<#comment>#comment>
Deprem felaketinin ikinci yıldönümü münasebeti ile Başbakan Bülent Ecevit'ten, Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'a kadar çeşitli hükümet mensuplarının söylediklerini onaylayacak depremzede bulmak zor.
Yetkililerin dediği şu: Devlet tüm olanaklarını kullanarak yaraları sarmaya çalışmıştır. Evleri yıkılanların büyük kısmı yeni konutlarına kavuşmuş veya kavuşmak üzeredir. Sağlık başta olmak üzere çeşitli hizmetler sağlanmıştır... Yani başarılı bir performans gösterilmiştir...
"Milliyet - TIR"ının önünde toplanan insanlar doğrusu bunun tersini düşünüyor.
Vatandaşların dediği de şu: Sıkıntılarımız sürüyor. Şikayetlerimiz dikkate alınmamaktadır. İki yıl da sorunlarımız halledilmeli idi. Devlet büyükleri gelip durumu görseler, başarıdan söz etmezler...
Gezimizin daha başında, gerek yetkililerden, gerekse halkın çeşitli kesimlerinden duyduklarımız hep bu "çifte felaket"i işaret ediyor.Vali Vekili Fahri Keser'in deyişi ile, Kocaeli halkı, peş peşe iki depremden henüz başını kaldıramadan, ekonomik kriz ile ağır bir darbe daha yedi. Gerçekte asıl ekonomik kriz deprem kadar vurdu bölge halkını...Kocaeli Sanayi Odası Meclis Başkanı Hasan Pak, bölge ekonomisinin perişan halini anlatırken şöyle diyor: "Sadece deprem, buranın ekonomisini yıkamazdı. Burayı asıl bitiren, ekonomik krizdir"...Sanayi Odası Genel Sekreteri Hamdi Doğan, konuyu şöyle açıyor:- Ülke sanayiinin yüzde 13'ünün toplandığı Kocaeli'de, depremden 6 ay sonra, üretim kapasitesi toparlanarak yüzde 54'ü buldu. Ekonomik bunalım yüzünden, bu rakam şimdi yüzde 39'a düştü... Depremde yıkılan 16 fabrikadan 13'ü dahi geçen yıl tekrar faaliyete geçmişti. Şimdi ise, ekonomik sıkıntı yüzünden 44 sanayi işletmesi faaliyetini durdurmuş durumda. Toplam 200 sanayi firmasında çalışan 3500 kişi de halen işsiz... Deprem felaketinden iki yıl sonra, Kocaeli halkı, iki acıyı ve sıkıntıyı bir arada yaşıyor. Biri, iki büyük depremin hâlâ canlı olan derin izleri... Diğeri de ülke genelinde
<#comment>#comment>
Deprem felaketinden iki yıl sonra, Kocaeli halkı, iki acıyı ve sıkıntıyı bir arada yaşıyor. Biri, iki büyük depremin hâlâ canlı olan derin izleri... Diğeri de ülke genelinde hissedilen, ancak bu bölge insanlarını çok daha fazla sarsan ekonomik kriz...
Gezimizin daha başında, gerek yetkililerden, gerekse halkın çeşitli kesimlerinden duyduklarımız hep bu "çifte felaket"i işaret ediyor.
Vali Vekili Fahri Keser'in deyişi ile, Kocaeli halkı, peş peşe iki depremden henüz başını kaldıramadan, ekonomik kriz ile ağır bir darbe daha yedi. Gerçekte asıl ekonomik kriz deprem kadar vurdu bölge halkını...
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Başkanı Hasan Pak, bölge ekonomisinin perişan halini anlatırken şöyle diyor: "Sadece deprem, buranın ekonomisini yıkamazdı. Burayı asıl bitiren, ekonomik krizdir"...
Sanayi Odası Genel Sekreteri Hamdi Doğan, konuyu şöyle açıyor:
Çin'in Ukrayna'dan satın aldığı, aslında uçak gemisi olarak planlanan, tamamlanamadığı için sadece bir platformdan ibaret kalan "Varyag"ın Karadeniz'den Çin Denizi'ne ulaşması için, Boğazlar'dan geçmesi gerekiyor.Çin makamları 55 bin tonluk, 300 metre uzunluğundaki bu dev platformun bir "yüzer eğlence merkezi" olarak kullanılacağını s"ylüyorlar. İçinde 600 odalı bir otelin, kumarhanelerin, barların, diskoteklerin bulunacağı "Varyag"ın pek çok turist çekmesi bekleniyor.Ama Çin'in bu platformu, ülkenin sahillerine ulaştıktan sonra, dev bir uçak gemisine d"nüştürebileceğini "ne sürenler de var. ™zellikle Tayvan'ın ve ABD'deki bazı askeri çevrelerin b"yle bir endişesi olduğu "ne sürülüyor.* * * AYLARDAN beri Karadeniz'de bir r"morkun eşliğinde dolaşıp duran bu "hayalet gemi"nin, bizi asıl ilgilendiren tarafı, Boğazlar'dan geçişi ile ilgili.İleride hangi amaçlarla kullanılırsa kullanılsın, şu anda bu "yüzen canavar"ın Boğazlar'dan geçmesi, teknik, hukuki, siyasal bir dizi sorun yaratıyor. Türkiye'nin zaten bir süreden beri çok yoğunlaşan boğaz trafiği ile (yılda 50 bin gemi bu yolu kullanıyor), dev tankerlerle, zaman zaman meydana gelen deniz kazaları ile, İstanbul için can ve mal
<#comment>#comment>SON zamanlarda sık sık sözü edilen Çin'in "eğlence gemisi", Türkiye için hiç de eğlenceli olmayan, aksine sıkıntı yaratan bir sorun haline geldi.
Çin'in Ukrayna'dan satın aldığı, aslında uçak gemisi olarak planlanan, tamamlanamadığı için sadece bir platformdan ibaret kalan "Varyag"ın Karadeniz'den Çin Denizi'ne ulaşması için, Boğazlar'dan geçmesi gerekiyor.
Çin makamları 55 bin tonluk, 300 metre uzunluğundaki bu dev platformun bir "yüzer eğlence merkezi" olarak kullanılacağını söylüyorlar. İçinde 600 odalı bir otelin, kumarhanelerin, barların, diskoteklerin bulunacağı "Varyag"ın pek çok turist çekmesi bekleniyor.
Ama Çin'in bu platformu, ülkenin sahillerine ulaştıktan sonra, dev bir uçak gemisine dönüştürebileceğini öne sürenler de var. Özellikle Tayvan'ın ve ABD'deki bazı askeri çevrelerin böyle bir endişesi olduğu öne sürülüyor.
* * *
AYLARDAN beri Karadeniz'de bir römorkun eşliğinde dolaşıp duran bu "hayalet gemi"nin, bizi asıl ilgilendiren tarafı, Boğazlar'dan geçişi ile ilgili.İleride hangi amaçlarla kullanılırsa kullanılsın, şu anda bu "yüzen canavar"ın Boğazlar'dan geçmesi, teknik, hukuki, siyasal bir dizi sorun yaratıyor.
Habere g"re, Arjantin IMF'den bir ek yardım isteğinde bulundu, ancak ABD'den beklediği desteği bulamadı. Nitekim Başkan Bush, bu konuda "Arjantin'in "ncelikle ekonomik reformları uygulayarak kendisine yardımcı olması gerektiğini" s"yledi ve "bütün opsiyonları açık tutuyoruz" demekle yetindi. Bu s"zler, Bush y"netiminin şimdilik IMF'nin Arjantin'e yeniden yardım elini uzatması için aktif olarak devreye girmeye pek niyetli olmadığını g"steriyor. * * * ASLINDA bu, Başkan Bush ve ekibinin ("zellikle Hazine Bakanı Paul O'Neil'in) gelişme halindeki ülkelerde çıkan ekonomik krizlere direkt müdahale etmeme ve onlara sadece "manevi destek" - yani nasihat - verme politikasına uygundur. ABD y"netimi, Arjantin'den gelen istemi, bu politikası için bir nevi test sayıyor. Arjantin'in istediği acil yardım 6 milyar dolar civarında. Ne var ki daha geçen aralıkta IMF bu ülkeye 39.7 milyar dolarlık bir kredi açmıştı. De la Rua hükümeti ve ekonomiyi düzeltme misyonunu üstlenen Domingo Cavallo, kamu harcamalarını kısmak dahil, bir dizi "nlemi uygulamaya koydu. Ama mali sekt"r bir türlü toparlanamadı. Bankaların rezervleri eriyor, milyarlarca dolar ülkeden kaçmaya devam ediyor.İşte bu noktada Cavallo,
<#comment>#comment>Gazetelerin ekonomi sayfalarında çıkan Arjantin ile ilgili kısa bir haber dikkatleri fazla çekmemiş olabilir; ama olay bizim açımızdan oldukça anlamlı.
Habere göre, Arjantin IMF'den bir ek yardım isteğinde bulundu, ancak ABD'den beklediği desteği bulamadı. Nitekim Başkan Bush, bu konuda "Arjantin'in öncelikle ekonomik reformları uygulayarak kendisine yardımcı olması gerektiğini" söyledi ve "bütün opsiyonları açık tutuyoruz" demekle yetindi.
Bu sözler, Bush yönetiminin şimdilik IMF'nin Arjantin'e yeniden yardım elini uzatması için aktif olarak devreye girmeye pek niyetli olmadığını gösteriyor. * * *ASLINDA bu, Başkan Bush ve ekibinin (özellikle Hazine Bakanı Paul O'Neil'in) gelişme halindeki ülkelerde çıkan ekonomik krizlere direkt müdahale etmeme ve onlara sadece "manevi destek" - yani nasihat - verme politikasına uygundur.
ABD yönetimi, Arjantin'den gelen istemi, bu politikası için bir nevi test sayıyor.Arjantin'in istediği acil yardım 6 milyar dolar civarında. Ne var ki daha geçen aralıkta IMF bu ülkeye 39.7 milyar dolarlık bir kredi açmıştı. De la Rua hükümeti ve ekonomiyi düzeltme misyonunu üstlenen Domingo Cavallo, kamu
Ama bütün mesele, Makedon (Slav) liderlerle Arnavut temsilcilerin, NATO ve AB yetkililerinin huzurunda imzaladıkları anlaşmanın gerçekten uygulanıp uygulanamayacağıdır.Doğrusu bundan kimse emin değil. Makedonya, bu anlaşmadan sonra da, barış ile savaş arasında bocalıyor. İyi niyetle ve tüm güçlerin desteği ile kalıcı bir barış sağlanabilir; veya bazı militanların tahriki ile yeniden savaş haline d"nülebilir...* * *ANLAŞMAYA g"re Arnavutların istediği gibi, Anayasa'da "nemli bazı değişiklikler "ng"rülüyor: Devlet gene üniter yapısını koruyor, ama Arnavutlara parlamentoda ve poliste daha geniş katılım hakkı veriliyor. Arnavutça ikinci dil olarak kabul ediliyor, Arnavutların çoğunlukta olduğu b"lgelerde yerel y"netimlere daha geniş yetki tanınıyor.Buna karşılık, Arnavut güçlerin silahlarını teslim etmesi, ateşkese tam uyması da "ng"rülüyor. Bunun gerçekleşmesinde NATO'nun b"lgeye sevk edeceği (ve aralarında 150 Türk askerinin de bulunacağı) 3500 kişilik bir Barış Gücü yardımcı olacak.* * * ŞİMDİ esas soru şu: ™nce silahların teslimi ve sonra anayasal reformlar mı? Yoksa "nce reformların gerçekleşmesi ve sonra silahların teslimi mi? NATO - AB ikilisinin çabası, bunun eş zamanlı