Akciğer kanseri tedavisi gören bir baba kızına söyledi başlıktaki cümleyi.
Alabileceği tüm kemoterapi tedavisini almış, metastazı olan, 4. evre bir hasta sözünü ettiğim baba.
Doktoru immünoterapi tedavisi önerdi, Sağlık Bakanlığı da bu tedaviye onay verdi.
Sağlık Bakanlığı’nın onayına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu ihtiyaç duyulan ilacın parasını ödemekte isteksiz davranıyor.
İlacı ödeme listesinde olmayan tüm hastalar önce mahkemeye başvurup dava açıyor.
Mahkeme ilk olarak bir tedbir kararı alıyor ve 15 bin lira olan doz parasının SGK tarafından ödenmesini istiyor.
SGK, mahkeme kararı uyarınca iki hafta sonra ilacın parasını ödüyor ama hasta ve ailesinden davayı kaybettiği takdirde ilacın parasını geri ödeyeceğine dair bir taahhütname alıyor.
4. evre bir kanser hastası ve ailesine, avukat, dava masrafı açmanın ne manası var? Üstelik pandemi döneminde eve noter getirmek gibi ek riskler ve masraflarla da karşılaşıyor insanlar.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yarın, tarihinin en önemli seçimlerinden birisini yapacak.
Doğu Akdeniz’de gerginliğin yükseldiği bir dönemde yapılacak Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçiminde, Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmaya açan mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile UBP Genel Başkanı Ersin Tatar yarışacak.
Seçimlerde Ergenekonvari kareler
Ağustos 2020’de, seçimlere iki ay kala kurulmuş bir gazete var.
Yazarlar listesinin başında Türkiye’de FETÖ davasında uzunca bir süre hapis yatmış bir isim var.
İlginçtir bu gazete seçim döneminde, en çok Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar’ı takip etti, Ergenekon dönemi fotoğraflarına benzer fotoğraflarını yayımladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, seçime Türkiye’nin müdahalede bulunduğunu söylüyor ama başka müdahalelere dair tek bir cümlesi bile yok.
***
12 Eylül darbesine hazırlık sürecinde,
Genelkurmay Başkanlığı’nın, herkesin görebileceği taraftaki ışıkları kapatılır, arka taraftaki ışıklar açık şekilde çalışılırdı.
Darbeden sonraki günlerde, darbenin liderleri anlatmışlardı uyguladıkları bu kandırmacayı.
Son 72 saattir çok tartıştığımız “Işıkları yanıyor” lafının kökeni de bu olaya dayanır aslında.
ABD’nin kontrolündeki bir mikropaylaşım sitesinde, ülkeye dair bu lafların edilmesinin sakilliğini bir kenara bırakıyorum.
Türkiye, “Işıkları yanıyor” ya da “Işıkları kapalı” diye halkın kaderine seyirci olduğu bir ülke değil artık.
15 Temmuz’da gördük ki halkın evlerinde yanan ışıklar, resmi kurumlarda yanan ışıkları önemsiz kılıyor.
Aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu anlayamayanların, o geceyi anımsamasında fayda var.
Ortada rakamlara yansıyan bir garabet var.
2011 yılında 45 milyon litre civarında olan rakı tüketimi, 2018 sonunda 37 milyon litrenin altına düşmüş.
Soru şu: Türkiye artık daha az içki içilen bir ülke mi yoksa sahte içki tüketimi patlamış bir ülke mi?”
Bana ne diyemeyiz, geçen sene de 4 ilde 23 kişi, bu sene de, 8 ilde, şimdilik 44 kişi sahte içkiden can verdi.
Üstelik bunlar, seri olduğu için bildiğimiz ölümler, daha fazlası var mı, mutlaka vardır zira ortada kimyasal bir sorun var.
Bildiğimiz standart rakı yüzde 65 üzüm alkolü ile yüzde 35 civarında tarımsal kökenli alkolün karıştırmasıyla yapılır.
Bugün, evlerinde rakı yaptığını söyleyenler böyle bir formül kullanmıyorlar.
Hatay’daki yangında terör örgütü PKK izi, yangınları üstlenen PKK grubu, bir sürü haber dolaştı dün ortada.
Yıllarca devleti ormanları yakmakla suçlayan bir örgütün son dönemde en sık kullandığı terör yöntemi orman yangınları.
Çelişki diyeceğim, adına Kürdistan İşçi Partisi diyen bu terör grubu, orman ve inşaat işçilerini katletti 2020’de de...
Kaz Dağları’nda altın madenine karşı sesini yükseltmek kadar önemlidir PKK’nın orman yakma terörüne karşı durmak.
Ağacı, ormanı, doğal hayatı savunan, özneye bakmaz, sonuca, yükleme, bakar.
İşçiden yana olmak, sadece patrona, devlete karşı durmak demek değildir. Orman işçilerinin geçiş yoluna EYP döşeyen, yol inşaatında çalışan işçileri kurşuna dizenlere de karşı durur gerçekten işçiden yana olan.
Enternasyo-nalizmi savunduğunu söylüyorsan, Türk milliyetçiliğine karşı durup da, Kürt milliyetçiliğine yandaş olamazsın.
Muhalifsen, duruşunu Nâzım Hikmet şiirleri üzerinden tanımlıyorsan,
Emre Can, Alman Milli Takımı forması giyen, Türk asıllı Alman bir futbolcu.
Türkiye’nin golünden sonra, hakeme abartılı itirazı sosyal medyanın hoşuna gitmedi.
Hırslı her futbolcu, formasını giydiği takımın kazanmasını ister, abartacak, bu genç adamı “vatan haini” ilan edecek bir durum değil bu yaşanan.
Ancak 90 dakika bittiğinde yaşananlar üzerine Emre Can’ın da bizim de düşünmemiz gerekiyor.
Ontario’daki North Eastern Arms adlı firma üretiyor NEA, 7,5 PDW-CCS model kendinden yüklemeli tüfeği.
Dünya genelinde, özel kuvvetler tarafından kullanılan, oldukça gelişmiş bir silah bu.
PKK’nın Suriye kolu YPG tarafından da kullanılıyor bu tüfek, Türk askerine karşı da ateşleniyor.
Türkiye’ye silah ambargosu koydum diyen NATO müttefikimizi yakından tanıyalım istedim.
183 hafif zırhlı araç, 183 zırhlı araç silah sistemi, 635 adet keskin nişancı tüfeği.
Bunlar da Kaşıkçı’nın öldürülmesi ve Sudan’da yaşanan savaştaki rolü nedeniyle Suudi Arabistan’a silah ambargosu koyan Kanada’nın geçen sene Riyad’a sattığı silahların listesi.
Suudi Arabistan’a 2019’da 2.9 milyar dolar, 2018’de 1.3 milyar dolar, 2017’de 500 milyon dolarlık silah ihraç etti Kanada.
Yunanistan Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi hapsetme fikrinden vazgeçecek, adaları silahsızlandıracak.
ABD Suriye’de YPG’yi desteklemeyi bırakacak, anahtar teslim devlet projesini rafa kaldıracak.
Brüksel, “Hadi artık tam üyesiniz” diyecek, tam üyelik resmen başlayıncaya kadar da vize muafiyeti getirecek.
Kur üzerindeki siyasi baskı bitecek, dolar bulmak kolay, Türk Lirası bulmak zor olacak.
Rusya, Suriye ve Libya’daki deniz üssü projelerini rafa kaldıracak, sıcak denizleri kontrol etme planını çöpe atacak.
İsrail, Gazze ablukasını sona erdirecek, Kudüs’ü başkent yapma kararından vazgeçecek.
Tüm sorunların sebebini bir kişiye yükleme kolaycılığının giderek arttığı bir dönemden geçiyoruz.
Şu an sorun yaşadığımız ülkelerle sorun yaşamamak gibi bir seçeneğimiz var ama nasıl var?