Petrolcülerin adamı Bush petrolde mi boğulacak?

11 Ağustos 2004

Geçen yıl, Iraka saldırmayı kafasına koymuş olan Bush yönetimi saldırıyı haklı gösterecek uydurma gerekçeler ararken, sahibi bulunduğu yayın organlarında savaş çığırtkanlığı yapan medya imparatoru Rupert Murdoch, savaş sonrasında petrol fiyatlarının 20 doların altına düşeceğini ve bunun dünya ekonomisini rahatlatacağını ileri sürmüştü. Stratejist diye geçinen kimileri de ABDnin öncelikle petrolü ucuzlatmak için Iraka saldırdığını iddia etmişti. Bu kadar isabetli(!) karar almak ve öngörüde bulunmak için ya Bushun akıl hocaları gibi üstün yetenek(!) sahibi olmak ya da Rupert Murdoch gibi sezgileri güçlü(!) bir medya imparatoru olmak gerekiyor herhalde. ABD yönetimi Irakta her şeyi yüzüne gözüne bulaştırarak nasıl sonuçlanacağı henüz bilinmeyen büyük bir kargaşa yaratırken bir varil hafif petrolün fiyatı da 45 dolara geldi dayandı. Petrol fiyatındaki düşüşün dünya ekonomisini rahatlatacağı yolundaki tahminlerin tam tersine, petrol fiyatındaki tırmanışın dünya ekonomisini durgunluğa itip itmeyeceği tartışma gündemine geldi oturdu şimdi.Anımsanacağı gibi, zengin - sanayileşmiş ülke ekonomileri, 1973deki petrol şoku sonrasında durgunluk içinde enflasyon sarmalına girmiş ve bundan

Yazının Devamı

1904te 13 2004te 202 ülke

9 Ağustos 2004

Olimpiyat oyunları küreselleşmeye ayak uydurdu Bu fikri benimseyen zengin bir mimar olan Averofun bir milyon drahmilik bağışı sayesinde ilk kez 1896 yılında Atinada gerçekleştirilen modern olimpiyatların düzenli olarak her dört yılda bir tekrarlanmasını önleyen şey ise ne yazık ki savaşlar olmuş. 1916da Berlinde yapılması gereken oyunlar 1. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edilirken 1940da Tokyoda yapılması gereken oyunlar da 2. Dünya Savaşı nedeniyle yapılamamış.Şimdi gene bir olimpiyat arefesindeyiz ne yazık ki ve bir kez daha savaş söyleminin gölgesinde bir olimpiyat izleyeceğiz. 11 Eylül sonrasında "Savaşta olduğuna" inandırılmış olan Amerikan halkına yaranabilmek için asker selamı çakıp diğer adaydan daha iyi bir "başkomutan" olacağını kanıtlama yarışına giren Başkan Bush ve rakibi John Kerrynin içimizi kararttığı bir ortamda yapılacak Atina 2004 Olimpiyatı. Kimi tarihçilere göre, ilk kez millattan önce 776 yılında, Yunanistanın güneybatı ucundaki Olimpiyada yapılan ve Olimpiyat Oyunları diye anılan sportif yarışmaları başlatanların amacı, gençleri barış ortamında yarışmaya özendirmek ve böylece savaşları önleme yolunda bir adım atmakmış. Olimpiyat fikrini canlandırıp modern

Yazının Devamı

Petrol 50 dolara, Türkiye IMFye

8 Ağustos 2004

Bu sırada ABDden gelen bir haber ortalığı karıştırdı. Temmuz ayında ABDde tarım dışı kesimde ancak 32 bin kişiye yeni iş yaratılabilmişti, piyasalardaki beklenti ise bu rakamın 228 bin olarak gerçekleşeceği yolundaydı. Bu haber üzerine dolar, euro karşısında hızla değer kaybetmeye başladı. Hemen yapılan bazı değerlendirmelere göre, ABD ekonomisinin yavaşlama eğilimine girdiğini gösteren istihdam verileri, ABD Merkez Bankası(FED)in faizleri yükseltme kararlılığını azaltabilir bu da bizim işimize yarayabilir, Türk eurobondları değer kazanabilirdi. Nitekim bunun ilk sinyalleri hemen alındı. Önceki gün öğleden sonra ilginç haberler birbirini izledi. Önce Türkiyede bulunan IMF heyetinin Devlet Bakanı Ali Babacan ile son görüşmesini yaptığı ve AKP hükümetinin IMF ile yeni bir stand - by anlaşması yapmaya eğilimli olduğu haberi geldi. Bu, iş aleminin ve piyasaların bir süredir özlemle beklediği bir haberdi. Ancak bu haber o anda henüz duyumlara dayanan bir söylentiden ibaretti ve piyasaları fazla etkilemedi. TV kanallarından yansıyan bilgiler, borsanın ve piyasaların dünya petrol fiyatlarındaki tırmanışa endekslendiği yolundaydı. Birbirini tetikleyen gelişmeler sonucunda 45 dolara

Yazının Devamı

IMFye güvenmek yeterli mi: Arjantin dersleri

4 Ağustos 2004

Türkiyenin IMF (Uluslararası Para Fonu) ile orta vadeli bir program üzerinde mutabık kalmasını ve fazla gecikmeden yeni bir anlaşma zemini oluşturmasını ben de savundum. İş aleminin önemli bir bölümü ve mali piyasalar da bu görüşte. Türkiyenin ekonomide yakalamış olduğu olumlu çizgiyi sürdürmesi için IMF ile yeni bir anlaşma yaparak yola devam etmesini gerekli görenler çoğunlukta. Başbakan Erdoğanın ve hükümetin kimi üyelerinin bu konudaki eğilimleri ise henüz yeterince açıklık kazanmış değil. Öncelikle ekonominin geleceğini düşünen Devlet Bakanı Ali Babacanın IMF ile yola devam etme eğiliminde olduğu, ancak siyasi hesaplara öncelik veren hükümet üyelerinin IMFsiz bir çözümün özlemi içinde oldukları izlenimi var bende. IMF ile yeni bir anlaşma yapılarak yola devam edilmesini savunanların temel gerekçelerinden biri işte bu durumdan kaynaklanıyor. Erdoğan hükümetinin hakkını teslim edelim, bugüne kadar mali disiplini koruma ve programa sadık kalma konusunda çoğu kimsenin beklentisini aşan bir performans ortaya koydu hükümet. Buna karşın iş aleminde ve piyasalarda yeterli güveni oluşturamadı. Sayın Başbakanın ve bazı bakanların zaman zaman içlerindeki IMFden kurtulma özlemini

Yazının Devamı

IMF ile devamı kim istiyor, kim istemiyor?

2 Ağustos 2004

Devlet Bakanı Ali Babacana bağlı olan Hazine Müsteşarlığından önceki gün yapılan açıklama bu nedenle sürpriz oldu. Sayın Babacanın, orta vadeli bir işbirliğinin koşullarını konuşmak üzere IMF Türkiye masası sorumlusu Mogadamı acilen Türkiyeye davet ettiği anlaşılıyordu. Benim aldığım duyumlara göre, başından beri IMF ile yeni bir anlaşma yapmaktan yana olan Sayın Babacan, nihayet kendi hükümetindeki gerekli kişileri ikna ederek bu daveti yapmış olabilir. Türkiyenin 2005 Şubatında bitecek olan mevcut stand - by anlaşması sonrasında IMF (Uluslararası Para Fonu) ile ilişkilerini nasıl sürdüreceği uzun süredir tartışılıyordu. TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, sık sık "IMFsiz olmaz" mesajları veriyor ve zaman zaman hükümet içinden tepki alıyordu. IMF ile ilişkilerin nasıl devam edeceğinin belirlenememesi ise iş aleminin önemli bir bölümünde ve finans piyasalarında bir tedirginlik yaratıyor ve hükümete "Bir an önce IMF ile nasıl devam edeceğinizi belirleyin" çağrısı yapılıyordu. Biraz da AKP hükümetine güvensizlikten kaynaklanan bu tedirginliği duyan ve yansıtanlar arasında benim gibi gazete yazarları da vardı. Hükümet kanadından ise bu konudaki kararın eylül ayında

Yazının Devamı

IMFye karşı niyet iyi ama maksat belli değil

1 Ağustos 2004

IMF bu açıklamayla birlikte Türkiyenin IMF Direktörü Rodrigo Ratoya sunduğu niyet mektubunu ve göreve yeni başlayan İspanyol direktörün Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini de açıkladı. Türkiyenin IMFye verdiği, Devlet Bakanı Ali Babacan ile TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçtinin imzalarını taşıyan niyet mektubunda, Türkiyenin IMF onayıyla sürdürülen makroekonomik programa sadık kalmasının, dış dünyadan kaynaklanan olumsuz yansımaların etkisini azalttığı belirtilerek şöyle deniyor: IMF İcra Direktörleri Kurulu önceki gün yaptığı toplantıda, Türkiye ile sürdürülmekte olan programın 8. gözden geçirme aşamasının tamamlandığını ve Türkiyenin 661 milyon dolarlık kredi dilimini derhal kullanabileceğini açıkladı. Böylece beklentilere uygun bir açıklama yapılmış oldu. Kimse IMFnin bu aşamada Türkiyeye zorluk çıkarmasını beklemiyordu. "Geçmiş yıllarda ekonomimizi etkilemiş olan "dur - kalk"("stop - go") politikalarına son vermeye kararlıyız. Son dönemde iç tüketim talebinde gözlenen hızlanmanın ve buna bağlı olarak ithalatta gözlenen artışın, frenlenmeden sürmesi halinde ekonomimizdeki büyümenin sürekliliği tehdit altına girebilirdi. Ancak piyasa faizlerindeki yükseliş ve

Yazının Devamı

Hızlanan ekonomi tehlikeli virajda

28 Temmuz 2004

Yazılarımı izleyenler arasında "gene karamsar tablolar çizmeye başladın" diyenler giderek çoğalıyor. Bu tepkileri alınca ben de ister istemez kendimi sorguluyorum, yazılarımdaki uyarı dozunun neden arttığını düşünüyorum. Olayın temelinde bir güven eksikliği sorunu var. Çoğu kimsenin aylardır üzerinde durduğu, dış açıktaki büyümenin ve bu açığın kısa vadeli para girişleriyle finanse edilmesinin yarattığı riski ve buna bağlı diğer riskleri bir noktadan sonra daha fazla ciddiye almamın başlıca nedeni, iktidara ve ekonomi yönetimine duyduğum güvensizlikten kaynaklanıyor. Son gelişmelerin ışığında (1) Ekonomideki gidişatı, (2) AKP hükümetinin karşılaştığı baskı ve talepleri ve (3) Hükümetin bu koşullar altında doğru karar alma ve uygulama kapasitesini bir arada düşündüğümde ister istemez ekonominin yakın geleceğine ilişkin kaygılarım artıyor, biraz da geçmişin belirlediği bir alışkanlıkla uyarı dozu yükselen yazılar yazıyorum galiba. Bu yılın ilk çeyreğinde kimsenin küçümseyemeyeceği, çarpıcı bir büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte de oldukça hızlı büyüdüğünü gösteren işaretler var. Ekonomideki bu büyümenin geçmiş yıllardaki hızlı büyüme dönemleriyle

Yazının Devamı

Bushun kozu Bin Ladin mi?

26 Temmuz 2004

İngiliz tarihçi Garton Ashın ortaya attığı ilginç iddia: Geçen hafta yakın bir dostumla konuşurken dile getirdiğim "El Kaide ve Usame Bin Ladin Bushun başkanlık seçimini kazanmasını ve iktidarda kalmasını ister" iddiasını köşeme aktarma konusunda tereddütlüydüm doğrusu. Ancak İngilterenin gözde tarihçilerinden Timothy Garton Ash, 22 Temmuz tarihli The Guardian gazetesinde yer alan yazısında aynı iddiayı dile getirince bu yazıyı yazmak farz oldu. Aslında Bush yönetimi konusundaki eleştirel görüşlerimi bazen yakın çevremdeki dostlarla bile paylaşmakta zorluk çektiğim için, görüşlerine değer verdiğim kişilerin düşündüklerimi paylaşan yazıları ya da beyanlarıyla karşılaştığımda bayağı seviniyor ve cesaretleniyorum. Yazısında "teröre karşı savaşı ABD mi kazanıyor, El Kaide mi?" sorusunun sorulmaya devam ettiğini belirten Timothy Garton Ash özetle şöyle diyor: "Eğer Usame Bin Ladin hâlâ siyasi hesaplar yapacak durumda ve konumdaysa mutlaka Bushun seçim zaferini desteklemek ister. Teröristin amacı, hedef seçtiği ülkenin ya da devletin baskıcı ve tahakkümcü niteliğini sergileyerek kendi davasına destek sağlamaktır. Bush yönetimi tam da Bin Ladinin umduğu şekilde davrandı, Irakta ve

Yazının Devamı