Gruplaşma

10 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Fenerbahçeliler’in unutamadığı sezon 1988 - 1989 olsa gerek. Ondan sonra gelen iki şampiyonluktan bile taraftarların tat alamadığı bir gerçek. Çok iyi futbol oynayan, tribündeki insanları kesinlikle yerinde oturtmayan, hatta gol yediği zaman bile "Önemli değil 5-6 olur" dedirten, ilk yarısını 3-0 yenik kapadığı Galatasaray maçında soyunma odasına giderken taraftarın alkışlarla güven aşıladığı bir takımdık. Hâlâ ben ve o dönemin oyuncuları yolda Fenerbahçeliler’e rastladığımızda hasretle o takımı anıyoruz.
     Geçenlerde Küçük Şenol aradı. "Ya Beşiktaşlılar’ı, Galatasaraylılar’ı kıskanıyorum. Uzun zamandır beraber olamıyoruz. Biz de bir yemek yiyelim" dedi. Hemen hemen tam takım toplandık. Sadece Schumacher, Ergin ve Nezih’e ulaşamadık. Bizden bir jenerasyon önce oynayan Rambo Hasan, Engin, Nurettin ve Özcan da yemekteydi. Oturduk, eski günleri andık. Hatta "Bunu geleneksel hale getirip her çarşamba buluşalım" dedik. İkinci çarşamba da yemeğimizi yedik. Bu arada 89’dan önce veya sonra oynayanlara da davetiye çıkardık. Bu iyi düşünülmüş bir karardı. Biz de keyifle gidiyoruz. Ama bizim kulübün geleneksel yapısı nedeniyle

Yazının Devamı

Üçlük atış

5 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Galatasaray dün gece 2002 - 2003 sezonunun kader maçına çıktı. Ya tamam diyeceklerdi, ya da devam. Galatasaray takımı o kadar eksiğine rağmen, o kadar iyi hazırlanmıştı ki, adeta Şampiyonlar Ligi finali oynuyor gibiydiler. Fatih Terim oyuncularını hem psikolojik, hem de sistem yönünden kusursuz bir şekilde sahaya sürmüştü.
     Geriye dönüp baktığımızda Galatasaray takımı, Ali Sami Yen'de puan verdiği maçlar dahil, sezon sonu geldikçe her gün daha iyi oynuyor. Trabzon belki etkisizdi, belki yorgundu, belki fazla direnemedi. Bunun en büyük sebebi Galatasaray'ın müthiş mücadelesiydi. Çok akıllı, çok dengeli oynadılar. Maçın başında yedikleri gole rağmen, "şampiyonluk gitti" derken oyun düzeninden kopmadılar, sabırla hücum yaparak iki gol buldular, iki üç net pozisyon kaçırdılar. Üç tane önemli forvete sahip rakibe pozisyon vermediler.
     Galatasaray üçlük attı diyoruz. Çünkü futbol takımının başında bir basketbol coachu gördük. Hiç paniklemedi. Devre arasında Ayhan'ı oyuna sokarak orta sahayı kuvvetlendirdi, Vedat'ın kanadından gelen Trabzonspor ataklarını Volkan'ı o bölgeye çekerek durdurdu.

Yazının Devamı

Kader haftası

3 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Öylesine bir hafta oynanacak ki, 2002 - 2003 sezonunun şampiyonu belli olabilir. Ligin mesafesi kısaldı. Beşiktaş içeride kazanması muhtemel Altay ile oynuyor. En ciddi ilk rakibi Galatasaray da Trabzon'a gidecek. Gözüken o ki, Avni Aker'deki maça Galatasaray altı puan geride çıkacak. Dolayısıyla mesafe de kısaldığı için Galatasaray - Gençlerbirliği maçı Şampiyonlar Ligi'ne katılabilme maçı olabilir. Hoş Galatasaray takımı son sekiz deplasmanda fire vermedi. Geçen hafta Adana maçına kadar fikstür Cim-Bom'un lehine idi. Galatasaray ikinci yarıda oynadığı Denizli ve Adana maçlarında beş puan kaybederek bu avantajını yitirdi. Bu iki maçta da belki de en iyi futbolunu oynadı. Müthiş baskıya rağmen kazanamadı. Ama futbol bu.
     Avni Aker'deki maç Galatasaray açısından ya tamam ya da devam olacak. İki takımı da analiz ettiğimizde bol pozisyonlu, kaleci ve forvet oyuncularının birbirlerini çokca görecekleri bir doksan dakika umuyorum. İki takım da sadece futbol oynamayı düşünen ekipler. Trabzon'un artısı; uzun yıllardır olmayan bir seyirciyi arkasında bulacak. Ve ligin de en iyi kontratağa çıkan iki takımından birisi. Diğeri

Yazının Devamı

Demirlek faciası

28 Nisan 2003


<#comment>     Bülent Demirlek maça çok hızlı başladı. Bir bu kalede, bir diğer kalede tehlikeli ataklar yaptı. Sayısız pozisyonlar üretti. Sağdan ortaladı, soldan ortaladı. Seyircilere bol gollü bir doksan dakika izlettirdi, maça damgasını vurdu. Belli ki iyi hazırlanmış. Neyse biz oyuna dönelim.
     Galatasaray mutlak surette üç puana ihtiyacı olduğu için tüm hatlarıyla rakibine saldırdı. Çift santrfor ile oynayan Adanaspor da ani ataklarla tehlikeler yarattı. Maç müthiş tempolu giderken Adanaspor bir kontratakta golü buldu. Galatasaray iki dakika geçmeden beraberliği sağladı. Hemen ardından da ikinci golü attı. Yardımcı hakem golü verdiği halde ne hikmetse Bülent Demirlek ofsayt gerekçesiyle iptal etti. Bu oyunun ilk kırılma noktası oldu. Çünkü Galatasaray 2-1 öne geçse riske girmeyecek, belki de rakibine fazla pozisyon vermeyecekti. Riskli oyun devam edince gelişen bir Adanaspor kontratağında Bülent Demirlek, Cafer'in düşürülmesine penaltı çalmadı. Çünkü aklı hala iptal ettiği goldeydi. Bu pozisyondan sonra Adanaspor ikinci golü attı.
     Bülent Demirlek ikinci yarı tamamen dağıldı. Garip garip kararlar

Yazının Devamı

Tedirginlik normal

27 Nisan 2003


<#comment>     Kredisi tükenmiş iki takım da hücum mu yapsam, kontrollü mü oynasam düşüncesi içinde doksan dakikayı bitirdi. Elazığ acaba atağa kalkarsam, kontra yer miyim mantığını yürütürken, karşısında aynı düşüncede olan bir Beşiktaş buldu. Maçın başında Cordoba'nın kritik kurtarışından sonra ise Beşiktaş rakibine oranla biraz daha ağır bastı.
     Elazığspor'daki teknik kadro değişikliğine rağmen sezon başından beri Erol Tok'la başlayan ofsayt taktiği hastalığı dün de devam etti. Burada Beşiktaşlı oyuncuların dikkatsizliği yardımcı hakemlerin kollarını güçlendirdi. Kaldır indir, kaldır indir. Beşiktaş gibi üst düzey bir takımın bu kadar ofsayta girmesi, hele Sergen gibi Tümer gibi iyi pasörlerin bulunmasına rağmen oldukça şaşırtıcı.
     İkinci yarının başında gelen gol Beşiktaş'ı beyin olarak tedirgin etti. Öyle ki, bazen üçe bir pozisyonlar buldular, kendilerine fazla güvenmedikleri için isabetsiz son paslar nedeniyle bunları sürekli harcadılar. Bu maç ilk yarıda oynanmış olsaydı Beşiktaş farklı kazanabilirdi. Ama ligin sonuna yaklaştıkça hem oyunculara, hem de teknik kadroya aman 1 - 0 olsun bizim olsun

Yazının Devamı

Bir öneri

26 Nisan 2003


<#comment>     Fenerbahçe sadece üç büyüklerin değil, ligimizin en çok antrenör değiştiren kulübü. Önümüzdeki yıla da, yine yeni bir teknik adamla başlayacak. Oğuz hoca ayrıldıktan sonra, arayışlar start aldı.
     Ancak ortada kaybedilen 1 ay var. Ligden erken kopmak bir avantajdı. Ancak Fenerbahçe bu avantajı kullanamadı.
     Neydi avantajı? Öncelikle yeni teknik adam hemen bulunacaktı. Gelecek hoca, takımı kalan maçlarda izleyecek, eksikleri tespit edecek ve gelecek sezonun projelerini şimdiden hayata geçirecekti. (Tabii ki, Ersun Yanal ile anlaşmadılarsa.)
     Gelecek sezon, Fenerbahçe için bir çıkış yılı olmalı. Göreve başlayacak teknik direktör şanslı... Çünkü bundan daha kötü bir Fenerbahçe asla olmayacaktır. Kazanamayıp, sadece mücadele etse bile alkış alacaktır.
     Şimdi gündemdeki isimlere bir bakalım... Ersun Yanal, Türkiye Ligi'ni iyi bilen, ciddi takımlarda kendini ispatlamış bir isim. Fenerbahçe'ye faydalı olur... Artıların yanında, abartılı şekilde ofansif oynatmasına karşın.
     Ben ve Oğuz Çetin, camianın

Yazının Devamı

Favori Beşiktaş

19 Nisan 2003


<#comment>     Fenerbahçe’nin son durumu: Derbi, Fenerbahçe açısından tamamen prestij sınavı. Bir bakıma oyuncular, önümüzdeki yılın kadrosunda kalabilmek için mücadele edecekler.
     Kötü sonuçlara rağmen, uzun süredir iyi mücadele ediyorlar. Gençlerbirliği maçının tamamında ve Denizli maçının ikinci yarısında, istekli oyunlarına iyi futbolu da eklediler.
     Fenerbahçe’nin en önemli artısı, artık pres yapması. Johnson’un dışında, top rakipteyken pres yapan oyuncu yok denecek kadar azdı. Şimdi Kemal ve Hakan da savaşmaya başladı. Koşuyorlar, top kapıyorlar. Fenerbahçe’deki en önemli sıkıntı; orta sahada tempoyu zaman zaman düşürebilecek lider oyuncusunun olmaması. Beşiktaş maçında böyle bir adam çok aranacak.
     
     Beşiktaş’ın son durumu:
     Beşiktaş, beklenen deplasman mağlubiyetini Diyarbakır’da aldı. Beklenen diyorum, çünkü sezon başından bu yana, Beşiktaş’ın deplasmanlarda işinin zor olduğunu düşünenlerin başındaydım. Zaten dış sahada alınan sonuçlardan da belli. Kazandıkları maçlar hep terk farklıydı (Kocaeli hariç).

Yazının Devamı

Sürpriz yok

17 Nisan 2003


<#comment>     Üç puan mı? Bu soruyu Fenerli oyunculara sor, hatırlamazlar. Hele "Deplasmanda en son ne zaman aldınız" deseniz anımsamazlar bile.
     Uzun süredir maç kazanamayan, özellikle deplasmanlarda istediğini alamayan Fenerbahçe yine kazanamadı. Fenerbahçe'nin deplasmanda maç kazanması artık sürpriz oldu. Geçen hafta Gençlerbirliği maçında iyi konsantre olup, iyi mücadele eden Fenerbahçe'den dün eser yoktu.
     Üçlü savunma oynayan Fenerbahçe, dün dörtlü savunmaya dönmüş, orta sahayı rakibine göre daha kalabalık tutmuştu. Ama puanla işi olmayan iki takımın, iki devrede de, dörder - beşer pozisyon bulmaları, defansif yönden problemli olduklarını gözler önüne seriyordu. İkisinin de savunma açısından eksikleri vardı.
     Fenerbahçe'nin en çalışkan ismi Johnson'du. Top rakipteyken pres yaptı, çok koştu, hücuma ve savunmaya destek verdi. Son günlerde Fenerbahçe yönetiminin bu oyuncu ile yolları ayıracağı yolunda söylentiler var. Umarım bu hatayı yapmazlar.
     Sarı - Lacivertli takımda Mustafa Doğan'ı da çok beğendim. İlk yarıda göbekte, ikinci yarıda sağ

Yazının Devamı