Bütünlük kazandırdı

27 Ekim 2009

Daum’un doğru tercihleri, Fenerbahçe seyircisinin adeta oyuncuların ruhlarına, duygularına girmesi derbide sonucu belirledi. Galatasaray havlu atmaz ama hassas bir kadrosu olduğu da gözardı edilmemeli


Teknik direktörler, oyuncular, kadrolar değişiyor ama Fenerbahçe yine kazanıyor. Ben aslında önümüzdeki sezonlarda derbilerde ev sahibi takımların 10 maçın en fazla bir veya ikisini kaybedeceğini düşünüyorum. Eskisi gibi ortada geçmeyecektir maçlar. Galatasaray 23 kez Beşiktaş ve Fenerbahçe ile oynamış, bir maç kazanabilmiş. Bundan sonraki yıllarda da ev sahiplerinin böyle bir istatistiği yakalama şansları var. Ancak 10 maçın üst üste kazanılması, ne kadar hayır desek de psikolojik faktörleri ön plana çıkarıyor.

Oyun karakterleri aynı
Psikolojik faktör derken ilginçtir, 9 maçtır kazanamayan Galatasaray’dan daha fazla konsantrasyon, daha fazla fizik güç ve mücadele beklerken, 9 maçı üst üste kazanan Fenerbahçe’yi daha arzulu ve fizik olarak iyi gördük. Bunda takımın yanındaki, hatta neredeyse sahanın içindeki seyircinin büyük rolü var. Oyuncuların sanki ruhlarına, duygularına giriyorlar. Fenerbahçeli futbolcular yorulsalar da, kendilerini zorluyorlar. Bu durum Galatasaray’ın

Yazının Devamı

Yüksek konsantrasyon

26 Ekim 2009

Fenerbahçe takımı müthiş taraftar desteğinin ve ortaya koyduğu müthiş mücadelenin karşılığında çok daha rahat bir galibiyet elde etmeliydi

İnanılmaz gergin başladı Kadıköy serüveni... Daha ısınırken tansiyon yükseldi. Fenerbahçe de müthiş bir presle oyuna girdi. Daha ilk dakikada Emre, Baros’u düşürdü. Sakatlanan Baros oyunu terketti. Galatasaray takımı bir anda sindi. Baskı üzerine baskı Fenerbahçe’ye golü de getirdi.
Fenerbahçe maça önde pres ile başlayınca Galatasaray’ın hem etkili hücum girişimlerini durdurmuş oldular, hem de savunmasını hataya zorladılar.
1-0’dan sonra rakibi savunmada karşıladılar, çabuk ataklarda pozisyon kovaladılar. Ancak son paslarda başarılı olamadıkları için sadece bir duran topta Lugano’nun kafa vuruşuyla yüzde yüz gol kaçırdılar.
İkinci yarıda Fenerbahçe yine baskılıydı. Hücum preste kaptıkları bir top sonrası penaltı geldi. 7-8 dakika skoru 2-0’da tutabilseler Galatasaray maça erken havlu atacaktı. Ancak bir duran topla golü yediler.
Tam bu sırada Teknik Direktör Rijkaard, Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ süren bir değişikliğe gitti. Arda’yı çıkardı, Kewell’ı aldı. Arda ne kadar kötü oynasa da sahada iş yapabilecek birkaç isimden biriydi.

Yazının Devamı

Orta sahalar düğümü çözer

25 Ekim 2009

Galatasaray Teknik Direktörü Rijkaard’ın, Fenerbahçe deplasmanında da oyun kurgusunu değiştireceğini zannetmiyorum. Muhtemelen dörtlü savunma, onların önünde iki orta saha, onların önünde de hareketli dörtlü hücum hattı olacaktır. Yalnız bu sezon ciddi rakiplere karşı Galatasaray bu taktiğiyle hep sıkıntı yaşadı. Kadıköy’de de öndeki dörtlü orta alana yardım etmezse Fenerbahçe de tıpkı geçen hafta Trabzonspor gibi çok pozisyona girebilir.
Fenerbahçe cephesinden baktığımızda Alex’in oynayacak olması Fenerbahçe için çok önemliydi. Şahsen Alex ve Lugano olmasaydı, hafta başında da belirttiğim gibi Galatasaray favorimdi. Şimdi şartlar eşitlendi. Ancak şunu belirtmeliyim, ilk golü atan takım bu derbide büyük avantaj sağlayacaktır. İki takımın orta saha ve savunma kurgularına baktığımızda Fenerbahçe biraz daha ağır basıyor. Galatasaray’da Ayhan ve Mustafa Sarp’ın, Fenerbahçe’de ise Emre ile Cristian’ın derbinin kilit adamları olacağını düşünüyorum. Bir de iki takımın bekleri çok ileriye çıktığından onların önünde oynayacak isimler bu karşılaşmada bir hayli yorulacaklardır.

Önce durdur, sonra vur
Belli ki Denizli kontrollü oynayıp ikinci yarıda sonuca gitmeyi planlamıştı, bunda da

Yazının Devamı

Turu garantiledi

23 Ekim 2009

Açıkcası ben Fenerbahçe’nin Galatasaray derbisi öncesi Steaua Bükreş maçına bu kadar konsantre olacağını tahmin etmiyordum. Hakikaten de teknik kadro ve oyuncuları kutlamak lazım.
İyi oynarsın, kötü oynarsın ancak bu maçlarda en büyük problem her zaman için konsantrasyon eksikliği olur. Hem maçın deplasmanda oynanması, hafta sonu Galatasaray sınavı, kötü zemin şartları rakibin son şansı... Bunların hepsini üst üste koyduğunuzda kaybetme ihtimali yüksekti aslında Fenerbahçe’nin. Bana öyle geldi. Ama beni şaşırttılar. Olumlu yönde tabii... Keşke hep böyle şaşırsam...
Hakikaten de iki takım arasında ciddi bir kalite farkı vardı. Fenerbahçe daha 1. dakikadan itibaren yüksek tempo, yüksek konsantrasyon ve yüksek mücadele gücü ile oynadı. Kaleci Volkan’dan en uçtaki Kazım’a kadar herkes arzulu ve iştahlıydı. Arzulu olduğu kadar da hücum organizasyonlarında sakin ve hızlıydı. Hem sakin, hem hızlı nasıl oluyor diye soracaksınız mutlaka. Kötü zeminde ayağa ve öne oynayarak, tehlikeli bölgede ise çabuklaşarak derim. Golde olduğu gibi.
Bu sonuçtan sonra Fenerbahçe turu hemen hemen garantiye aldı sayılır. Elemelere sıfır puanla başlayıp üst üste iki deplasmandan üç puan çıkarmak doğrusu

Yazının Devamı

Ferrari’nin duvarı

22 Ekim 2009

Deplasmanda alınan bir puan iyidir. Maçın ilk 35 dakikası ve ikinci yarının ilk 10 dakikası Wolfsburg çok etkili bir futbol oynadı. İlk 35 dakikada Alman ekibinin sol beki Schafer defalarca hücuma çıktı. İbrahim Kaş’ın önünde yer alan rakibi sürekli içeri kaçıp, Ekrem de kendisini kovalamayınca Beşiktaş’ın sağ kanadı ciddi açıklar verdi. Schafer çok tehlikeli bindirmeler yaptı. Alman ekibi son 10 dakika yorulunca oyunda denge sağlandı.
Mustafa Denizli devre arası Ekrem’i uyarıp, İbrahim Kaş’a daha fazla yardımcı olmasını sağlayınca Wolfsburg bu kez diğer kanattan gelmeye başladı. Ancak bu da 10 dakika sürdü. Beşiktaş özellikle son 10 dakika pas yapınca pozisyonlar buldu. Bu kez Wolfsburg kazaya uğramamak için bir puana oynadı. Denizli Tabata, Nobre ve Uğur’u sokarak kazanmaya çalıştı ama olmadı.
Beşiktaş’ın yaptığı en iyi şey mücadeleydi. Zaten sezon başından bu yana her maç böyleler. Yapamadığı en önemli şey ise topa sahip olamamaktı. Bu yüzden çok baskı yediler. Beşiktaş’ın en büyük problemi Avrupa maçlarında pas eksikliği. Bunun sıkıntısını ciddi şekilde yaşıyorlar. Topun kontrolünü ellerine geçiremedikleri için mahkum oynuyorlar. Dönen topları alamıyorlar. Bu da rakiplerin

Yazının Devamı

Alex&Lugano olmazsa favori Galatasaray!

20 Ekim 2009

Fenerbahçe’nin çok iyi bir omurgası var. Kalede Volkan hem şu an için Türkiye’nin bir numarası, hem de formda. Onun önündeki dörtlüde Lugano. Onun önünde Emre Belözoğlu, - ki son haftalarda Cristian da buna katıldı - onun önünde de Alex de Souza. Bunlara Gökhan Gönül’ün sezon başındaki formu eklenince, diğer oyuncular da iniş çıkış gösterseler de bu ekibe uyunca sekizde sekizlik bir sonuç ortaya çıktı.
Ancak Gaziantepspor maçı öncesi omurga kırıldı. Lugano ve Emre’nin önündeki Alex yoktu. Gökhan’da da yoğun maç trafiğinden yorgunluk vardı. Her şeye rağmen üç puan cebe girmişken düştü. Tabii ki Gaziantep takımının becerisi, hüneri, Da Silva’nın güzel vuruşlarını görmezlikten gelemeyiz. Fakat baktığımızda omurganın en önemli oyuncuları olmayınca hem savunmada bireysel hatalar yapıldı, hem de 1-0’ı yakalamasına rağmen Fenerbahçe ortam lehine iken - kontratak fırsatları çoktu - kaptan Alex’in eksikliğinden son paslarda etkinlik sağlanamadı.
Fenerbahçe elbette ki bir yerde kaybedecekti. Ama avucundaki maçı vererek bu olmamalıydı. Bakıyorsunuz Dos Santos oyuna giriyor, vurdumduymaz tavrı yüzünden beraberlik geliyor. Üstelik oyundan çıkan Vederson da iyi oynuyordu. Uzatmanın son

Yazının Devamı

Kolayı zora soktular

19 Ekim 2009

Trabzonspor belli ki bu yarışın içinde olmayacak. Galatasaray’ın iki haftalık düşüşten sonra bu galibiyete ihtiyacı vardı


Galatasaray takımı dün gece kolayı zora soktu. Maça fırtına gibi başladılar. Çok yüksek tempoyla Trabzonspor’u özellikle kenarlardan çok yıprattılar. Müthiş baskı iki tane de gol getirdi.
İlk yarı bitmek üzereyken gelen Trabzonspor golü bir anda oyunun çehresini değiştirdi. Soyunma odasına iki farklı önde girip, ikinci yarıda bekleyerek kontrataklarla pozisyon bulmayı kafasında planlayan Galatasaray bu şok golle tedirgin oldu. Trabzonspor da ümitlendi.
İkinci yarıya moralli başlayan Trabzonspor baskıyı artırdı, presle top kapıp Galatasaray’ı sahasına hapsetti. Nitekim Colman’ın presle kazanıp attığı mükemmel golle beraberliği yakaladılar. Beraberlikten sonra Galatasaray beş dakika kendine gelemedi. Önemli takımları yenmek için o şaşkınlıktan faydalanmak lazım. Trabzonspor bu bölümde savunma arkasına atılan toplarla net pozisyonlar da buldu. Bunlardan birinde Serkan’ın kaçırdığı pozisyon kırılma noktasıydı.
Daha sonra yine bir kenar hücumunda arka direğe kesilen ortayı Baros, Arda’ya indirdi. Sürpriz oyuncu Arda demarke vaziyette golü yaptı. Bu kez

Yazının Devamı

Topu taca attık, o kadar...

16 Ekim 2009

Son Avrupa Şampiyonası’nda yarı final oynayan dört takımın hocasına bakın. Aragones, Löw, Hiddink ve Terim. Hepsi Türkiye’de görev yaptı. Bu isimlerden ne kadar yararlanıldı? Demek ki adres yanlış. Sadece teknik direktör ile bu iş olmuyor. Terim’i bırakıp yeni arayışa kalkışmak topu taca atmaktan öteye gitmedi. Türkiye’ye gereksiz zaman kaybı yaşatılacak

Ben açıkcası Fatih Terim gittikten sonra böyle konularda yorum yapmak istemiyorum. Ne oldu da böyle bir değişikliğe gerek duyuldu, anlamadım.
Fransa’nın hocası Avrupa Şampiyonası’ndan elenirken, soruları geçiştirip sevgilisine evlenme teklif ediyordu. Şu an halen görevinde. Tabii ki böyle bir yaklaşım doğru mu, değil mi tartışılır. Herkese doğru gelmeyebilir. Hele ki bizim ülkemizde. Ancak sözleşmesi Avrupa Şampiyonası’ndan sonra uzatılan, hem de başarılı olmuş Fatih Terim’in istifa etmek zorunda kalması Türk Futbolu’nun geleceği için hiç iyi değil.
O zaman bu saatten sonra yerli mi olsun, yabancı mı olsun diye tartışmasın... Kim gelirse gelsin sözleşmesini iki yıl bir gün yapsınlar. Avrupa Şampiyonası elemeleri bittiği gün eğer finallerde yoksak o da ayrılsın. Böyle bir ortamda, böyle bir bakış açısı ile Türk Futbolu bir yere

Yazının Devamı