Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Etnik ve dinsel çatışmalar dünyada o kadar yaygınlaştı ki, kamuoyunun bunların hepsini -özellikle uzak diyarlardakileri- izlemesi pek mümkün olmuyor.
Son olarak Myanmar’da, Arakan bölgesinde olup bitenler, ancak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu ülkeye yaptığı ziyaret sayesinde daha iyi duyuldu. O da daha çok Türkiye’de. Açıkçası diğer ülkeler, Türkiye’nin bu konuda sergilediği ilgi ve hassasiyeti göstermekten uzak...
Etnik ve dinsel kaynaklı şiddet eylemlerine ve insanlık dramlarına sahne olan ülkelere ne yazık ki her gün yenileri ekleniyor. Bazen dünya bunların farkında bile değil. Bizler de öyle...
İşte son bir örnek: Hindistan’ın Assam eyaletinde Müslümanlarla yerli Bodo aşireti arasındaki çatışmalar bir katliama dönüştü, 87 kişi vahşice öldürüldü, 14 bin ev yakıldı, 300 bin kişi başka bölgelere (ve bir kısmı komşu Bangladeş’e) göç etti...
* * *
Haberi olay yerinden bildiren “New York Times” gazetesi muhabirine göre, bu etnik ve dinsel çatışmanın temelinde, iki tarafın “toprak ve siyasi etkinlik” konusundaki uyuşmazlıkları yatıyor. Bodolar, Assam eyaletinin kuzeyinde özerklik için mücadele etmişler ve sonunda Hindistan hükümetine bunu kabul ettirmişlerdir. Ne var ki Bodolar kazandıkları bu gücü kendi çıkarları için kullanmaya ve Müslümanları baskı altında tutmaya başladılar, örneğin onları toprak sahibi olmak gibi haklarından mahrum ettiler. Bu de tabii Müslümanların tepkisine ve sonuçta kanlı çatışmalara yol açtı...
Olayın aldığı boyut, sadece Assam’da yaşayanları değil, Hindistan’ın diğer bölgesindeki Müslüman, Hindu vs. kökenli insanları da endişelendiriyor. Birlikte yaşamaya alışmış insanlar şimdi birbirlerine kuşku ile bakıyorlar. Hindistan Başbakanı M. Singh, parlamentoda yaptığı konuşmada bu tür olayların “ülke bütünlüğünü ve ulusal birliği tehlikeye düşürdüğü” uyarısında bulundu.
* * *
Bu tür etnik ve dinsel sürtüşmelerin yaygınlaşmasının sebebi nedir? Yıllar, hatta yüzyıllar boyunca birlikte yaşamış olan insanlar birdenbire neden birbirlerine düşman kesiliyorlar?
Nedenlerden biri, bazı toplumlarda etnik, dinsel, mezhepsel aidiyet duygusunun ön plana çıkmasıdır. Bu aynı ülke içinde farklı gruplar arasında rekabetlere ve sürtüşmelere yol açıyor.
Bunu körükleyen çeşitli faktörler var: Siyasi güç elde etmek ve hâkimiyet kurma hırsı bunlardan biri. Yukarıdaki Hindistan örneğinde olduğu gibi...
Buna ekonomik üstünlük kurma hırsını da ekleyebiliriz. Bu çaba, diğer etnik ve dinsel grubun baskı altına girmesine ve ezilmesine yol açabilir. Bu eziklik duygusu sonuçta nefrete ve isyana dönüşebilir. Bazı hallerde birkaç kişi arasındaki kavganın birdenbire büyüyüp kanlı çatışmalara, hatta katliamlara kadar gitmesinin arka planında bu faktörler bulunuyor.
Bir ülkede ortaya çıkan otorite boşluğu, aynı millet içindeki çeşitli etnik, dinsel, mezhepsel grupların -hele dışarıdan da kışkırtılması halinde- birbirlerine karşı cephe almasına yol açabiliyor. Bu Irak’ta görüldü; şimdi de Suriye’de benzer bir trend fark ediliyor.
* * *
Bu tür çatışmalarda “mikro-milliyetçilik” faktörünün de etkisi var. Ayrılıkçı hareketler, bazı hallerde devlet içinde “devletçikler” kurma mücadelesine ve sadece merkezi yönetimle değil, aynı zamanda diğer etnik veya dinsel topluluklarla çatışmaya yol açıyor. Bunun da son örneklerinden biri Mali’de yaşandı.
Kısacası günümüzde sık sık görülen etnik ve dinsel çatışmaların çeşitli nedenleri var. Üzücü ve kaygı verici olan husus 21. yüzyılda çıkan bu çatışmaların, çoğu zaman “din savaşı” görünümü almasıdır.
Bu tür olaylar tekrarlandıkça Samuel Huntington’un “medeniyetler çatışması” teorisi ister istemez akla geliyor. Kuşkusuz dünya bu noktada değil. Ama “medeniyetlerin kucaklaşması” için daha büyük gayrete ve iradeye ihtiyaç var.