Tsunami siyaseti...

6 Ocak 2005

Evet, en az yüz elli bin kişinin ölümüne, milyonlarca insanın evsiz barksız kalmasına neden olan bu büyük afet üzerine pek çok ülke yardım için büyük paralar ayırmaya başladılar: Avustralya 764 milyon, Almanya 670 milyon, Japonya 500 milyon, ABD 350 milyon, Norveç 180 milyon, İngiltere 95 milyon, İsveç 75 milyon dolar... Şimdiye kadar uluslararası yardım kampanyalarında adı geçmeyen Çin bile, bu kez 70 milyon dolar bağışlıyor...Burada belirtmeden geçemeyeceğiz. Zengin sayılan ülkeler arasında son derece duyarsız veya cimri davranan sadece birkaç ülke var. Yıllık petrol geliri 80 milyar doları bulan Suudi Arabistandan sadece 10 milyon dolar... Arap Emirlikleri"nden 2 milyon dolar... Bu ülkelerin dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olan Endonezyanın dahil bulunduğu felaket bölgesine yeterince yardım elini uzatmamasının nedenini anlamak gerçekten zor...* * *YARDIMA koşan ülkelerin hepsinin sadece "alicenap" duygularla hareket ettiğini söylemek de zor. Kiminin kafasında siyasi, kiminin de ekonomik hesaplar var. Bireylerde görülen bencil refleksler, böyle hallerde devletlerin davranışlarına da hâkim oluyor...Örneğin Japonya ve Çin gibi ülkelerin yardımı yaparken, felaket bölgelerinde

Yazının Devamı

ABD ile çıkar ayarı...

5 Ocak 2005

Birincisi, geçen yıl sarsıntı geçiren Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden rayına oturtulması çabasıyla ilgili. İkincisi ise, İsraille 2004te bozulmaya yüz tutan ilişkilerin yeniden canlandırılmasına ve Ortadoğuda yeni bir diplomatik açılımın başlatılmasına yönelik...Yılın daha ilk günlerinde meydana gelen bu iki gelişme, Türk diplomasisinin "çok yönlü" bir zeminde hareketlenmekte olduğunu gösteriyor.* * *GEÇEN yıl tüm dikkatlerin ve çabaların AB üzerinde odaklandığı süreç içinde, Türk-ABD ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izlemişti. Bunda, ilişkilerde "belirleyici bir faktör" durumuna gelen Iraktaki -ve özellikle Kuzey Iraktaki- gelişmelerin büyük payı var. Bu yüzden Türkiyede resmi düzeyde bir güven bunalımı, halk düzeyinde de, yoğun bir Amerikan aleyhtarlığı ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde ABDde de Türkiyeye karşı güven ve sempatide ciddi bir erozyon kendini göstermiş, bu da ilişkilerde soğukluk yaratmıştır.Bu durum nasıl düzelir?Önce iki tarafın da ilişkilerin düzelmesi arzusunu duyması ve bu yönde çaba göstermesi gerek.Türkiyenin böyle bir ihtiyaç duyması için pek çok neden var. Ankaranın Washington ile birçok alanda sıkı bağları vardır. Bunların zedelenmesi, Türkiyenin

Yazının Devamı

Türkiye Ortadoğu için ne yapabilir?

4 Ocak 2005

Bu ziyaretin gerçekleşmesi, zamanlama olarak önemli. Filistin tarafında, Yaser Arafatın vefatından sonra çözüme daha yatkın olan yeni bir liderliğin ortaya çıkması, İsrail tarafında da Başbakan Şaronun Gazzeden çekilmeye karar vermesi ve hükümete barış yanlısı Şimon Peresi alması, bölgede umut verici bir hava yaratıyor.Şimdiki konjonktür, hem Türk-İsrail ilişkilerindeki buzların erimesine, hem de Türk diplomasisinin barışa katkı yönünde bir rol üstlenmesine müsait...* * *Gülün İsrail ziyaretinin amacı ikili ilişkileri rayına oturtmak olduğu kadar, üstlenmeyi tasarladığı rol konusunda İsrail liderlerinin görüşünü almaktır.Geçen yıl Türk-İsrail ilişkilerinde yaşanan soğukluğa rağmen, iki ülke arasında ticaretten turizme, savunmadan güvenliğe kadar çeşitli alanlarda işbirliği gelişmeye devam etmiştir. İsrailin Filistinlilere karşı politikalarının Türkiyede yarattığı -ve Başbakan Erdoğan tarafından sert bir üslupla dile getirilen- tepkilere rağmen, Ankara bu bağların sürdürülmesinde, çıkar görmüştür.Gülün bugün yapacağı görüşmelerde, geçen yılki "kriz"in geride bırakılarak daha çok geleceğe yönelik projeler üzerinde durulması bekleniyor. Örneğin su, İsrail yatırımları, gibi... Tabii

Yazının Devamı

Bilin bakalım 2005te ne olacak?

1 Ocak 2005

Sabahın mahmurluğu içinde, 2005te dünyada ve Türkiyenin dış ilişkilerinde neler olacağını tahmin etmenin sırası mı, demeyin!Yoksa geçen yılbaşında sunduğumuz "test"in kupürünü de mi saklamadınız?..Sakladınızsa, ne oranda başarılı olduğunuzu görebilirsiniz. Benim "skor"umu söyleyeyim: "Genel Dünya" ile ilgili 10 sorudan 9unu, "Dış Politika" bölümündeki 5 sorudan 4ünü bilmişim.Eğer kupürü saklamadınızsa, sağlık olsun. Bu yılkini saklarsınız herhalde.İşte size sorular...*** GELİN, gelenek haline getirdiğimiz "yılbaşı testi"ni yapalım. 1. Irakın akıbeti ne olacak?a) Seçimler ocakta yapılamayacak.b) Seçimler yapılacak, Şiiler kazanacak.c) Ülkede iç savaş çıkacak.2. İranda ne beklenir?a) Nükleer silah yapmaktan vazgeçecek.b) Nükleer santralları bombalanacak.c) Rejim değişecek.3. AB anayasası ne olacak?a) Onaylanıp yürürlüğe girecek.b) Referandumla reddedilecek.c) Tadil edilecek.4. Filistinin yeni lideri kim olacak?a) Mahmut Abbas (FKÖ).b) M. Barguti (hapiste).c) Mahmut Zahar (Hamas).5. Doların hali ne olacak?a) Bir euro 1.30-1.40 dolar arası.b) 1.40-1.50 arası.c) 1.30un altına düşecek.6. El Kaide ne yapacak?a) Yer yer eylemlerini sürdürecek.b) Yok olacak.c) Bin Ladin yakalanacak.7.

Yazının Devamı

Türkiyenin "yeni imaj yılı"...

31 Aralık 2004

Gerçekten 2004, bütün dünyanın Türkiyeden en çok söz ettiği yıl oldu.Bu yıl Türkiye, içteki ve dıştaki dinamik atılımları sayesinde, uluslararası camiaya yeni -ve genelde olumlu- bir imaj yansıttı. İçte köklü siyasal ve sosyal reformlar gerçekleştiren, demokrasi ve İslamı bağdaştıran, hızla kalkınan; dışta da Avrupayla bütünleşme yoluna giren ve çok boyutlu ilişkileriyle dünya siyasetinde rol oynamaya başlayan bir ülkenin imajı...Bu imajın oluşmasında, Türkiyenin bütün dünyanın dikkatlerini çeken önemli uluslararası gelişmelerin odak noktası haline gelmesinin de payı büyük. Örneğin Başkan Bush dahil önemli liderleri bir araya getiren NATO zirvesinin İstanbulda gerçekleşmesi gibi... Gene İstanbulda yapılan İslam Konferansı Örgütünün (İKÖ) başına bir Türkün (Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu) atanması gibi... Ve tabii 17 Aralık AB zirvesine kadar Avrupada ve dünyada (İslam âlemi dahil) çok konuşulan Türkiyenin AB üyelik süreciyle ilgili gelişmeler gibi...* * *2004 herhalde Türk dış politikasının son dönemdeki en yoğun ve aktif yılı olarak anılacak. Ankara bir yandan bölgemizde bizim kontrolümüz dışında cereyan eden olaylarla (Iraktaki gibi) uğraşırken, öte yandan yıllardan beri süregelen

Yazının Devamı

Turistler olmasaydı?

30 Aralık 2004

Fransadan Kanadaya, İngiltereden Avustralyaya, Almanyadan ABDye kadar çeşitli ülkelerde televizyonların ve gazetelerin, binlerce kilometre uzaklıktaki bu büyük facia üzerinde odaklanmasının önemli bir nedeni de kendi vatandaşlarının akıbetini merak etmeleri değil mi?Neyse ki pek çok ülke, kendi turistleri sayesinde bölgedeki insanların başına gelenleri daha yakından izlemiş ve durumun vahametini fark etmiş bulunuyor.Diğer bir deyişle, turizm alanındaki "küreselleşme" (yani tatil için insanların dünyanın ta öbür ucuna gitmesi), hiç olmazsa ilginin ve desteğin de küreselleşmesine yol açıyor...***PEKİ bu ilgi ve destek yeterli mi?Az gelişmiş bölgedeki on binlerce ölünün ardından şimdi aç ve perişan milyonlarca insan, kaderleriyle baş başa kalıyor. Bunların normal hayata dönebilmesi için, milyarlarca dolar lazım. Oysa felakete maruz kalan ülkelerde hükümetlerin olanakları çok kısıtlı...Gerçi Batıdan yardım kampanyası başladı. Ama açıkçası bu, devede kulak kalıyor. Oysaki, bu gibi hallerde hem kapsamlı hem acil yardıma ihtiyaç var.Marmaradaki depremden sonra bu köşede, uluslararası camianın (BM çerçevesinde) bu tür afetler karşısında anında harekete geçmesini sağlayacak bir mekanizma

Yazının Devamı

Ortadoğuda yeni umutlar...

29 Aralık 2004

Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün önümüzdeki hafta İsraili ve Filistini ziyaretinin zamanlaması, bu bakımdan önemli.Bölgedeki son gelişmeler Gülün bu gezisine, ikili ilişkileri aşan bir boyut veriyor. Diğer bir deyişle, yeni tablo, Türk diplomasisine tarafların uzlaşmasına katkıda bulunacak "kolaylaştırıcı bir rol" oynamak fırsatını yaratıyor.* * *SON gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz: Filistin lideri Yaser Arafatın ölümünden sonra, bir yandan onun halefinin seçilmesi yönünde hazırlıklar yapılırken, diğer yandan yeni bir barış sürecinin başlatılması için bazı diplomatik girişimler başlamıştır. Bu bağlamda İngiltere Başbakanı Blair, önce demeçleriyle, daha sonra bölgeye yaptığı ziyaretle ilk adımları atmıştır. Önümüzdeki haftalarda bu çabaların daha da yoğunlaşması bekleniyor.9 Ocakta yapılacak başkanlık seçimlerini FKÖ lideri Mahmut Abbasın kazanacağı şimdiden belli. İsrail, ılımlı ve gerçekçi görüşleriyle bilinen Abbasın işbaşına geçmesinden sonra onun yönetimiyle diyaloğa geçmeye niyetli olduğunun işaretlerini veriyor.Şaron hükümeti gerek Filistin yönetimine, gerekse Mısıra bir jest olarak, 159 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Daha önce Mısırda, hapisteki bir İsrailli casusu

Yazının Devamı

Doğaya "dur" denemez, ama...

28 Aralık 2004

Oysa televizyondan izlediğimiz görüntüler, gerçek. Güney Asyada 10 ülkeyi kasıp kavuran deniz dibi depremi ve tsunami, 40 yıldan beri yaşanan bu türdeki en büyük felaket...Bu olay doğanın muazzam gücü karşısında insanın çaresizliğini bir kez daha gözlerin önüne serdi. Deprem veya tsunami felaketini durdurmak ve hele onu önlemek insanın elinde değil.Ancak bu tür faciaları önceden öğrenmek ve zayiatı, zararı azaltmak mümkün mü? İnsanoğlu, geliştirdiği teknoloji ile, bu yönde bazı önemli adımlar atmış bulunuyor.Örneğin Güney Asyadaki bu felaket konusunda, şimdi uzmanlardan öğreniyoruz ki, eğer bu bölgede bir erken uyarı sistemi kurulabilseydi, herhalde Sumatra açıklarında ortaya çıkan felaket henüz Asyadaki diğer bölgelere ulaşmadan, bazı önlemler alınabilir ve pek çok can kurtarılabilirdi. Kuzey Amerikada ve Pasifikte böyle bir sistem var. Güneydoğu Asyada yok. Bu ülkelerin maddi olanakları buna müsait olmadığı için...Ne kadar acı, değil mi?* * *Böyle felaketlerin daha çok fakir ülkeleri vurduğu söylenir. Gerçekte tabiat nedense, geri kalmış bölgeleri sıkça hedef alıyor. Ancak doğal afetler (depremden siklona kadar) gelişmiş ülkelerin (ABD, Japonya gibi) başına geldiği zaman, daha

Yazının Devamı