TÜRKİYE'de çok insan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'yi bundan böyle şu sözleri ile hatırlayacak: "Sohbet ederken ikimizin de (kendisi ile Tayyip Erdoğan'ın) biraz deli olduğu kanaatine vardık... Mevcut düzene meydan okumak ve önemli reform paketlerine imza atmak, biraz delilik gerektirir"...
67 yaşındaki İtalyan liderinin Türkiye ziyareti sırasında özellikle dış politika meselelerinde ortaya attığı bazı fikirlerin - haydi delice demeyelim ama - "sıra dışı" olduğu kesin.
Berlusconi'nin bu özelliği sıradan bir politikacı değil de, delidolu bir işadamı olmasından kaynaklanıyor. Nitekim İtalya'da ve Avrupa'da çok kimse - iş hayatındaki katakullilerin yanı sıra - "orijinal" siyasi görüşleri nedeni ile, onu hiç tutmuyor ve eleştiriyor.
Ama Türkiye'ye ve Başbakan Erdoğan'a sempatisi olduğu her hali ile belli olan Berlusconi'nin Ankara'da ve İstanbul'da AB ve Kıbrıs konusunda söylediklerinden sonra Türk halkı herhalde ona farklı bir gözle bakacak, hele "Aria" krizini de çözümlediği için, onu daha da sevecektir!..
***
BERLUSCONI AB konusunda "vizyon"a sahip. Kendisi bir "Büyük Avrupa" düşlüyor. Öyle bir AB ki, Türkiye, hatta Rusya Federasyonu da bunun içinde olacak. Ekonomik, siyasal, askeri gücü ile bu AB, ABD'ye eşit olacak...
İtalyan lideri buna "Büyük Avrupa projesi veya rüyası" diyor. Aslında AB serüveni, başından beri bir "rüya"nın peyderpey gerçekleşmesi süreci değil midir? 1940'larda Monet, Schumann gibiler de, geleceğin Avrupa Birliği'nden söz ettiklerinde, bu fikir "biraz da delice" sayılmıyor muydu?
Neyse, bunun bizi ilgilendiren tarafı, Berlusconi'nin Türkiye'nin AB'ye üye olmasını hararetle istemesi, bunun için İtalya'nın elinden geleni yapacağını ilan etmesidir. Bu, mühim. Çünkü 1 Temmuz'dan itibaren İtalya - Yunanistan'ın peşinden - AB'nin "dönem başkanı" oluyor.
Zamanlama olarak da çok önemli: Çünkü üyelik müzakereleri ile ilgili kararın 2004 sonlarında verilmesi, 2003'ün sonuna kadar da Türkiye'nin birtakım reformları tamamlaması ve AB'nin "İlerleme Raporu"nda iyi not alması gerek.
Bu bakımdan İtalya'nın bu dönemde direksiyonda yer alması, Türkiye için (iyi değerlendirilmesi gereken) bir şans. Yoksa ardından gelecek olan İrlanda ve Hollanda ile işimiz daha zorlaşacak...
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in son demeçlerinde, hükümetin Kopenhag kriterlerine uygun reformları bu yılın sonuna kadar "tamamlamak kararında olduğunu" söylemesi umut verici. Yeter ki herkes buna tam destek versin ve alınan kararlar hayata geçirilsin...
***
İTALYA Başbakanı'nın ortaya attığı "delice" ikinci fikir de Kıbrıs'la ilgili. Bu sorunun bir an önce çözümlenmesi için Berlusconi, Erdoğan ve Simitis'i yanına alarak kendi yatı ile Kıbrıs'a doğru bir gezi düzenlemeyi öneriyor.
Akdeniz'de böyle bir "iş turu" sonuç verir mi, bilinmez ama bazen "sıra dışı" fikirlerin yeni fırsat pencereleri açtığı da bir gerçek. İşte, Denktaş'ın son zamanlarda KKTC'nin kapılarını açmasının yarattığı yeni hava ortada...
Berlusconi'nin "romantik" fikri, espri de olsa, kulağa hoş geliyor. Tam "Berlusconi işi"!..