Özetle, vatandaş şaşkın, çaresiz...

2 Eylül 2001


<#comment>MİLLİYET - TIR ekibi olarak Güneydoğu Anadolu’daki turumuzun sonunda, notlarımızı topluca değerlendirdiğimizde düşündürücü sonuçlar çıkarıyoruz.
Kuşkusuz her bölgenin, hatta her ilin kendine özgü bazı sorunları var. Örneğin bu turda ilk ziyaret ettiğimiz Kocaeli - Sakarya bölgesinde herkesin bir numaralı derdi, depremin hâlâ çözümlenmeyen büyük problemleri... Güneydoğu’da ise, birçokları için öncelik "Habur sorunu" veya bazısı için "etnik kimlik" meselesi...

Vaat, lafta kaldı...
Güneydoğu bölgesinde dile getirilen dertler, şikâyetler, eleştiriler, beklentiler kısmen "yerel", kısmen "genel" nitelikte. Birinci kategoriye giren sorunlar özetle şöyle:
Bu bölge 15 yıl teröre sahne olmuş, bu nedenle büyük felaketler, sıkıntılar ve huzursuzluklar yaşamıştır. Şimdi PKK’nın eylemleri son bulmuş ve bölgeye nipbi bir sükûnet gelmiştir. Ama buranın insanları henüz tam rahatlamış değil. Beklentilerinin gerçekleşmesi için sabırsızlanıyor.

Yazının Devamı

Diyarbakırda gerilim Urfada barış havası!

1 Eylül 2001

Günlerden beri HADEP sadece Diyarbakırda değil, bölgedeki birçok il ve ilçede, yandaşlarını bu Ankara yolculuğu için hazırlıyordu.Kantar Kavşağındaki kalabalığı da HADEP görevlileri yönlendiriyor, bekleme sırasında sabırsızlananları sakin davranmaya çağırıyordu.Ama öğlene doğru, ne oldu ise oldu; birdenbire PKK ve Öcalan lehinde sloganlar duyuldu. Polis müdahale edince, arbede çıktı, yaralananlar oldu, pek çok kişi gözaltına alındı ve sonunda panzerlerin de desteğiyle dağıtıldı... MİLLİYET - TIRını izleyen arabalarımız Diyarbakırdan Şanlıurfa yönünde, Kantar Kavşağına geldiğinde, geniş meydanda birkaç bin gösterici ve yüzlerce polis toplanmıştı. Buradan, emniyet mensupları, bugün kutlanacak olan "Barış Günü" için, Ankaraya gitmek isteyen vatandaşların kimlik kontrolünü yapıyordu. Kimlik kartı olmayanlara veya yaşı küçük olanlara, çıkış izni verilmiyor, evlerine dönmeleri isteniyordu. Diğerleri ise meydanda bekletiliyor, otobüslere hareket izni verilmiyordu. Ne diyorlar? Fatma Taba adındaki bir genç kız, "Neden bırakmıyorlar? Biz sadece barış mesajını vermek için Ankaraya gitmek istiyoruz. Bu neden suç olsun?" diye soruyordu. Mehmet Emin adındaki bir başka genç, sanki bir dersi

Yazının Devamı

Diyarbakır’da gerilim Urfa’da barış havası!

1 Eylül 2001


<#comment>
MİLLİYET - TIR’ını izleyen arabalarımız Diyarbakır’dan Şanlıurfa yönünde, Kantar Kavşağı’na geldiğinde, geniş meydanda birkaç bin gösterici ve yüzlerce polis toplanmıştı. Buradan, emniyet mensupları, bugün kutlanacak olan "Barış Günü" için, Ankara’ya gitmek isteyen vatandaşların kimlik kontrolünü yapıyordu. Kimlik kartı olmayanlara veya yaşı küçük olanlara, çıkış izni verilmiyor, evlerine dönmeleri isteniyordu. Diğerleri ise meydanda bekletiliyor, otobüslere hareket izni verilmiyordu.
Günlerden beri HADEP sadece Diyarbakır’da değil, bölgedeki birçok il ve ilçede, yandaşlarını bu Ankara yolculuğu için hazırlıyordu.
Kantar Kavşağı’ndaki kalabalığı da HADEP görevlileri yönlendiriyor, bekleme sırasında sabırsızlananları sakin davranmaya çağırıyordu.
Ama öğlene doğru, ne oldu ise oldu; birdenbire PKK ve Öcalan lehinde sloganlar duyuldu. Polis müdahale edince, arbede çıktı, yaralananlar oldu, pek çok kişi gözaltına alındı ve sonunda panzerlerin de desteğiyle dağıtıldı...

Yazının Devamı

Köy yemeğinde sorunlar geçidi

31 Ağustos 2001

Sohbetimiz, bölgenin sorunlarından Türkiyenin ana problemlerine kadar pek çok güncel konuyu kapsıyor. Yemekten sonra çaylar, kolalar ve "mırra" faslında da, tartışmalar aynı koyulukla gece yarısına kadar sürüyor...Bu vesile ile bir kez daha, Mardin ve çevresindeki insanların kafalarının en çok bir konuya takıldığını görüyoruz. Herkes, "Habur" diyor, başka şey demiyor!Köylerde yaşayanlar için Haburun bu kadar önem taşımasını ilk bakışta kavramak zor. Ama doğrusu bütün bölge halkı için "Habur kapısı" eşittir "geçim kapısı"! Kamyonu olmayan, nakliyecilikle uğraşmayan çiftçi için de, esnaf için de, işçi için de öyle... Mardin kent merkezinden 30 kilometre uzaklıktaki 32 haneli Dörtyol köyünde, çiftçi ailesi Zeki ve Cevat Çekenin ev sahipliği yaptığı yemekteyiz. Mardin milletvekili Mustafa K. Tuğmanerin yanı sıra, bölgedeki 23 köyün muhtarının ve elliye yakın yerel yöneticinin katıldığı yemekte, geleneğe uygun olarak, yerde bağdaş kurup yiyor ve sohbet ediyoruz... Ankara duysun "Bizimkiler" dedikleri, TPAOnun yan kuruluşu TIPIC şirketi. Ağızlar açılıyor, çeşitli yolsuzluk veya düzensizlik iddiaları ortaya atılıyor, "Bize esas kazığı atanlar onlardır" deniyor...Ve "Ankara mutlaka bu

Yazının Devamı

Köy yemeğinde sorunlar geçidi

31 Ağustos 2001


<#comment>
Mardin kent merkezinden 30 kilometre uzaklıktaki 32 haneli Dörtyol köyünde, çiftçi ailesi Zeki ve Cevat Çeken’in ev sahipliği yaptığı yemekteyiz. Mardin milletvekili Mustafa K. Tuğmaner’in yanı sıra, bölgedeki 23 köyün muhtarının ve elliye yakın yerel yöneticinin katıldığı yemekte, geleneğe uygun olarak, yerde bağdaş kurup yiyor ve sohbet ediyoruz...
Sohbetimiz, bölgenin sorunlarından Türkiye’nin ana problemlerine kadar pek çok güncel konuyu kapsıyor. Yemekten sonra çaylar, kolalar ve "mırra" faslında da, tartışmalar aynı koyulukla gece yarısına kadar sürüyor...
Bu vesile ile bir kez daha, Mardin ve çevresindeki insanların kafalarının en çok bir konuya takıldığını görüyoruz. Herkes, "Habur" diyor, başka şey demiyor!
Köylerde yaşayanlar için Habur’un bu kadar önem taşımasını ilk bakışta kavramak zor. Ama doğrusu bütün bölge halkı için "Habur kapısı" eşittir "geçim kapısı"! Kamyonu olmayan, nakliyecilikle uğraşmayan çiftçi için de, esnaf için de, işçi için de öyle...

Yazının Devamı

Mardinin derdi Habur

30 Ağustos 2001

Gün boyunca konuştuğumuz "sokaktaki adam"dan yöneticilere kadar hemen hemen herkesin dile getirdiği başlıca dert ve dilek bu...Nasıl olmasın ki? Tarihi kentin 70.000 nüfusunun önemli kesiminin geçimi - ve yaşamı - Habura bağlı. Hemen yanı başındaki 120.000 nüfuslu Kızıltepenin durumu da aynı...Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Şahinin deyişi ile, Habur bütün bu bölgenin şahdamarı veya nefes borusu. Bu da halen normal çalışmayınca, halk büyük sıkıntı çekiyor. Sadece 14 bin şoför ve nakliyecisi değil; sanayicisi, tüccarı, esnafı - hatta hamalı - ile, Mardinlilerin büyük kısmı...Mehmet Şahine göre, il içindeki Organize Sanayi Bölgesinde "tek bacanın tütmemesi"nin nedeni de bu. (Bölgedeki 140 fabrikadan ancak 10u faaliyette. Yanındaki Serbest Ticaret Bölgesi de atıl durumda)... Milliyet TIRının halka açıldığı Mardinin Cumhuriyet Meydanında şöyle dövizler ve sloganlarla karşılandık: "Iraka uygulanan ambargo kaldırılsın...", "Habur canlılığa kavuşturulsun..." Kriz üstüne kriz "Bizi esas vuran Habur krizidir; Derviş krizi değil" diyor Mehmet Şahin. "Son ekonomik kriz, mevcut olan krizin üstüne tuz biber ekti"...Milliyet TIRında görüştüğümüz vatandaşlar da bunu doğruluyor. Bir kısmı, bu

Yazının Devamı

Mardin’in derdi Habur

30 Ağustos 2001


<#comment>
Milliyet TIR’ının halka açıldığı Mardin’in Cumhuriyet Meydanı’nda şöyle dövizler ve sloganlarla karşılandık: "Irak’a uygulanan ambargo kaldırılsın...", "Habur canlılığa kavuşturulsun..."
Gün boyunca konuştuğumuz "sokaktaki adamödan yöneticilere kadar hemen hemen herkesin dile getirdiği başlıca dert ve dilek bu...
Nasıl olmasın ki? Tarihi kentin 70.000 nüfusunun önemli kesiminin geçimi - ve yaşamı - Habur’a bağlı. Hemen yanı başındaki 120.000 nüfuslu Kızıltepe’nin durumu da aynı...
Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Şahin’in deyişi ile, Habur bütün bu bölgenin şahdamarı veya nefes borusu. Bu da halen normal çalışmayınca, halk büyük sıkıntı çekiyor. Sadece 14 bin şoför ve nakliyecisi değil; sanayicisi, tüccarı, esnafı - hatta hamalı - ile, Mardinlilerin büyük kısmı...
Mehmet Şahin’e göre, il içindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde "tek bacanın tütmemesi"nin nedeni de bu. (Bölgedeki 140 fabrikadan ancak 10’u faaliyette. Yanındaki Serbest Ticaret Bölgesi de atıl durumda)...

Yazının Devamı

Barış uğruna...

29 Ağustos 2001

İngiliz basınının bir kısmı da NATO'nun uluslararası gücünde g"rev yapan 22 yaşındaki Collins'in "hangi dava uğruna" can verdiğini soruyor.NATO askeri s"zcüsü Binbaşı Alexander Dick'in bu soruya yanıtı gayet basit: "Barış uğruna"... Ama bu, Kevin Collins gibi birçok insana pek mantıklı ve inandırıcı gelmiyor doğrusu...* * *MAKEDONYA'daki "misyon", daha "nce Kosova'dakinden de farklı. Buradaki g"rev, sadece ve sadece Arnavut militanların elindeki silahları teslim almaktan ibaret. Yani bu, "barışı sağlama" veya "barışı koruma" şeklinde tanımlanan operasyonlardan değil. Hatta bu kez amaç taraflarca ilan edilen "ateşkes"e nezaret etmek de değil.Gerçi "silah toplamak" da, ateşkesin sürdürülmesi ve geçenlerde varılan "barış anlaşması"nın yaşama geçirilmesi için bir ilk adım sayılıyor. Ama bu misyonun tam olarak gerçekleşebileceği de şüpheli. NATO'ya g"re, militanlardan teslim alınacak silahların sayısı 3.300'den ibaret. Oysaki, Makedon makamları "ter"ristlerin" elindeki silah sayısını 80 bin olarak tahmin ediyor. Tarafsız g"zlemciler de isyancıların birçok ağır silahını (tanklardan bile s"z ediliyor) "kurtardıkları b"lgelerde" rahatça sakladıklarını s"ylüyorlar."Esas Hasat" adı

Yazının Devamı