"Madam Secretary" farklı düşünüyor...

1 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
İSTANBUL'da bir konferans vermek üzere Garanti Bankası ve Capital dergisinin davet ettiği Clinton döneminin ünlü Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ı dün Çırağan Sarayı'nda dinledikten sonra, ABD'de önde gelen Demokratların, Bush yönetiminin temel politikalarından ne kadar ayrıldılarını ve farklı düşündüklerini bir kez daha gördük.
ABD tarihinin ilk kadın Dışişleri Bakanı olan ve Amerikalıların kısaca "Maddy" diye hitap ettiği 65 yaşındaki Prag doğumlu Albright'ın son günlerde ABD'de ve Avrupa'da adı çok geçiyor. Geçen ay yayımlanan ve ilginç hayat hikayesi ile özgün görüşlerini içeren "Madam Secretary" (Bayan Bakan) adlı yapıtı, en çok satan kitaplar listesinde yer alıyor.
Bayan Albright gerek kitabında, gerekse kitabın tanıtımı için verdiği konferans ve demeçlerinde, Irak sorunundan ABD'nin dost ve müttefikleri ile sıkıntılı ilişkilerine kadar, birçok güncel konuda ilginç ve cesur görüşler ifade ediyor.
Dün İstanbul'daki toplantıda, yarım saatlik sunuş kısmında söyledikleri, işte bu çerçevede idi. Ama yaklaşık bir saatlik soru - yanıt kısmında dinleyiciler onun fikirlerini daha ayrıntılı olarak öğrenmek fırsatını buldular...

Yazının Devamı

Yıpratma savaşı...

31 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
IRAK'ta giderek tırmanan saldırı eylemlerine ister "terör" damgası vurulsun, ister "direniş" olarak nitelendirilsin, artık açıkça ortaya çıkan gerçek ülkenin yeni tür bir savaşa sahne olduğudur. Buna bir "yıpratma savaşı" diyebiliriz.
Başkan Bush'un beş ay önce Saddam Hüseyin'in devrilmesinde yol açan askeri harekatın son bulduğunu ilan etmesinden sonra, yer yer ABD askerlerine karşı gerçekleştirilen saldırılara "münferit olaylar" olarak bakıldı.
Oysa son zamanlarda ABD askerlerinin yanı sıra, BM ve Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşları ve hatta Ürdün ve Türkiye gibi bölgesel ülkelerin Bağdat'taki büyükelçiliklerini hedef alan saldırıların, hiç de hafife alınacak cinsten olmadığı ortaya çıktı.
Şimdi CIA dahil, Amerikan yetkilileri bunun birbirinden kopuk, münferit olaylar olmadığını, aksine iyi planlanmış ve koordine edilmiş bir hareket olduğunu kabul ediyor.
"Newsweek"in haberine göre, bu yıpratma savaşı, daha Saddam iktidarda iken, kendisi ve yardımcıları tarafından planlanmış ve bununla ilgili lojistik altyapı hazırlanmıştır.

Yazının Devamı

Cumhuriyet'i koruyarak geliştirmek...

30 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
ATATÜRK'ün mekan tuttuğu böyle bir salonda, Atatürk'e layık bir toplantı yaptık"...
YTP Genel Başkanı İsmail Cem, Cumhuriyet'in 80. yıldönümünü kutlamak için partisinin önceki gece düzenlediği toplantıdaki konuşmasını bu cümle ile noktalıyordu.
Toplantının yapıldığı mekan, Pera Palas Oteli'nin her tarafı tarih ve güzellik yansıtan salonları idi.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk bu salonlarda düzenlenen balolara katılır, davetlilerle sohbet eder, hanımefendileri dansa davet ederdi...
YTP'nin İstanbul'da Cumhuriyet'in 80. yılını kutlamak için bu mekanı seçmesi, gerçekten anlamlı idi. Partinin lideri ve eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in "Cumhuriyet ve Türk Dış Siyaseti" başlıklı konuşmasında yaptığı bazı tespitler gibi...

Yazının Devamı

Cumhuriyet döneminde dış politika

29 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
BUGÜN 80. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet döneminin dış politikasını böyle kısa bir yazıda değerlendirmek çok zor. Burada Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren bu alanda benimsenen ve uygulanan belli başlı ilkeleri ve parametreleri özetleyerek 80 yılın bir muhasebesini yapmaya çalışacağız.
İstiklal Savaşı'nın ardından Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sloganı ile tanımlanan temel felsefenin dış politika boyutu, şu unsurları içeriyordu:

Yazının Devamı

Asker yollama yatıyor...

28 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
TÜRKİYE'nin Irak'a asker gönderme işi - amiyane tabiri ile - artık "yatıyor" gibi... Geçen hafta Washington'dan bu konuda gelen çelişkili haberler, Iraklıların Türk askerine karşı artan muhalefeti karşısında, ABD'nin kararsızlık içinde olduğunu gösteriyordu.
Şimdi gelen haberler ise, Amerikalıların da bunu istemediklerine işaret ediyor. Nitekim Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz dahil, üst düzey yönetim yetkililerinin son konuşmalarına bakılırsa ABD bu işi askıya almış durumda. ABD'nin Irak'taki bir numaralı temsilcisi Paul Bremer ise daha da ileriye gidiyor ve Ankara'ya şu mesajı veriyor: "ABD artık aradan çekiliyor. Siz bu meseleyi Irak Geçici Konseyi ile bizzat halledin"...
Ankara Konseyi muhatap saymıyor, Bremer'in söylediklerini de Washington'un resmi duruşu olarak görmüyor; ama gerçek şu ki, bu koşullar altında ve özellikle Irak'taki anarşik ortamda Türkiye'nin oralara asker gönderme konusundaki isteği de giderek sönüyor.

* * *

Yazının Devamı

Orta Asya açılımı...

25 Ekim 2003

Bu gezi, tüm dikkatlerin Irak, Kıbrıs ve AB üzerinde odaklandığı bir sırada, Türk diplomasisinin Orta Asyada şekillenmeye başlayan yeni dengelerde bir varlık göstermek için çaba harcamayı da ihmal etmediğini gösteriyor.Başbakan Erdoğanın bu vesile ile söylediği şu sözler anlamlıdır: "Biz buralara çok önem veriyoruz. Bazı gecikmeler olabilir. Bunları bir an önce aşmak ve ilişkilerimizde bir sıçrama yapmak istiyoruz..."* * *TÜRKİYE 1990ların başında, bağımsızlığa yeni kavuşan Türki cumhuriyetlere ilgi göstermiş, ancak hazırlıksız olduğu için ilişkileri daha çok (kardeşlik, akrabalık gibi sloganlar kullanarak) duygusal zeminde yürütmeye çalışmıştır. İlişkilere bu bakış açısı istenilen sonuçları vermemiş, hatta bu yüzden zaman zaman (her iki tarafta da) düş kırıklığı yaşanmıştır.Son dönemde bu ilişkilerin daha gerçekçi ve akılcı bir zemine oturtulmasına çalışılmıştır. Ne var ki, mevcut potansiyel ve olanaklar düşünüldüğünde, bu ülkelerle bağları çok daha ileri noktalara ulaştırmak hiç de zor değil...* * *BAŞBAKANın kısa gezisi, bu ülkelerle ekonomik bağların güçlendirilmesi için elverişli bir ortam bulunduğunu ortaya koydu. Aslında bu ülkelerle ticari ilişkiler, komik sayılacak kadar

Yazının Devamı

Orta Asya açılımı...

25 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın 4 günlük Kırgızistan - Tacikistan gezisi, Türkiye'nin Orta Asya politikasında yeni bir açılımın işaretini verdi.
Bu gezi, tüm dikkatlerin Irak, Kıbrıs ve AB üzerinde odaklandığı bir sırada, Türk diplomasisinin Orta Asya'da şekillenmeye başlayan yeni dengelerde bir varlık göstermek için çaba harcamayı da ihmal etmediğini gösteriyor.
Başbakan Erdoğan'ın bu vesile ile söylediği şu sözler anlamlıdır: "Biz buralara çok önem veriyoruz. Bazı gecikmeler olabilir. Bunları bir an önce aşmak ve ilişkilerimizde bir sıçrama yapmak istiyoruz..."
* * *
TÜRKİYE 1990'ların başında, bağımsızlığa yeni kavuşan Türki cumhuriyetlere ilgi göstermiş, ancak hazırlıksız olduğu için ilişkileri daha çok (kardeşlik, akrabalık gibi sloganlar kullanarak) duygusal zeminde yürütmeye çalışmıştır. İlişkilere bu bakış açısı istenilen sonuçları vermemiş, hatta bu yüzden zaman zaman (her iki tarafta da) düş kırıklığı yaşanmıştır.

Yazının Devamı

Hangi seçenek daha iyi?

24 Ekim 2003

Önceki günkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, ABD şimdi işi aceleye getirmemek eğiliminde. Bu tavır değişikliğinin bir nedeni, Iraktaki çeşitli grupların ve bu arada Geçici Yönetim Konseyinin Irakta Türk askerini - kendilerine göre çeşitli nedenlerden ötürü - istememesidir. Diğer bir neden de, Bush yönetiminin, Türkiyenin öne sürdüğü bazı şartları ağır bulması ve bunları kabul etmesi halinde Irakta izlediği denge politikasının tehlikeye girmesinden korkmasıdır.Akla şu soru geliyor: Acaba ABD bütün bunları yeni mi keşfetti veya diğer bir deyişle böyle tepkilerin geleceğini ve sorunların çıkacağını daha önceden kestiremedi mi? O ayrı bir konu. Gerçek şudur ki, ABD şimdi zaman kazanmaya yönelik bir "bekleme ve bekletme" politikası izliyor.* * *BU durum karşısında Türkiye ne yapabilir?Önce ne yapmaması gerektiğini belirtelim: Irakın çeşitli kesimlerinden "Türk askeri gelmesin" sesleri yükselirken ve ABDden de aksine bir ses çıkmazken, Türkiyenin oraya zorla kuvvet göndermesi söz konusu olamaz.Peki, yeni durum karşısında Türkiyenin seçenekleri nedir?* Şıklardan biri, Ankaranın kesin bir tavır alarak "madem ki Türk askeri istenmiyor veya buna ihtiyaç duyulmuyor, biz de bu işten

Yazının Devamı