Peçeli Mona Lisa

22 Aralık 2008

Paris Match dergisinin 17.12.2008 tarihli sayısında Fransa’nın insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Rama Yade ile bir söyleşi var. Bakan’a sorulan ilk soru, “Türkiye geçenlerde Delacroix’nın tablosunu ders kitaplarından çıkardı. İfade özgürlüğü geriye mi gidiyor?” Fransız Bakan, yanıtında, ifade özgürlüğünün önemini belirtiyor, kültürel rölativizme, kadın haklarına değiniyor.
Fransız ressam Delacroix’nın 1830’da yaptığı ünlü “Halka Yol Gösteren Özgürlük” tablosu 1830 Temmuz devriminden hemen sonra yapıldığından “temmuz devrimi”nden esinlendiği söylenebilir. Ancak, tablonun temel figürü olan kadının başındaki Frik şapkası 1789 devriminin simgesi. O nedenle, tablonun iki devrim arasında bir bağ kurduğunu düşünmek olanağı var. Tabloda halka yol gösteren temel figür, sağlam yapılı, çıplak ayaklı, bir elinde bayrak bir elinde tüfek taşıyan yarı çıplak bir kadın. Kadının duruşu, bir davayı kazanma kararlığını, özgürlük için verilen mücadeleyi, özgürlük için başkaldırmayı simgeliyor. Bütün tablo kadının çevresinde dönüyor.
Fransız Bakan’a göre, Delacroix’nın özgürlüğün simgesi olarak kadını seçmesi bir rastlantı değil. Kadınlar kriz halindeki bir toplumun ilk kurbanları olduğu gibi

Yazının Devamı

Cemaat vakıfları ve AİHM

19 Aralık 2008

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2. Dairesi, 16.12.2008 tarihinde, Sırp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı ve Samatya Sırp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı’nın açtığı davalarda, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti. Hükümet, kararların üç ay içinde AİHM Büyük Dairesi’ne götürülmesini isteyebilir.
Cemaat vakıflarının taşınmaz mallara sahip olma hakkına ilişkin AİHM İçtihadı, Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı/Türkiye davasında (09.04.2007) oluşmuştu. Yukarıda sözü edilen iki dava Fener Rum Vakfı davasının aynı. O nedenle, AİHM her iki davada da Fener Rum kararına atıf yaparak aynı ilkeleri yineliyor. Sonuç da doğal olarak aynı.

Eski malik yoksa Hazine’ye
Bütün bu davalarda temel sorun, Osmanlı döneminde kurulan cemaat vakıflarının taşınmaz edinme hakları. Her üç vakfa da 1950’li ve 60’lı yıllarda bazı taşınmaz mallar bağışlanıyor. Bu taşınmazlar vakfın mülkiyetine geçiyor. 1990’lı yıllarda Hazine, cemaat vakıflarının taşınmaz mallara sahip olamayacaklarını ileri sürerek tapu iptali davası açıyor. Davayı kazanıyor. Taşınmaz mallar vakıfların elinden alınarak eski sahiplerine iade ediliyor. Eski malik yoksa

Yazının Devamı

Guantanamo ayıbı ve Türkiye

15 Aralık 2008

11 Eylül’den sonra Bush yönetiminin belirsiz bir düşmana karşı ilan ettiği “teröre karşı savaş” kampanyasının sonuçlarından biri, büyük çapta insan hakları ihlallerine yol açmak oldu.
7 yıl önce Küba’nın bir ucundaki ABD üssünde kurulan deniz manzaralı Guantanamo hapishanesi, hukukun ve insan haklarının pervasızca çiğnendiği bir simgeye dönüştü. Buradaki tutukluların maruz kaldığı işkence ve insanlık dışı işlemler bütün dünyada biliniyor.
Yeni Başkan Obama, seçim kampanyası sırasında Guantanamo’yu “Amerikan tarihinin üzüntü verici bir sayfası” olarak niteledi ve kapatmayı üstlendi. Başkanlık görevine başladıktan sonra Obama’nın bu konunun üstüne öncelikle eğilmesi bekleniyor. Ancak, uygulamada Guantanamo’yu kapatmak kolay değil.

Halen 260 tutuklu var
En önemli güçlük, serbest bırakılacak tutukluların gönderileceği ülkeleri bulmak. Guantanamo’da halen 260 kadar tutuklu var. Bunlardan 100’u Yemen vatandaşı. Bu 100 kişinin ülkelerine dönmesi için ABD ile Yemen arasında görüşmeler sürüyor.
Geri kalanlardan 100 kadarı ABD’de yargılanacak. Obama, yargılamanın açık, adil yargılama usullerine uygun bir yargılama olacağını seçim konuşmalarında belirtti. Ancak bunun da güçlükleri

Yazının Devamı

Türkiye’de basın özgürlüğü

12 Aralık 2008

AB Komisyonu’nun İlerleme Raporu Türkiye’de basın özgürlüğü sorunundan söz ediyor. Genelde AKP’yi destekleyen, Economist gibi, Batı basını da aynı kaygıları dile getiriyor. AB İnsan Hakları Alt Komisyonu, Türkiye’deki You-Tube yasağını eleştiriyor. Belli ki bir sorun var. Sorun Sayın Başbakan’ın “beni eleştiren gazeteleri almayın” türünden beyanları, hükümetin hoşuna gitmeyen gazetelerin gazetecilerinin Başbakanlık akreditasyonlarının iptali, internet sansürü gibi tutumlardan kaynaklanıyor.
AIHM’ye göre, özgür bir basın, demokrasilerin işlemesinde temel bir role sahip. Demokrasinin bekçisi. Basının sorumlulukları da var. Özellikle kişilik haklarına saygı gösterilmesi, hakaret, sövmeye varan yayınlar yapılmaması bu sorumlulukların başında geliyor.
Özgürlük, abartmayı kapsar
Basının görevi, kamuoyunu ilgilendiren bütün konularda bilgi vermek. Kamuoyunun da bilgilendirilme hakkı var. Kamuoyuna verilen bilgilerin yüzde yüz doğru olması gerekmiyor. AİHM’nin Prager ve Oberschlick/Avusturya davasında (1995) belirttiği gibi, basın özgürlüğü belirli bir ölçüde abartmayı, hatta tahrik etmeyi de kapsıyor.
AİHM, Lingens/Avusturya davasında (1986) ve onu izleyen pek çok davada, siyasal

Yazının Devamı

Günümüzde insan hakları

8 Aralık 2008

10 Aralık İnsan Hakları Günü. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin Birleşmiş Milletler’de kabulünden bu yana 60 yıl geçti. Bu süre içinde insan hakları alanında büyük değişiklikler oldu. Bunlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
1. İnsan Haklarının Genişlemesi: Savaş sonrasında kurulan insan hakları sisteminde ağırlık temel hak ve özgürlüklerde oldu. (yaşam hakkı, işkenceye maruz kalmama hakkı, düşünce, toplantı, din ve vicdan özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği, adil yargılanma hakkı vb.) Oysa görüldü ki, temel haklar ekonomik ve sosyal haklarla tamamlanmadığı sürece fazla bir anlam taşımıyor.
Örneğin; evi olmayan bir insan için özel yaşamın gizliliği anlamsız. Yoksulluk da bir insan hakkı ihlali olarak görülmeye başlandı. Bu nedenlerle, 1993 Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı’nda temel haklarla ekonomik ve sosyal hakların bir bütün oluşturduğu ve insan haklarının bölünmezliği ilkesi kabul edildi.
Bunun yanında, kadın ve çocuk hakları alanlarında önemli gelişmeler oldu. BM çerçevesinde bu iki konuya ilişkin iki sözleşme yapıldı. Ayrıca, insanın temiz bir ortamda yaşama hakkını düzenleyen çevre hakları ortaya çıktı. Bunlardan da anlaşılacağı gibi, insan hakları dinamik

Yazının Devamı

Yeni bir sol partiye ihtiyaç var

5 Aralık 2008

Geçtiğimiz günlerde iki önemli olaya tanık olduk. Barack Obama’nın ABD Başkanlığı’na ve Martine Aubry’nin Fransız Sosyalist Parti’nin Genel Sekreterliği’ne seçilmeleri. Kuşkusuz iki seçimin niteliği ve sonuçları aynı değil. Ancak her iki seçim de daha eşitlikçi, daha adaletli, daha özgürlükçü bir dünya kurulması yolunda birer umut ışığı.
Martine Aubry, seçimden sonra yaptığı ilk konuşmada, Sosyalist Parti’yi kökten yenileme ve sola sıkıca bağlı bir siyasal çizgi izleme vaadinde bulundu. Bu sol çizginin işten çıkarılma korkusu taşıyan, alım güçlerini yitiren Fransız vatandaşlarını savunmayı ve kamu hizmetlerini eşit olarak herkese götürmeyi öngördüğünü söyledi.
Toplumsal krize doğru
Martine Aubry’nin konuşmalarından, ekonomik krizin doğurduğu toplumsal sorunların Sosyalist Parti’nin yenilenmesi çabalarının zeminini oluşturacağı anlaşılıyor.
Aynı düşünceler Türkiye için de geçerli değil mi? Mali kapitalizmin krizi, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir toplumsal krizi beraberinde getiriyor. Giderek artan işten çıkarmalar, halkın azalan alım gücü, yoksulluk sınırının aşağıya çekilmesi, bir toplumsal krizin başlangıcında olduğumuzu işaret ediyor. Ekonomik krizin

Yazının Devamı

İmralı’daki gelişmeler

1 Aralık 2008

İmralı’ya başka hükümlülerin gönderilmesi hazırlığı kamuoyunda hararetli bir tartışmaya yol açtı. Öcalan konusu Türkiye’de yoğun duygu yüklü bir sorun. Şehit olan binlerce genç insan ve onların ailelerinin yaşı yürekleri yakıyor. O nedenle olaya soğukkanlı yaklaşmak kolay değil.
Ancak, olayı tartışır ve bir karar verirken Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalardan doğan uluslararası taahhütlerini göz ardı edemeyiz. Bu bağlamda AİHM’nin bu konudaki kararları ile Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) raporlarını anımsamak yararlı olabilir.
Carlos örneği
Uzun süren hücre hapsi ve bunun doğuracağı sonuçların “kötü muamele” oluşturup oluşturmadığı konusunda AİHM’nin pek çok kararı var. 12 Mayıs 2005 tarihli Öcalan kararında, AİHM, Türk makamlarının Öcalan’ın hapis cezasıyla ilgili olarak olağanüstü güvenlik önlemleri almalarının anlaşılır olduğunu kabul etti.
Ayrıca, Öcalan’ın her gün doktor, haftada bir kere avukatları ve ailesi tarafından ziyaret edildiği, dolayısıyla bir izolasyon ve hücre hapsinden söz edilemeyeceğini öngördü. Sonuç olarak, İmralı’daki genel koşulların henüz insanlık dışı muamele için gereken asgari eşiğe ulaşmadığı gerekçesiyle şikâyeti reddetti.

Yazının Devamı

Kadının öyküsü

28 Kasım 2008

Her şey çok çok eskiden oldu bitti. Binlerce yıl önce, günlerden bir gün, büyük atalarımız Homo sapiens önemli bir şey keşfetti.
Kadın, hem kendisine, hem erkeğe benzeyen küçük canlı yaratıklar dünyaya getirebiliyor. Erkek bunu yapamıyor. Bunun olabilmesi için, erkeğin kadın vücudundan geçmesi gerekiyor. İşte erkeğin bu biyolojik gerçeğin farkına varmasıyla kadın sorunu başladı.
Kadının vücudu değer kazandı. O nedenle, ilk çağlarda bile kadın vücudu korunuyor. Örneğin, kadın ava götürülmüyor. Ama kadın vücudu aynı zamanda değiş tokuş edilen değerli bir meta. Kadın vücudunun değerli bir meta olarak görülmesi erkeğin buna sahip çıkmasına, egemenliğini kurmasına yol açtı. Böylelikle, o vücuttan kendine benzeyeni üretme, neslini sürdürme olanağını buldu. Kadının vücudunu kendi egemenlik alanı içinde tutarak başka erkeklerin yaklaşmasını yasakladı.
Olay bundan ibarettir. Bu öykü bugün için de geçerli. Erkeğin kadın üstünde egemenlik kurmasından doğan eşitsizlik insanlık tarihinin en köklü ve en değişmez olgusu.

Kadının yeri
Ortaçağ'da, özel yaşamın ortaya çıkması ve aile birliğinin kutsallığı kadının işini güçleştirdi. Paola da Certaldo’ya göre, “Kadınlar boş ve havai

Yazının Devamı