Barış uğruna...

29 Ağustos 2001


<#comment>Ayağını daha Makedonya'ya atar atmaz NATO'nun "müdahalesi"ne karşı gösteri yapan Makedon gençlerinin fırlattığı sert bir cisimle ölen İngiliz askeri Ian Collins'in babası Kevin Collins feryat ediyor: "Oğlumun o topraklarda ne işi vardı? Orada iki taraf birbirini yiyor. Bu bizim savaşımız değil ki..."
İngiliz basınının bir kısmı da NATO'nun uluslararası gücünde görev yapan 22 yaşındaki Collins'in "hangi dava uğruna" can verdiğini soruyor.
NATO askeri sözcüsü Binbaşı Alexander Dick'in bu soruya yanıtı gayet basit: "Barış uğruna"... Ama bu, Kevin Collins gibi birçok insana pek mantıklı ve inandırıcı gelmiyor doğrusu...
* * *
MAKEDONYA'daki "misyon", daha önce Kosova'dakinden de farklı. Buradaki görev, sadece ve sadece Arnavut militanların elindeki silahları teslim almaktan ibaret. Yani bu, "barışı sağlama" veya "barışı koruma" şeklinde tanımlanan operasyonlardan değil. Hatta bu kez amaç taraflarca ilan edilen "ateşkes"e nezaret etmek de değil.
Gerçi "silah toplamak" da, ateşkesin sürdürülmesi ve geçenlerde varılan "barış anlaşması"nın yaşama geçirilmesi için bir ilk adım sayılıyor. Ama bu misyonun tam olarak gerçekleşebileceği de şüpheli. NATO'ya

Yazının Devamı

Dışişleri g"revlisi gibi idi...

28 Ağustos 2001

Olayın başta - hem de resmi ağızlar tarafından - s"ylendiği gibi, basit bir cinayet olmadığı, şimdi yetkililer tarafından da belirtiliyor.Konu spekülasyona müsait olduğu için, çeşitli iddialar, varsayımlar ve komplo teorileri ortaya atılıyor.Garih bugün toprağa verilirken, herkesin dileği ve umudu, bu olayın da "faili meçhul" suikastler veya cinayetler listesine eklenmemesi, gerçeğin bir an "nce aydınlığa kavuşmasıdır. Türkiye bundan sonra "Garih'i kim, neden "ldürdü?" sorusu üzerinde kafa yormaktansa, miras bıraktığı fikirlerini, tavsiyelerini, "nerilerini tartışırsa, onun hatırasına en büyük saygıyı g"stermiş olacaktır...* * * İLKOKULDAN beri tanıdığım, yıllar boyunca başarılarını yakından izlediğim ve bazı etkinliklerde beraber bulunduğum šzeyir Garih gerçekten olağanüstü bir kişiliğe sahipti.İş hayatındaki üstün yeteneklerinin yanı sıra çeşitli alanlarda güçlü bir yaratıcılığı vardı. Sorunlara pragmatik yaklaşarak ç"züm üretmeye çalışırdı, uzlaşıcı ve dengeli idi. Dinamik, yorulmak bilmeyen bir "işkolik"ti. Gerçek bir vatanseverdi. Tüm inançlara karşı anlayışlı ve hoşg"rülü idi. Faal bir sosyal yaşantısı vardı. Her zaman, her yerde hazır ve nazırdı. Yazıları, konuşmaları ve TV

Yazının Devamı

Dışişleri görevlisi gibi idi...

28 Ağustos 2001


<#comment>ÜZEYİR Garih gibi çok yönlü kişiliği ile herkes tarafından sevilen, hemen hemen hiçbir düşmanı olmayan örnek bir insanın öldürülmesinin esrarı, ne yazık ki, hepimizin kafasını daha çok kurcalayacağa benziyor.
Olayın başta - hem de resmi ağızlar tarafından - söylendiği gibi, basit bir cinayet olmadığı, şimdi yetkililer tarafından da belirtiliyor.
Konu spekülasyona müsait olduğu için, çeşitli iddialar, varsayımlar ve komplo teorileri ortaya atılıyor.
Garih bugün toprağa verilirken, herkesin dileği ve umudu, bu olayın da "faili meçhul" suikastler veya cinayetler listesine eklenmemesi, gerçeğin bir an önce aydınlığa kavuşmasıdır.
Türkiye bundan sonra "Garih'i kim, neden öldürdü?" sorusu üzerinde kafa yormaktansa, miras bıraktığı fikirlerini, tavsiyelerini, önerilerini tartışırsa, onun hatırasına en büyük saygıyı göstermiş olacaktır...* * *İLKOKULDAN beri tanıdığım, yıllar boyunca başarılarını yakından izlediğim ve bazı etkinliklerde beraber bulunduğum Üzeyir Garih gerçekten olağanüstü bir kişiliğe sahipti.
İş hayatındaki üstün yeteneklerinin yanı sıra çeşitli alanlarda güçlü bir yaratıcılığı vardı. Sorunlara pragmatik yaklaşarak

Yazının Devamı

İran neden kızıyor?

25 Ağustos 2001

Aslında İran'ın bu kızgınlığı yersiz. İran Dışişleri Bakanı Harazi'nin "kışkırtıcı" diye nitelendirdiği bu ziyaret ve g"steri, üç ay "nce planlanmıştı. Dolayısı ile bunun, Hazar konusu ile bir ilintisi yok. šstelik Hazar üzerindeki anlaşmazlık İran ile Azerbaycan arasında. Türkiye sadece İran'ın Hazar'da araştırmalara başlayan Azerilere karşı askeri bir güç g"sterisi karşısında bir tavır ortaya koydu. Bu tavır, başta bazı gazetelerin "ne sürdüğü gibi, tehditkar değildi. Ankara'nın Tahran'a mesajı şu idi: Bu meseleyi müzakere yolu ile, barışçı şekilde halledin. Kuvvet kullanma yoluna başvurmayın... Şimdi Bakü'deki Türk askeri etkinliğinin, tam bu gelişmeler üzerine yer alması, bir rastlantı. Türkiye, İran'ı bu konuda ikna etmeye ve yatıştırmaya çalıştı. Ama Tahran basınına bakılırsa, İranlıların kızgınlığı geçmişe benzemiyor.Açıkçası b"yle bir tepki Ermenistan'dan gelseydi, haydi neyse. Erivan bile bunu mesele yapmazken, İran'ın Türkiye'ye art niyetler atfedip kendi kendisini bunun hedefi sayması şaşırtıcı doğrusu...* * * İRAN'ın, bu ve buna benzer durumlarda Ankara'nın verdiği güvenceye rağmen, Türkiye'yi kendisine karşı başkaları ile komplo kuruyormuş gibi g"rmesi, Tahran ile

Yazının Devamı

İran neden kızıyor?

25 Ağustos 2001


<#comment>Eğer Hazar sorunu üzerinde son günlerde Ankara ile Tahran arasındaki uyuşmazlık ortaya çıkmasaydı, herhalde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun Bakü ziyareti ve Türk F - 5'lerinin hava gösterisi, İran'ın bu kadar ters tepkisine yol açmayacaktı.
Aslında İran'ın bu kızgınlığı yersiz. İran Dışişleri Bakanı Harazi'nin "kışkırtıcı" diye nitelendirdiği bu ziyaret ve gösteri, üç ay önce planlanmıştı. Dolayısı ile bunun, Hazar konusu ile bir ilintisi yok.Üstelik Hazar üzerindeki anlaşmazlık İran ile Azerbaycan arasında. Türkiye sadece İran'ın Hazar'da araştırmalara başlayan Azerilere karşı askeri bir güç gösterisi karşısında bir tavır ortaya koydu. Bu tavır, başta bazı gazetelerin öne sürdüğü gibi, tehditkar değildi. Ankara'nın Tahran'a mesajı şu idi: Bu meseleyi müzakere yolu ile, barışçı şekilde halledin. Kuvvet kullanma yoluna başvurmayın...
Şimdi Bakü'deki Türk askeri etkinliğinin, tam bu gelişmeler üzerine yer alması, bir rastlantı. Türkiye, İran'ı bu konuda ikna etmeye ve yatıştırmaya çalıştı. Ama Tahran basınına bakılırsa, İranlıların kızgınlığı geçmişe benzemiyor.Açıkçası böyle bir tepki Ermenistan'dan gelseydi, haydi neyse. Erivan bile

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta sil baştan...

24 Ağustos 2001

Denktaş - Annan "zirvesi"nin hemen ardından Genel Sekreter'in Kıbrıs "zel temsilcisi De Soto, Lefkoşa'da, iki kesim arasında "git - gel diplomasisi" ni sürdürecek ve Kıbrıs müzakere sürecinin hazırlık çalışmalarını başlatacak.Kıbrıslı ile yakından ilgili ABD, AB ve İngiltere'nin "aktif katkıları" ile, BM'nin "nümüzdeki haftalar için hazırladığı program (veya bazılarının deyişi ile "senaryo") bu...* * * DENKTAŞ'ın Annan ile g"rüşmesi cesaret verici bir gelişme. Bunun "nemi, Kıbrıs'la ilgili "aracılı g"rüşmeler"in kesildiği geçen kasım ayından beri, bu düzeyde ilk temasın gerçekleşmiş olmasıdır. Denktaş kasım fiyaskosundan sonra, Genel Sekreter'in ("belge olmayan belge" ile) sunduğu g"rüş ve "nerilerinden vazgeçmediği takdirde, müzakere sürecinin yeniden başlamasına - ve hatta onunla yeniden masaya oturmaya - yanaşmayacağını açıklamıştı.Nitekim uzunca bir süre, herhangi bir hareket olmadı. Daha sonra yukarıda saydığımız ilgili yabancı çevreler, süreci başlatmaya y"nelik çalışmalar yaptılar ve bunları Annan ile paylaştılar.Geçen ay, bu y"nde ilk adım atıldı: BM'nin patronu, KKTC liderini bir "ilk temas" için New York'a davet etti. Bu arada Türk tarafına, g"rüşmelerin içeriği ve

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta sil baştan...

24 Ağustos 2001


<#comment>KIBRIS konusunda hareketli günler nihayet başlıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş önümüzdeki salı günü Avusturya'nın Salzburg kentinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile buluşacak. Bir gün önce de Denktaş Zürih'te AB Komisyonu üyesi Gunther Verheugen ile bir görüşme yapacak.
Denktaş - Annan "zirvesi"nin hemen ardından Genel Sekreter'in Kıbrıs özel temsilcisi De Soto, Lefkoşa'da, iki kesim arasında "git - gel diplomasisi"ni sürdürecek ve Kıbrıs müzakere sürecinin hazırlık çalışmalarını başlatacak.
Kıbrıslı ile yakından ilgili ABD, AB ve İngiltere'nin "aktif katkıları" ile, BM'nin önümüzdeki haftalar için hazırladığı program (veya bazılarının deyişi ile "senaryo") bu...
* * *
DENKTAŞ'ın Annan ile görüşmesi cesaret verici bir gelişme. Bunun önemi, Kıbrıs'la ilgili "aracılı görüşmeler"in kesildiği geçen kasım ayından beri, bu düzeyde ilk temasın gerçekleşmiş olmasıdır.Denktaş kasım fiyaskosundan sonra, Genel Sekreter'in ("belge olmayan belge" ile) sunduğu görüş ve önerilerinden vazgeçmediği takdirde, müzakere sürecinin yeniden başlamasına - ve hatta onunla yeniden masaya oturmaya - yanaşmayacağını açıklamıştı.
Nitekim uzunca bir süre,

Yazının Devamı

Türkler için de daha iyi...

23 Ağustos 2001

Bu kez hedef, "barışı korumak", çatışan güçler arasında konuşlanmak veya ateşkesi denetlemek değil. Makedonya'daki g"rev, 30 gün gibi kısa bir sürede, "Arnavut isyancıların" silahlarını toplamaktan ibaret.İlk bakışla oldukça basit g"rünen bu misyon, Makedonya'da 13 Ağustos'ta imzalanan "barış anlaşması"nın yaşama geçirilmesi açısından çok "nemli. Eğer NATO bunda başarılı olursa ve ateşkes durumu devam ederse, Makedonya'nın yeni statüsünü belirleyecek olan Anayasa değişikliği de gerçekleşebilecek. Basit g"rünen bu misyon aslında çok zor: İsyancıların elinde kaç silah var? (Onlar 2 bin derken, Makedon makamları 80 binden s"z ediyor). Militanlar bunların hepsini teslim eder mi, yoksa toprağa mı g"mer? Bu 30 gün içinde provokasyonlar olursa ve ateşkes bozulursa, NATO gücü ne yapacak? Çekip gidecek mi? Hasılı, NATO g"revi başlarken, Makedonya barıştan epey uzak g"rünüyor...* * * ™NCEKİ gün Ankara'ya gelen Makedonya Dışişleri Bakanı İlinka Mitreva ile yapılan g"rüşmelerde, karşılıklı olarak ateşkesin, NATO misyonunun ve siyasal ç"zümün başarı şansları üzerinde duruldu, umutlar ifade edildi. Türkiye hem NATO misyonunun, hem de 10 gün "nce varılan siyasi anlaşmanın destekçisi.Bu desteğin

Yazının Devamı