Son nokta...

1 Nisan 2004

Eğer şimdiye kadar ısrarla sürdürülen süreçte ve yöntemde bir değişiklik olmayacaksa, bundan sonra dördüncü ve "son aşama"ya girilmesi, yani Annan planının 20 Nisanda referanduma sunulması gerekiyor.Dün akşama kadar gelen haberler, Rum tarafının planın dördüncü versiyonuna karşı tavır aldığı, hele Rum halkının referandumda büyük çoğunlukla (yüzde 74) "hayır" diyeceği yönünde idi. Türk tarafında ise Bürgenstockta "son nokta" konmadan, Rauf Denktaşın çok sert çıkışları, KKTCyi - ve de Türkiyeyi - zor günlerin beklediğini gösteriyor.BM, AB, ABD başta olmak üzere uluslararası camianın "son fırsat" diye nitelendirdiği çözüm şansını kaybetmemek için baskılarını yoğunlaştıracağı açık. Ancak - adanın iki kesimindeki havaya bakılırsa - planın kabulü ve çözümün gerçekleşmesi, hiç de bazılarının başta tahmin ettiği gibi "cepte keklik" görünmüyor... BU satırlar yazılırken, Bürgenstockta, tam bir kargaşa ve belirsizlik hüküm sürüyordu. İsviçre kasabasında günlerdir yapılan çetin pazarlıkların sonunda, BM Genel Sekreteri Kofi Annanın, daha önce New Yorkta belirlenen takvime göre, gün içinde kendi adını taşıyan planına "son nokta"yı nasıl koyacağı dahi belli değildi... AVRUPAda siyasetin belirli

Yazının Devamı

Son nokta...

1 Nisan 2004

<#comment>
<#comment>
BU satırlar yazılırken, Bürgenstock'ta, tam bir kargaşa ve belirsizlik hüküm sürüyordu. İsviçre kasabasında günlerdir yapılan çetin pazarlıkların sonunda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, daha önce New York'ta belirlenen takvime göre, gün içinde kendi adını taşıyan planına "son nokta"yı nasıl koyacağı dahi belli değildi...
Eğer şimdiye kadar ısrarla sürdürülen süreçte ve yöntemde bir değişiklik olmayacaksa, bundan sonra dördüncü ve "son aşama"ya girilmesi, yani Annan planının 20 Nisan'da referanduma sunulması gerekiyor.
Dün akşama kadar gelen haberler, Rum tarafının planın dördüncü versiyonuna karşı tavır aldığı, hele Rum halkının referandumda büyük çoğunlukla (yüzde 74) "hayır" diyeceği yönünde idi. Türk tarafında ise Bürgenstock'ta "son nokta" konmadan, Rauf Denktaş'ın çok sert çıkışları, KKTC'yi - ve de Türkiye'yi - zor günlerin beklediğini gösteriyor.
BM, AB, ABD başta olmak üzere uluslararası camianın "son fırsat" diye nitelendirdiği çözüm şansını kaybetmemek için baskılarını yoğunlaştıracağı açık. Ancak - adanın iki kesimindeki havaya bakılırsa - planın kabulü ve çözümün gerçekleşmesi, hiç de bazılarının başta tahmin ettiği gibi "cepte keklik"

Yazının Devamı

Hem risk, hem fırsat...

31 Mart 2004

Bunların hepsi iyi, ama dış politikada iki önemli meselenin AKP hükümetinin önünde "hem fırsat, hem risk" olarak durduğunu da unutmamak lazım.Bu sorunlardan biri Kıbrıs, diğeri de AB ile ilişkiler.AKPnin seçimlerde kazandığı gücü koruması ve dışarıda takdir gören politikalarını sürdürebilmesi, bu iki hassas konudaki gelişmelere bağlı...***İSVİÇREdeki Kıbrıs müzakereleri ile ilgili dün gelen haberler, Türkiye açısından sevindirici. Ama çetin pazarlıklar sona ermeden ve Annan planının son versiyonu kesinleşmeden, iyimser olmak doğru değil.Türk tarafının daha New Yorktan (hatta ondan önce Davostan) itibaren izlediği yeni atılımcı politika, etkisini hissettirmiştir. Annan planının her yeni baskısı Türk tarafının temel pozisyonuna daha da yaklaşmıştır. Nitekim "Annan - 4", Türk önerilerinin en önemlilerini dikkate almış görünüyor. O kadar ki, bu plan Rum - Yunan tarafını büyük düş kırıklığına uğratmış ve köşeye sıkıştırmıştır.Umarız bugün Bürgenstocktan gelecek haberler iki tarafın bir ortak metin üzerinde mutabık kaldığını müjdeler. Böyle hallerde tabii ki iki taraf da istediklerinin hepsini elde edemez. Bazı kazanımlara karşılık bazı ödünler de verir. Eğer anlaşma olacaksa, iki

Yazının Devamı

Hem risk, hem fırsat...

31 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
BATI dünyası AKP'nin yerel seçimleri kazanmasını memnunlukla karşıladı. Yabancı başkentlerde şimdi Ankara'nın içeride siyasi ve ekonomik reform programına hız vereceği, dışta da Kıbrıs sorununun çözümü için cesur adımlar atacağı, AB ile bütünleşme çabalarını yoğunlaştıracağı umudu hakim...
Bunların hepsi iyi, ama dış politikada iki önemli meselenin AKP hükümetinin önünde "hem fırsat, hem risk" olarak durduğunu da unutmamak lazım.
Bu sorunlardan biri Kıbrıs, diğeri de AB ile ilişkiler.
AKP'nin seçimlerde kazandığı gücü koruması ve dışarıda takdir gören politikalarını sürdürebilmesi, bu iki hassas konudaki gelişmelere bağlı...
***

Yazının Devamı

Seçimin "dış" etkisi...

30 Mart 2004

İlk bakışta, iktidar partisinin aldığı sonucun, Kıbrıs, AB, ABD ile ilişkiler, Irak, Ortadoğu gibi dış meseleler üzerinde Erdoğan hükümetinin elini güçlendireceği söylenebilir.Özellikle dışarıdaki beklenti, halen kritik bir aşamaya girmiş bulunan Kıbrıs müzakerelerinde, seçimlerden güçlenmiş çıkan AKP iktidarının, daha atak ve esnek davranacağıdır. Başbakan Erdoğanın pazar gecesi seçim sonuçlarının ilan edilmesinden sonra İsviçredeki müzakerelerde çözüm sağlama kararlılığını belirten demeci, bu umutları artırmıştır...***SÖZ konusu olan seçimlerin "yerel" olduğunu unutmamalı. Genelde bu tür seçimlerde dış politikanın fazla yeri olmaz ve "yerel" faktörler (ve de kişiler) belirleyici bir rol oynar.Ne var ki son yerel seçimlerde özellikle muhalefet liderlerinin kampanyaya Kıbrıs, Irak, AB gibi dış politika konularını taşıdıkları ve sonuçta bu meselelerin hararetle tartışıldığı görüldü. Seçmen çoğunluğunun, oylarını bu konularla ilgili kanaatlerine göre verdikleri söylenemez. Yani bu seçimler bir dış politika sınavı değildi elbet.Ama, şu da bir gerçek ki, AKPye verilen destekte ve gösterilen güvende, iç veya yerel faktörlerin yanında, hükümetin - örneğin AB ile bütünleşme, Kıbrıs

Yazının Devamı

Seçimin "dış" etkisi...

30 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
PAZAR günkü seçimlerin sonucu, Türk dış politikasını nasıl etkileyecek? AKP'nin başarısı hükümeti bu alanda rahatlatacak mı?..
İlk bakışta, iktidar partisinin aldığı sonucun, Kıbrıs, AB, ABD ile ilişkiler, Irak, Ortadoğu gibi dış meseleler üzerinde Erdoğan hükümetinin elini güçlendireceği söylenebilir.
Özellikle dışarıdaki beklenti, halen kritik bir aşamaya girmiş bulunan Kıbrıs müzakerelerinde, seçimlerden güçlenmiş çıkan AKP iktidarının, daha atak ve esnek davranacağıdır. Başbakan Erdoğan'ın pazar gecesi seçim sonuçlarının ilan edilmesinden sonra İsviçre'deki müzakerelerde çözüm sağlama kararlılığını belirten demeci, bu umutları artırmıştır...
***
SÖZ konusu olan seçimlerin "yerel" olduğunu unutmamalı. Genelde bu tür seçimlerde dış politikanın fazla yeri olmaz ve "yerel" faktörler (ve de kişiler) belirleyici bir rol oynar.

Yazının Devamı

Seçimlere dış bakış...

27 Mart 2004

İlk bakışta bu garip görünebilir. Yerel seçimler iktidar partisi için de bir tehlike taşıdığı ve dolayısı ile ülkedeki siyasal istikrarı etkileyebileceği hallerde, dışta merak konusu olabilir.Oysa ki, herkes AKPnin bu seçimlerden - 2002 genel seçimlerine oranla - daha güçlü çıkacağını kestirebiliyor. Son günlerde Türkiyede yapılan çeşitli nabız yoklamalarını dikkatle izleyen yabancı diplomatların kafasındaki soru da - bu oranın ne olacağından çok - bu sonucun AKPnin politikalarında değişikliklere yol açıp açmayacağıdır.***YABANCILAR konuyu iki açıdan ele alıp değerlendiriyorlar: Birincisi, AKPnin olası bir seçim zaferinin, iç politikayı - ve siyasal istikrarı - nasıl etkileyeceğidir. İkincisi ise, böyle bir sonucun iktidar partisinin izlediği dış politikaya yansımalarının ne olacağıdır...ABDnin saygın düşünce kuruluşlarından "Washington Enstitüsü"nün önceki gün yayımladığı bir analizde şu görüş ifade ediliyor: "AKP lideri Erdoğan, aktif bir çoğunluk dönemi başlatmak eğilimini gösterebilir. O takdirde partinin tabandaki örgütleri kontrol eden İslamcı seçmenler, Erdoğanı laiklik konusundaki uzlaşıcı tavrını terk etmesi için baskı altında tutabilir. Bu da, Başbakanı örneğin türban

Yazının Devamı

Seçimlere dış bakış...

27 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
YEREL seçimler genelde dışarıda fazla ilgi toplamaz. Ama Türkiye'de yarın yapılacak olan belediye seçimlerinin yabancı çevrelerin dikkatini bir hayli çektiğini görüyoruz.
İlk bakışta bu garip görünebilir. Yerel seçimler iktidar partisi için de bir tehlike taşıdığı ve dolayısı ile ülkedeki siyasal istikrarı etkileyebileceği hallerde, dışta merak konusu olabilir.
Oysa ki, herkes AKP'nin bu seçimlerden - 2002 genel seçimlerine oranla - daha güçlü çıkacağını kestirebiliyor. Son günlerde Türkiye'de yapılan çeşitli nabız yoklamalarını dikkatle izleyen yabancı diplomatların kafasındaki soru da - bu oranın ne olacağından çok - bu sonucun AKP'nin politikalarında değişikliklere yol açıp açmayacağıdır.
***
YABANCILAR konuyu iki açıdan ele alıp değerlendiriyorlar: Birincisi, AKP'nin olası bir seçim zaferinin, iç politikayı - ve siyasal istikrarı - nasıl etkileyeceğidir. İkincisi ise, böyle bir sonucun iktidar partisinin izlediği dış politikaya yansımalarının ne olacağıdır...

Yazının Devamı