Ortadoğu’nun yeni görünümü

29 Temmuz 2009

ORTADOĞU’da şu sırada olanlar tek tek ele alındığında fazla anlamlı görünmeyebilir; ama fotoğrafın tümüne bakıldığında, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek gelişmelerin cereyan etmekte olduğu anlaşılabilir.
Son olaylar zincirinin halkalarına bakalım:
ABD bölgede kapsamlı bir diplomasi atağına kalktı... Suriye yeni bir bölgesel aktör olarak ortaya çıkıyor... İran hem içten hem dıştan gelen baskılarla, zor günler geçiriyor...
İlk bakışta birbirinden kopuk olarak görünen bu olayların akışı, Ortadoğu tablosuna yeni bir şekil verebilecek nitelikte...

ABD atakta
BAŞKAN Obama 6 ay önce işe başladığı zaman, ABD dış politikasına ve Ortadoğu stratejisine bazı değişiklikler getireceği sezilmişti.

Yazının Devamı

K. Irak’ta değişim

28 Temmuz 2009

KUZEY Irak’taki Kürt özerk bölgesinde yapılan seçimler, “Değişim” (Kürtçe “Goran”) adındaki yeni partinin kaydettiği başarı sayesinde, önemli bir değişikliğe yol açtı.
Bu bir iktidar değişikliği değil. Celal Talabani’nin KYB’si ile Mesud Barzani’nin KDP’sinin oluşturduğu “ittifak” -veya koalisyon- gene 111 sandalyeli mecliste çoğunluğa sahip. Dolayısıyla yeni hükümeti aynı ittifak kuracak.
Ancak, bu seçimlerden ilk kez, güçlü bir muhalefet ortaya çıkıyor. KYB’nin ve KDP’nin uğradığı ciddi oy kaybı dikkate alınırsa, aslında bu seçimlerin esas galibi “Goran” partisidir. Özellikle KYB büyük bir darbe yemiş sayılır. Talabani’nin memleketi Süleymaniye’de KYB’nin ikinci sıraya düşmesi, hem bu parti hem de Cumhurbaşkanı olan lideri için, itibar sarsıcı bir gelişme.
“Değişim” hareketi sayesinde KDP-KYB ittifakının sürdürdüğü tekel şimdi kırılmış durumda. Yeni iktidar bundan böyle güçlü ve etkin

Yazının Devamı

Gürcistan gerçeği

25 Temmuz 2009

DÜNYANIN ve Türkiye’nin hareketli gündemi arasında, arka plana düşen -hatta unutulan- konulardan biri de Gürcistan sorunu...
Rusya’nın bu ülke toprakları içindeki Güney Osetya’ya saldırmasının birinci yıldönümü (7 Ağustos) yaklaşırken, İstanbul’da Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen bir konferans, bu meselenin halledilmemiş haliyle, her an patlama potansiyeline sahip olduğunu ortaya koydu.
Geçen yıl, 5 günlük Rus-Gürcü savaşı haftalarca, hatta aylarca bütün dünyayı meşgul etmişti. Olay, Kafkasya sınırlarını aşmış, ABD başta olmak üzere Batı ile Rusya’yı karşı karşıya getirmişti. Bir ara “Soğuk Savaş’a dönüş” tehlikesini yaratan gerginlik, yoğun diplomatik çabalar sonunda yatıştı.
Ancak bu arada olan oldu: Gürcistan, Güney Osetya’yı ve de Abhazya’yı Ruslara kaptırdı. Yani Gürcistan Cumhuriyeti toprak bütünlüğünü kaybetti. Bu ayrılıkçı iki bölge, Rusya’nın askeri varlığı ve kontrolü altında

Yazının Devamı

Arabulucu olmak bu kez daha zor

24 Temmuz 2009

BAŞBAKAN Erdoğan’ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte Suriye’ye yaptığı bir günlük ekspres ziyaret, son zamanlarda Ankara ile Şam arasında hızla gelişen stratejik işbirliğine yeni bir boyut kazandırmış bulunuyor.
İki komşu ülke, eski anlaşmazlıkları ve gerginlikleri çoktan geride bırakmış, ilişkilerini yakın işbirliği zeminine oturtmuştur. Türk liderleri ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında samimi bir dostluk ve diyalog kurulmuştur.
Bu çerçevede şimdi iki taraf sık sık yaptıkları görüşmelerde sadece ikili ilişkileri değil, aynı zamanda bölgesel konuları da ele almakta ve ortak stratejiler oluşturmaya çalışmaktadır.
Nitekim Halep’teki buluşmada, bölgesel konuların ve özellikle kesintiye uğrayan Orta Doğu barış sürecinin Suriye boyutunun ele alındığı anlaşılıyor.
Türkiye’nin Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerde arabuluculuk rolü, geçen aralıkta İsrail’in Gazze saldırısı sonunda sekteye uğramıştı. Bu olayın yarattığı gerginlik şimdi nispeten yatışmış görülmekle beraber, bu sürecin yeniden

Yazının Devamı

Kıbrıs için yeni takvim

22 Temmuz 2009

DIŞ dünya, Kıbrıs sorununun başlangıç tarihini Barış Harekâtı’nın gerçekleştiği 1974 yılı olarak hesaplar. Nitekim yabancı basın da Kıbrıs meselesinden söz ederken bunun 35 yıllık bir geçmişi olduğunu belirtir.
Aslında bu hesap doğru değil. Kıbrıs meselesi çok daha gerilere gider. Kıbrıs’ta yaşayanlar ve adadaki olayları başından beri yakından izleyenler, esas sorunun 1963’te Rumların Türklere karşı giriştiği saldırılarla ortaya çıktığını anımsarlar.
O kanlı olaylar, 46 yıldır devam eden anlaşmazlığın ve ayrışmanın temelini oluşturur. Önceki gün 35. yıldönümü kutlanan Barış Harekâtı’nın bu bölünmeyi derinleştirdiği de bir gerçek.
Oysa 20 Temmuz ve 14 Ağustos’ta girişilen iki askeri harekâttan sonra, zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’in de vurguladığı gibi, amaç adayı barışa kavuşturmak, yani iki toplumu ortak bir çözüm etrafında bir araya getirmekti.
Ama gerçek şu ki, Türk tarafının zafer coşkusu ve Rum tarafının rövanş hırsı içinde, uzlaşma ve barış yönünde hemen

Yazının Devamı

Ay’a gitmek ne kazandırdı?

21 Temmuz 2009

“ÇOK yakın bir gelecekte gazetelerde ‘İlk insan Ay’a ayak bastı’ şeklinde bir manşet okursanız, şaşmayın. Bu şimdi bir hayal gibi görünebilir. Ama henüz birkaç yıl öncesine kadar insanların uzaya gidip gelmeleri de bir hayal sayılmıyor muydu?”
Bu satırlar, 1964 yılında, ABD uzay merkezinin bulunduğu Houston’dan Milliyet’e gönderdiğim bir yazı dizisinin başında yer alıyordu.
NASA merkezinde Ay’a insan göndermeyi hedefleyen “Apollo” programını yürütenlerden ve aynı zamanda “uzaya giden ilk Amerikalı” unvanını alan Alan B. Shepard, kendisi ile yaptığım söyleşide, kesin konuşuyordu: “Göreceksiniz, Ay’a giden ilk biz olacağız. Ve bunu da, 1960’ların sonunda başaracağız”...
Bu sözlere inanmakta zorlanmamızın nedeni, o yıllarda ABD’nin uzay yarışında, Sovyetler Birliği’nin bir hayli gerisinde kalmış olmasıydı.
Ruslar, uzayın keşfinde, Amerikalıları fersah fersah geçiyordu. İlk uzay aracını (“Sputnik”) 1957’de Sovyetler fırlatmıştı. Daha sonra, 1961’de uzaya ilk insanı (Yuri

Yazının Devamı

İran’da muhalefet atakta

18 Temmuz 2009

İRAN’da 12 Haziran’da yapılan seçimlerin ardından yüz binlerce protestocunun sokaklara dökülmesinden ve yönetime bağlı güçlerin bu hareketi kanlı bir şekilde bastırmasından sonra, ülkede nispi bir sükûnet sağlanmış görünüyordu.
Dün Tahran’da olanlar, muhalefetin yeni bir atağa kalktığını ve yönetime karşı beş hafta önce başlatılan hareketin, bütün baskılara rağmen, canlılığını koruduğunu gösteriyor.
Seçimler sırasında ve sonrasında, İran devriminin önemli isimlerinin kimin safında yer aldığı anlaşılmıştı.
Ülkenin en nüfuzlu politikacısı sayılan eski Cumhurbaşkanı Ekber Ali Rafsancani, bazı konuşmalarıyla, Ahmedinecad’ın rakibi Mir Hüseyin Musevi’yi desteklediğini belli etmişti.
Seçimleri izleyen günlerde düzenlenen gösterilere karşı devrimi korumakla görevli milis güçlerinin giriştiği saldırılar, tutuklamalar, tehditler, baskılar, muhalefeti bir ölçüde sindirebilmişti.
Ama, İran’daki olayları yakından izleyenler, muhalefetin sinmediğini, sokaklardaki

Yazının Devamı

Şincan gerçeği

17 Temmuz 2009

BÖLGEYE farklı isimlerin verilmesi dahi, uyuşmazlığın ne kadar derin olduğunu göstermeye yetiyor.
Uygurların Doğu Türkistan diye adlandırdıkları topraklara, Çinlilerin verdiği “resmi” isim Şincan Özerk Uygur Bölgesi...
Uygurlar için Doğu Türkistan eski, hem de çok eski vatan toprakları. Çinliler için ise Çin hanedanlarının mirası olan bu topraklar, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası...
Bu farklı bakış, yıllardan beri süren, zaman zaman kanlı çatışmalara yol açan bir anlaşmazlığı yansıtıyor.
Bölgede 5 Temmuz’da çıkan kanlı olaylar, özellikle 1990’larda meydana gelen çatışmalar dizisinin yeni halkasını oluşturuyor.
Bunun temelinde yatan neden, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uygurları “Çinlileştirmek” istemesi, buna karşılık Uygurların kendilerini “Çinli hissetmemeleri” ve kendi kimliklerini korumaya kararlı olmalarıdır.
Şincan veya Doğu Türkistan’daki son olayların arka planında yer alan başlıca gerçek de budur.

Yazının Devamı