Ekonomide fren mi, gaz mı, yavaşlama mı?

8 Aralık 2004

Ekonominin kendi doğal temposu içinde yavaşlayacağını düşünmek de mümkün, bir "fren etkisi"yle yavaşlayacağını düşünmek de. Hatta bambaşka bir senaryoyu benimseyip ekonomimizin 2005de yeniden bir "gaz etkisi"yle karşı karşıya kalacağını düşünenler bile çıkabilir. Türkiye ekonomisinin 2004 yılını parlak bir büyüme performansıyla kapatacağı artık kesinleşmiş görünüyor. Türkiyenin % 10 dolayında gerçekleşmesi beklenen reel büyüme hızıyla, dünyada 2004ün en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olacağı da şimdiden belli. Ancak 2005 yılının Türkiye ekonomisi için nasıl bir yıl olacağını kestirmek aynı ölçüde kolay değil. Bunu kestirebilmek için, ekonominin kendi doğal gelişme temposunu yansıtan göstergelerdeki eğilimlerin yanı sıra, önümüzdeki dönemde gündeme gelebilecek olası gelişmeleri ve şu ana kadar ortaya konmuş olan tahmin ve programları da dikkate almak gerekiyor. Böyle yapınca da insanın kafası biraz karışıyor doğrusu. Eldeki gösterge ve tahminlerden 2005de ekonomimizin büyüme temposunda belirgin bir yavaşlamanın gündeme geleceğini düşünmek mümkün ama bu yavaşlamanın yapısı ve derecesi konusunda farklı görüşler var. Hükümetin geçen hafta açıkladığı Katılım Öncesi Ekonomik

Yazının Devamı

Yabancı öğrenci ABDden kaçıyor

6 Aralık 2004

Savaşa odaklanan Amerika çekiciliğini kaybetti Başkan Clinton döneminde Savunma Bakan Yardımcılığı da yapmış olan Profesör Robert Nye, 30 Kasım tarihli International Herald Tribune gazetesinde yayımlanan yazısında, yükseköğrenim için ABDye gelen yabancı öğrenci sayısının 1971 - 72den beri ilk kez 2003 - 2004 öğretim yılında azaldığını belirterek bunun ABD için büyük bir kayba yol açabileceğini ileri sürdü. Yalnızca askeri güç, yani "sert güç" kullanarak dünyada söz sahibi olmanın mümkün olmadığını ve ABDnin "yumuşak gücünü" artırmadan dünyada itibar ve sempati kazanamayacağını savunan Prof. Nye, yabancı öğrencileri kaçırmanın çeşitli sakıncaları bulunduğunu vurguladı. ABDde yabancı öğrencileri eğiten sektörün yılda 13 milyar dolarlık bir ciro yaptığını kaydeden Prof. Nye, bunun ötesinde ABDde eğitim gören yabancı öğrencilerin Amerikada edindikleri bilgi ve deneyimleri dünyanın dört bir yanına taşıyarak ABDnin "yumuşak gücü"ne katkıda bulunduklarını yazdı.Kısaca IIE diye anılan Institute of International Education tarafından derlenen verilen göre, 1971 - 72 öğretim yılında 140.126 olan ABDdeki yabancı üniversite öğrencisi sayısı 2002 - 2003 öğretim yılına kadar geçen sürede her yıl

Yazının Devamı

Türkiye Avrupanın Viagrası olabilir

5 Aralık 2004

Kalypso Nicolaidis, George Papandreounun Yunanistan Dışişleri Bakanı olduğu dönemde onun danışmanlığını da yapmış olan bir öğretim üyesi. Halen hem Oxfordda St. Anthonys Collegede hem de Pariste Institut dEtudes Politiquesde ders veriyor. Avrupa Birliği (AB) nin kendine çizeceği gelecek vizyonunun Türkiyeyi mutlaka içermesi gerektiğini savunan Nicolaidis çeşitli ülkelerde ve farklı forumlarda Türkiye ile ilgili tartışmalara katıldığı için, Türkiyenin AB üyeliği sürecine çok boyutlu bakabiliyor ve dikkate değer saptamalar yapabiliyor. 17 Aralıka giden süreci ve sonrasını değerlendirirken Avrupadaki havayı daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecek gözlem ve tavsiyeleri var. Önceki gün Koç Üniversitesinde gerçekleştirilen "Türkiyenin Avrupa Bütünleşme Süreci: Aktörler ve Stratejiler" konulu toplantıda konuşan Nicolaidis, 17 Aralıkı "Türkiyeye evet demek isteyen Avrupalı siyasetçilerin önlerindeki son engelleri aşmaya çalışacakları tarih" olarak tanımlıyor ve onları bir ikilemle karşı karşıya getiren sorunları hafife almamak gerektiğini vurguluyor. AB projesinin öteden beri seçkin kadroların ve siyaset erbabının, tabandaki seçmen kitlesinin taleplerini çok da fazla dikkate almadan

Yazının Devamı

Türkiye mucizesi ve yazılımın önemi

1 Aralık 2004

Emmottun toplantıda yaptığı konuşmada çizdiği küresel panorama, Bush yönetiminin dünyaya kabul ettirmek istediği şablonun tekrarı gibiydi biraz. Bu nedenle de fazla ufuk açıcı değildi bence.The Economist dergisi 2 Kasımdaki ABD başkanlık seçimi öncesinde yayınlanan sayısında George W. Bushu "incompetent" yani "ehliyetsiz" diye niteleyerek John Kerryyi desteklediğini ilan etmiş olduğu için derginin başındaki kişinin Bushun çizgisine daha eleştirel yaklaşabileceğini, daha gerçekçi ve ufuk açıcı bir tablo çizebileceğini ummuştum herhalde.Bill Emmottu dinlerken şunu da düşündüm: Seçimi kazanmış ve dört yıl daha Beyaz Sarayda oturma ayrıcalığını kazanmış bir George W. Busha "ehliyetsiz" demek ve onun çizgisini eleştirmek, seçim öncesine göre daha mı zordu acaba? Sekiz mühendisin 30 metrekarelik bir han odasında 3 bin dolar sermaye ile kurduğu Logo firmasının 20. yılı nedeniyle Türkiyeye gelen The Economist dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Bill Emmottla önceki gün öğlen yemeğinde tanıştık. Daha sonra "Genişleyen Avrupada Türkiyenin Rolü"nün tartışıldığı toplantıda yaptığı konuşmayı dinledim. Yıllardır bağımlısı olduğum The Economistin başındaki adamı tam umduğum gibi mi buldum,

Yazının Devamı

Dolar, meteor gibi düşerse...

29 Kasım 2004

Amerikan dolarının değer kaybının son haftalarda yeniden hızlanması üzerine "dolar nereye gidiyor?" sorusu nihayet dünyanın gündemine gelebildi. Yalnızca dolarla yatırım yapan ve servet biriktirenler değil, yüz milyarlarca dolarlık dolar rezervlerinin üzerinde oturan ABD dışındaki ülkelerin merkez bankaları da bir şeyler yapmanın ve önlem almanın gerekli olduğunu görüp söylemeye başladılar. Sorumsuz politikalarla ABDnin bütçe ve cari işlemler açığını rekorlara taşıyan ABD yönetiminin ise doların değer kaybetmesini önlemek için şimdilik bir şey yapmaya gerek görmediği ifade edildi. ABD yönetimine göre gerekli düzeltmeyi piyasalar yapardı, müdahaleye gerek yoktu. Bu ortamda doların daha da değer kaybedeceği konusunda oldukça yaygın bir görüş birliği oluştu, ancak bu düşüşün ne zaman ve hangi oranda olacağı tartışılmaya başlandı. Şimdi çok kritik bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda yaşanacak gelişmeler, gelinen noktadaki durumun sürdürülemez olduğu konusundaki kanıyı güçlendirirse ve doların önemli oranda değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu anlaşılırsa bu süreci bir kargaşaya yol açmadan yönetmek çok zorlaşacak. ABDnin devasa bir tasarruf açığı

Yazının Devamı

Avrupanın iki büyüğü Türkiye ve Ukrayna

28 Kasım 2004

Geçmişe değil geleceğe odaklanarak farklı bir Avrupanın, büyük ve iddialı bir ABnin hayalini kuranlar da var. ABnin geleceğine böyle bakabilenler, Türkiye ile son günlerin gündemdeki ülkesi Ukraynanın, 20 yıl sonra küresel düzende önemli bir ağırlık taşıyacak bir ABnin içinde yer alacağını, hatta ABnin nüfus bakımından en büyük iki ülkesi olacağını düşünebiliyorlar. Bizde, dünyaya kafa tutan, küreselleşmeye başkaldıran, "tam bağımsız" bir Türkiyenin hayalini kurmaya devam edenler varsa, Fransada da, eski devlet başkanı Valery Giscard DEstaing gibi, Fransanın baş rolde olduğu bir Avrupa Birliğine (AB) dönüşün hayalini kuranlar var. Her iki grup da Türkiyenin ABye tam üye olmasını içine sindiremiyor. Türkiyenin AB ile bütünleşme süreci şu ya da bu şekilde kesintiye uğrarsa ne Türkiye birdenbire "tam bağımsız" olacak ne de Fransanın başrolü kaptığı bir Avrupa ortaya çıkacak ama her iki grupta yer alanlar bir hayli rahatlayacak, geçmişe dönüşün hayalini kurmaya devam edebilecek. Timothy Garton Ash, İngilterenin son dönemde adını duyuran tarihçilerinden biri. Bu yıl yayınlanan Free World (Özgür Dünya) adlı kıtabında, Batının bugün içine düşmüş olduğu bunalımın aslında özgür bir

Yazının Devamı

Bushun kumarında kritik nokta

24 Kasım 2004

Çoğu kez imalarla yüklü kapalı ifadelerle konuşan ABD Merkez Bankası (Federal Rezerv Bankası ya da kısaca Fed) Başkanı Alan Greenspan, benim kullandığım ifadeleri kullanma lüksüne sahip değildi kuşkusuz ama Greenspanin geçen cuma Frankfurtta yaptığı açıklama özünde benim değerlendirmemden pek de farklı değildi. Fed Başkanı da ABDnin büyüyen iç ve dış açıklarının sürdürülebilir olmadığını ve "uluslararası yatırımcıların dolar varlıklarını artırma iştahının bir noktadan sonra kesilebileceğini" söylüyordu. Bunun anlamı ABDnin bu yıl 600 milyar doları aşması beklenen cari işlemler açığının bir noktadan sonra finanse edilmesinin mümkün olmayacağıydı. Bu kritik noktaya gelindiğinde dolar, yeniden ciddi bir değer kaybı tehdidiyle karşı karşıya kalacak ve faizlerin yükselmesi gerekecekti. Sorunun çözümü ise doların bir miktar değer kaybından ve ABDnin bütçe açığını kapatmaya yönelmesinden geçiyordu. Geçen çarşamba bu köşede yer alan yazıda, Bush yönetiminin ABD dolarıyla kumar oynadığını ve bunun sonucunda doların yeni değer kayıplarına uğrayabileceğini belirtmiştim. Greenspanin aslında yeni ve bilinmeyen bir şey söylemedi, gelişmeleri izleyenlerin zaten bildiğini tekrarladı ama üstü

Yazının Devamı

Bushun kumarı doları düşürüyor

17 Kasım 2004

Maceracı bir dış politika izleyerek küresel riskleri tırmandıran ABD yönetimi, Amerikan dolarıyla da büyük bir kumar oynuyor. 2002 yılından bu yana euro karşısında % 40 değer yitiren ABD dolarının dış ticaret ağırlıklı para sepetine karşı değer kaybı da % 20yi bulmuş durumda. Doları "sağlam para" olarak kabul edip varlıklarını dolarda tutanlar aslında muazzam bir değer kaybı yaşamış durumdalar. Buna karşın "dolar dolardır" deyip hâlâ dolarda kalanlar var. Özellikle ülkemizde eski ezberden kurtulamayıp dolarda para tutmaya devam edenler hayli fazla. Bu davranışta ısrar edenler, "nasıl olsa bir gün gelir, dolar gene toparlanır" diye düşünüyorlar. Böyle düşünenlere durup yeniden düşünmelerini tavsiye etmenin zamanı çoktan geldi. Aylardır çeşitli yazılarımda, ABDde başkanlık seçimini John Kerrynin kazanması halinde, doların değerindeki düşüşün durabileceğini ve Kerrynin izleyeceği çizgiye göre yeni trendin belirleneceğini yazdım. Ancak Kerry seçimi kazanamadı ve ipler, dolarla kumar oynayan Bush yönetiminin elinde kaldı. Devasa bütçe açıklarına ve dolayısıyla ABD, GSYİHsının % 6sına doğru tırmanan rekor düzeyde dış açıklara (cari işlemler açığına) yol açan ve bu sorumsuzca tavrını

Yazının Devamı