Bir "yol haritası" daha...

15 Mayıs 2003

Gül Irak gibi, Filistin - İsrail sorununun da çözüme ulaşmasının, bölgede barışın kurulması için "olmazsa olmaz bir koşul" olduğunu vurguluyor ve "quartet" (dörtlü) diye bilinen ABD, Rusya, BM ve AB'nin birlikte sunduğu "yol haritası"na Türkiye'nin tam destek verdiğini açıklıyor. Bakan, bu planın yaşama geçirilmesi için Türkiye'nin "iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülke olarak" katkıda bulunmaya hazır olduğu mesajını veriyor.Bakan'ın değindiği diğer bir husus da, Başkan Bush'un hafta sonu Güney Carolina Üniversitesi'nde açıkladığı önerilerle ilgili. Gül, Türkiye'nin Ortadoğu'da siyasal ve ekonomik işbirliği (bu arada bölgesel bir serbest bölgenin kurulması) için, kendi birikim ve deneyimini ortaya koymaya hazır olduğunu belirtti. Böylece Gül, Bush'un önerilerine, Washington'un da dikkate alması gereken bir destek vermiş oldu...***BÜTÜN bu belirtiler, ABD'nin Irak'tan sonra şimdi Ortadoğu'nun "kronik sorunu" olan İsrail - Arap anlaşmazlığına yönelmeye kararlı olduğunu gösteriyor. "Quartet"in yeni planı da bunun ilk basamağını oluşturuyor.2005'te bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını öngören üç aşamalı "yol haritası", ilke olarak gerek İsrail, gerekse Mahmut Abbas'ın

Yazının Devamı

Bir "yol haritası" daha...

15 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül'ün Bulgaristan ziyaretinde Burgaz'da yaptığı konuşma, her nedense medyamıza pek yansımadı. Oysa bu konuşmanın, Balkan politikamızla ilgili bölümünün yanı sıra, Ortadoğu'daki son gelişmelere değinen bir boyutu var ki, üzerinde durulmaya değer.
     Gül Irak gibi, Filistin - İsrail sorununun da çözüme ulaşmasının, bölgede barışın kurulması için "olmazsa olmaz bir koşul" olduğunu vurguluyor ve "quartet" (dörtlü) diye bilinen ABD, Rusya, BM ve AB'nin birlikte sunduğu "yol haritası"na Türkiye'nin tam destek verdiğini açıklıyor. Bakan, bu planın yaşama geçirilmesi için Türkiye'nin "iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülke olarak" katkıda bulunmaya hazır olduğu mesajını veriyor.
     Bakan'ın değindiği diğer bir husus da, Başkan Bush'un hafta sonu Güney Carolina Üniversitesi'nde açıkladığı önerilerle ilgili. Gül, Türkiye'nin Ortadoğu'da siyasal ve ekonomik işbirliği (bu arada bölgesel bir serbest bölgenin kurulması) için, kendi birikim ve deneyimini ortaya koymaya hazır olduğunu belirtti. Böylece Gül, Bush'un önerilerine, Washington'un da dikkate alması gereken bir destek

Yazının Devamı

Sıra dışı fikirler (veya delilik)!

14 Mayıs 2003

67 yaşındaki İtalyan liderinin Türkiye ziyareti sırasında özellikle dış politika meselelerinde ortaya attığı bazı fikirlerin - haydi delice demeyelim ama - "sıra dışı" olduğu kesin.Berlusconi'nin bu özelliği sıradan bir politikacı değil de, delidolu bir işadamı olmasından kaynaklanıyor. Nitekim İtalya'da ve Avrupa'da çok kimse - iş hayatındaki katakullilerin yanı sıra - "orijinal" siyasi görüşleri nedeni ile, onu hiç tutmuyor ve eleştiriyor.Ama Türkiye'ye ve Başbakan Erdoğan'a sempatisi olduğu her hali ile belli olan Berlusconi'nin Ankara'da ve İstanbul'da AB ve Kıbrıs konusunda söylediklerinden sonra Türk halkı herhalde ona farklı bir gözle bakacak, hele "Aria" krizini de çözümlediği için, onu daha da sevecektir!..***BERLUSCONI AB konusunda "vizyon"a sahip. Kendisi bir "Büyük Avrupa" düşlüyor. Öyle bir AB ki, Türkiye, hatta Rusya Federasyonu da bunun içinde olacak. Ekonomik, siyasal, askeri gücü ile bu AB, ABD'ye eşit olacak...İtalyan lideri buna "Büyük Avrupa projesi veya rüyası" diyor. Aslında AB serüveni, başından beri bir "rüya"nın peyderpey gerçekleşmesi süreci değil midir? 1940'larda Monet, Schumann gibiler de, geleceğin Avrupa Birliği'nden söz ettiklerinde, bu fikir "biraz

Yazının Devamı

Sıra dışı fikirler (veya delilik)!

14 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     TÜRKİYE'de çok insan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'yi bundan böyle şu sözleri ile hatırlayacak: "Sohbet ederken ikimizin de (kendisi ile Tayyip Erdoğan'ın) biraz deli olduğu kanaatine vardık... Mevcut düzene meydan okumak ve önemli reform paketlerine imza atmak, biraz delilik gerektirir"...
     67 yaşındaki İtalyan liderinin Türkiye ziyareti sırasında özellikle dış politika meselelerinde ortaya attığı bazı fikirlerin - haydi delice demeyelim ama - "sıra dışı" olduğu kesin.
     Berlusconi'nin bu özelliği sıradan bir politikacı değil de, delidolu bir işadamı olmasından kaynaklanıyor. Nitekim İtalya'da ve Avrupa'da çok kimse - iş hayatındaki katakullilerin yanı sıra - "orijinal" siyasi görüşleri nedeni ile, onu hiç tutmuyor ve eleştiriyor.
     Ama Türkiye'ye ve Başbakan Erdoğan'a sempatisi olduğu her hali ile belli olan Berlusconi'nin Ankara'da ve İstanbul'da AB ve Kıbrıs konusunda söylediklerinden sonra Türk halkı herhalde ona farklı bir gözle bakacak, hele "Aria" krizini de çözümlediği için, onu daha da sevecektir!..
     ***
  

Yazının Devamı

ABD ile strateji ayarı...

13 Mayıs 2003

Bu nasıl olacak? İnisiyatifi ilk önce kim ele alacak?Türk diplomasisi bazı adımlar atmaya kararlı görünüyor. Ankara son gelişmelerin ışığında, bazı spesifik konuları ABD ile görüşmeye hazırlanıyor.Ancak Ankaradaki yetkililer, bu temasların başta diplomatik düzeyde yapılmasını, bundan iyi sonuç çıkması halinde daha üst seviyede ziyaret ve temasların gerçekleştirilmesini uygun görüyor...***İKİ ülke arasındaki ilişkileri esas gölgeleyen olay, Irak krizi (özellikle savaş öncesi gelişmeler) oldu. Kabul etmeli ki, şimdi de (savaş sonrası dönemde) Irak sorunu, ilişkilerde belirleyici faktör olacak.Bu bakımdan karşılıklı bir " strateji ayarı" yapmak için girişilecek egzersizde, öncelikle Irakla ilgili konuları ele almak gerekiyor.Bu konuların bir kısmı, nispeten kolay anlaşma sağlanabilecek cinsten. Bir kısmı ise, gerçekten çok daha zor.ABD ile kurulacak yeni diyalogda Irakın gerek ekonomik, gerekse siyasal yapılanması konusu, yeni işbirliği ufukları açabilir. Türkiye, bu iki alanda da birikim ve deneyimi ile, gerçekten yararlı katkıda bulunabilir. Ancak bu konuda ABDnin Türkiyenin yolunu tıkamaması (açıkçası Ankarayı Irak savaşına tam katılmadığı için dışlamaya kalkışmaması) gerekir.

Yazının Devamı

ABD ile strateji ayarı...

13 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     ANKARA’da ve Washington’da en azından şu konuda bir görüş birliği var: Geçen haftaki demeçlerle iyice yüzeye çıkan Türk - ABD ilişkilerindeki sıkıntıların giderilmesi için, geriye değil, ileriye bakmak ve bu arada karşılıklı politikalar arasında bir "ayar" yapmak gerekiyor...
     Bu nasıl olacak? İnisiyatifi ilk önce kim ele alacak?
     Türk diplomasisi bazı adımlar atmaya kararlı görünüyor. Ankara son gelişmelerin ışığında, bazı spesifik konuları ABD ile görüşmeye hazırlanıyor.
     Ancak Ankara’daki yetkililer, bu temasların başta diplomatik düzeyde yapılmasını, bundan iyi sonuç çıkması halinde daha üst seviyede ziyaret ve temasların gerçekleştirilmesini uygun görüyor...
     ***
     İKİ ülke arasındaki ilişkileri esas gölgeleyen olay, Irak krizi (özellikle savaş öncesi gelişmeler) oldu. Kabul etmeli ki, şimdi de (savaş sonrası dönemde) Irak sorunu, ilişkilerde belirleyici faktör olacak.

Yazının Devamı

Hasarı tamir etmenin yolu...

9 Mayıs 2003

Bu soruyu öncelikle Türkiye'nin ve ABD'nin sorumlu mevkilerdeki yetkililerine soruyoruz.Aynı soruyu, dış politikanın belirlenmesinde rol oynayan parlamenterlere, politikacılara ve medyadan sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm "düşünce önderleri"ne yöneltiyoruz.Eğer sorunun yanıtı "evet" ise, şimdi yapılacak şey şudur: Karşılıklı iddiaları, suçlamaları ve tartışmaları bırakıp "hasar tamiri"nin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmek ve bu yönde birlikte çalışmak...***IRAK krizinde iki tarafın da - çeşitli faktörlerin etkisi ile - hataları oldu. Bırakalım bunları ilgili makamlar (özellikle uzmanlar) kendi bünyeleri içinde sakin kafa ile değerlendirsinler, bu tür hataların tekrarlanmaması için de bu çalışmalarının sonuçlarını yetkililere aktarsınlar.Ama bu arada "diğerleri" de "medyatik ağırlıklı" kışkırtıcı beyanlardan, yani ateşe körükle gitmekten kaçınsınlar...Kaçınsınlar ki, kriz daha da alevlenmesin ve liderlerin "hasar tamiri" işine bir an önce girişmesi de mümkün olsun...***WOLFOWITZ'in kabaca, Grossman'ın ise daha nazikçe söyledikleri, en azından Türk - ABD ilişkilerinin Irak savaşı sırasında aldığı derin yarayı gözlerin önüne sermiş oldu.Şimdi mesele bu krizin üstesinden nasıl

Yazının Devamı

Hasarı tamir etmenin yolu...

9 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     IRAK savaşı sırasında ciddi hasar gören Türk - Amerikan ilişkilerinin onarılmasının, Türkiye'nin temel çıkarlarının icabı olduğuna inanıyor musunuz?
     Bu soruyu öncelikle Türkiye'nin ve ABD'nin sorumlu mevkilerdeki yetkililerine soruyoruz.
     Aynı soruyu, dış politikanın belirlenmesinde rol oynayan parlamenterlere, politikacılara ve medyadan sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm "düşünce önderleri"ne yöneltiyoruz.
     Eğer sorunun yanıtı "evet" ise, şimdi yapılacak şey şudur: Karşılıklı iddiaları, suçlamaları ve tartışmaları bırakıp "hasar tamiri"nin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmek ve bu yönde birlikte çalışmak...
     ***
     IRAK krizinde iki tarafın da - çeşitli faktörlerin etkisi ile - hataları oldu. Bırakalım bunları ilgili makamlar (özellikle uzmanlar) kendi bünyeleri içinde sakin kafa ile değerlendirsinler, bu tür hataların tekrarlanmaması için de bu çalışmalarının sonuçlarını yetkililere aktarsınlar.

Yazının Devamı