolunda Türkiye" konulu konferansı izleme olanağını buldum ama BPnin Başekonomisti Prof. Peter Daviesin konferansını kaçırdım. "AB Üyeliği Yolunda Türkiye" konulu konferansta, Türkiyeden önce Avrupa Birliğine (AB) katılmış olan ülkelerin yaşadıkları zorlukları yakından bilen Heather Grabbe ve Lord Hanney gibi uzmanların ve diplomatların bize yaptıkları tavsiyeleri dinlerken, AB tam üyeliğine giden yolun ne kadar dik ve virajlı olduğunu daha da iyi anladım; bu yolda ilerleyebilmek için çok sağlam bir ulusal sinir sistemine sahip olmak gerektiğini daha iyi kavradım. İşin kötüsü bu kez tam üyelik yoluna çıkan ülke, bütün büyüklükleriyle ve tarihi mirasıyla Türkiye olunca Avrupanın önyargıları ve değerler sistemi de giriyor işin içine ve yola taş döşeyenlerin sayısı artıyor.Türkiyenin ulusal

Yazının Devamı

Paraşütsüz yükselen Türkiyenin umudu AB mi?

17 Ekim 2004

Dünya ekonomisindeki büyüme performansının üstünde bir performans gösteren YP ülkelerinin uluslararası piyasalardan borçlanma konusunda da parlak bir yıl yaşadıkları görülüyor. YP ülkelerinin uluslararası tahvil piyasalarından yaptıkları borçlanma, yılbaşından bu yana 330 milyar doları aşmış bulunuyor. YP ülkeleri, borçlanma açısından iyi bir yıl sayılan 2003ün bütününde uluslararası tahvil piyasalarında 320 milyar dolar borçlanmışlardı. YP ülkelerinin ödediği borçlanma faizleri de bir kez daha 2004 yılı başlarında yakalanan düzeylere gerilemiş durumda. Bir süreden beri benimsenen tanımla "Yükselen Pazar" (YP) diye nitelenen ve Türkiyeyi de içeren ülkeler grubu, son 30 yılın en parlak ekonomik performansını sergiliyor bu yıl. Uluslararası Para Fonu (IMF) nin tahminine göre YP ülkeleri ortalama olarak % 6.6 büyüyecek 2004 yılında. The Economist dergisi, 1994den beri sürekli olarak izlediği 25 YP ülkesinde de ekonomik büyüme performansının tatminkâr olduğunu ve bu durumun on yıldan beri ilk kez gerçekleştiğini belirtiyor. YP ekonomilerinin böyle bir başarı tablosu sergilemesinde, petrol ve temel madde fiyatlarında meydana gelen yükselişin, ayrıca ABD faizlerindeki yükselişin

Yazının Devamı

Türkiye son 20 yılı kaybetti şimdi işi zor

13 Ekim 2004

Yazılarından ve Davos toplantılarından tanıdığım Martin Wolfun Türkiyenin ekonomideki performansına yıllardır eleştirel bir gözle yaklaştığını bildiğim için dünkü konuşmasında yaptığı değerlendirme benim için sürpriz olmadı. "Türkiye son 20 - 25 yılda önüne çıkan fırsatı iyi kullanamadı" diyen Wolf aynı dönemde Güney Korenin ve Çinin gerçekleştirdiği atılımlara ayak uyduramayan Türkiyenin, rekabetin çok yoğunlaştığı bugünün dünyasında atılım yapmasının daha da zorlaştığını belirtti. Yazının başlığını oluşturan sözleri İstanbul Sanayi Odasının (İSO) düzenlediği 3. Sanayi Kongresine konuk konuşmacı olarak katılan, Financial Times gazetesinin baş ekonomi yazarı Martin Wolf söyledi. Birkaç ay önce ABD ve İngilterede yayınlanan Why Globalization Works? (Küreselleşme Neden Başarılı?) adlı kitabı sayesinde, dünyada bu konularla uğraşan çevrelerde ilgi odağı haline gelen Martin Wolfun kitabında vurguladığı temalarla ilgili değerlendirmemi başka bir yazıya bırakıp dün yaptığı konuşmada Türkiye ile ilgili olarak söyledikleri üzerinde duracağım. Özellikle Çinin son 20 yıldaki performansından çok etkilenmiş görünen Martin Wolf, Türkiyenin 2001 krizi sonrasında attığı adımlarla doğru yola

Yazının Devamı

Dünya ekonomisi Çinden sorulur

3 Ekim 2004

Çindeki çarpıcı dönüşümü herkes kendine göre olumlu ya da olumsuz biçimde değerlendirebilir kuşkusuz. Çinde Grand Prix düzenlenmesini "yozlaşma" olarak gören de çıkabilir, "devrim" olarak niteleyen de. Çinde, Komünist Partinin denetimi altında yaşanmakta olan büyük dönüşümü, Çini dünya lideri yapacak büyük bir atılımın başlangıcı olarak görenler de var, bu dönüşümün yarattığı alt - üstlüğün, Çin tarihinde daha önce de olduğu gibi, büyük bir kargaşaya yol açacağını ileri sürenler de. Otomobil yarışçılığının zirvesi sayılan Formula 1 Grand Prix şampiyonasının bir ayağının geçen hafta Şanghayda yani Çinde yapılması son çeyrek yüzyılda dünyada yaşanan değişimin en çarpıcı göstergelerinden biriydi bence. Maonun 1960ların ikinci yarısında başlattığı "Büyük Kültür Devrimi" ile dünyaya kapanan Çinin, son yirmi yılda tamamen yön değiştirip dünyaya açılarak geldiği noktanın ve geçirmekte olduğu akıl almaz dönüşümün bir simgesiydi bu olay. Gazete haberlerine göre, çoğu Çin dışından gelen 150 bin Formula 1 meraklısının izlediği Çin Grand Prixsinin Çinlilere ayrılmış bulunan 15 bin bileti ortalama 240 dolarlık fiyattan kapışılmış ve karaborsaya düşmüştü. Bir Çinli işçinin ortalama aylık

Yazının Devamı

ABye hiçbir dönemde bu kadar yakın olmamıştık

29 Eylül 2004

İlk kez, Cumhuriyet gazetesine dışardan katkıda bulunduğum 1980 yazında gelmiştim buraya. Türkiyenin, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile yakınlık kurma hevesinin gene arttığı bir dönemdi, anımsadığım kadarıyla. Demirel hükümeti 24 Ocak kararlarıyla ekonomik istikrarı sağlamaya çalışırken AET ile ilişkileri canlandırma yolundaki niyetini de ortaya koymuş ve konu güncellik kazanmıştı. Belçikanın ve Avrupa Birliğinin başkentine bu kaçıncı gelişim, doğrusu hatırlamıyorum ama bu kez bir pazar sabahı kendimi Brükselde bulunca ister istemez geçmişe dönmek ve nostaljik anılar arasında dolaşmak ihtiyacını hissettim. Ben o dönemde gazeteciliğe heves eden acemi bir muhabir adayı olarak Brükselde yaptığım temaslarda pek de iç açıcı bir tabloyla karşılaşmamıştım. En sık duğduğum söz de "siz önce ekonominizi düzene sokup ülkenizde istikrarı sağlayın, sonra AETyi düşünün" olmuştu. Aradan üç ay geçmeden 12 Eylül geldi çattı ve AET ile bütünleşme hevesleri bir kez daha suya düştü.Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki gümrük birliğinin Avrupa Parlamentosunda onaylanmasından hemen sonra Brüksele gelip nabız yokladığımda, Türkiyenin ABye tam üye olarak katılmasının ne kadar zor

Yazının Devamı

Dervişten ABDye derin eleştiri

27 Eylül 2004

Küreselleşme kitabında Bushun Irak çıkmazını da yazdı Bugün de Brükselde, CEPS (Center for European Policy Studies) ile EDP (Ekonomi ve Dış Politika Forumu) tarafından düzenlenen toplantıda tartışılacak olan "Modern Türkiyenin Avrupa Dönüşümü" başlıklı kapsamlı raporu, CEPSin direktörü Daniel Gros ile birlikte Kemal Derviş sunacak.Kemal Dervişin bu çalışmalarının yanı sıra, dünyanın gidişatıyla ve küreselleşmenin geleceğiyle ilgili bir kitap üzerinde çalıştığını biliyordum. Bu çalışmanın bittiğini öğrenince metni ilk okuyanlardan biri olmak şansını da elde etmiş oldum. Center for Global Development tarafından İngilizce olarak yayınlanacak olan "A Better Globalization" (Daha iyi bir Küreselleşme) başlıklı kitapta Derviş, küresel düzenin zaafiyetlerini ve çarpıklıklarını sergilemekle kalmıyor, küresel düzenin hangi kurumsal reformlarla geliştirilebileceğini de ortaya koyuyor. Kitapta, Dervişi "Amerikanın adamı" diye anmayı marifet sananları şaşırtacak bölümlerin hayli fazla olduğunu da söyleyebilirim. Türkiyede her ettiği lafın siyasi bir anlam yüklenerek dedikodu malzemesi yapılmasından çok rahatsız olduğunu bildiğim Kemal Derviş vaktinin büyük bölümünü Avrupada geçiriyor,

Yazının Devamı