Sirtaki ile bitmez, ama...

15 Aralık 1998

      GÖRÜLMEYE değer bir manzara idi. ENKA tesislerinin restoranında orkestra sirtaki ve çiftetelli havaları çalarken, pistte Richard Holbrooke, Sir David Hanney, Tom Miller, Jan Egelund gibi ünlü diplomatlarla Türk, Yunan ve Kıbrıslı Türk ve Rum işadamları hep birlikte halay çekiyordu.
       Şarık Tara'nın geçen cumartesi gecesi verdiği resepsiyon Türk, Yunan, Kıbrıs Türk ve Rum işadamlarını bir araya getiren "Uygulama Konferansı"nın uvertürünü oluşturuyordu.
       Resepsiyonda atmosfer fevkalade sıcaktı ve ertesi günkü görüşmeler için bir ısınma egzersizi niteliğinde idi. Nitekim basına kapalı cereyan eden görüşmelerin - arada bazı sert söz düellosuna rağmen - samimi ve bir ölçüde verimli geçtiği anlaşıldı.
       Bu toplantıdan aşırı beklentileri olmayanlar - bu arada bu sürecin lokomotifi durumunda olan Holbrooke - sonuçtan memnun kaldılar...       * * *      İSTANBUL'da gerçekleşen "Uygulama Konferansı", bu tür toplantıların üçüncüsü. Brüksel ve Oslo'da yapılan önceki toplantılara

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta halkın sesi...

12 Aralık 1998

      KKTC'deki Meclis seçimleri, Kıbrıs Türk toplumunun demokratik olgunluğunu ve sağduyusunu ortaya koydu.
       Seçim sonucu, Meclis'teki 50 sandalyenin dağılımında köklü bir değişiklik yaratmadı. Başbakan Derviş Eroğlu'nun merkez - sağ Ulusal Birlik Partisi (UBP) beklenmedik bir oy patlaması ile milletvekili sayısını 17'den 24'e çıkarmayı başardı. Ama tek başına iktidar olabilecek duruma gelemedi. Diğer merkez sağ grup olan Serdar Denktaş'ın Demokrat Partisi ise oy kaybına uğradı. DP şimdi 15 yerine 13 sandalyeye sahip. Mustafa Akıncı'nın merkez - sol Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) milletvekili sayısını 5'ten 7'ye çıkarırken, Mehmet Ali Talat'ın sol eğilimli Cumhuriyetçi Türk Partisi geriledi. CTP şimdi 13 yerine 6 milletvekili ile temsil edilecek...
      Bu durumda KKTC'de yeniden bir koalisyon dönemi başlıyor. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın yeni hükümeti kurma görevini doğal olarak Eroğlu'na vermesi gerekiyor. Eroğlu yeni ortaklığı, ya eski partneri DP ile veya kendisi gibi seçimlerde ilerleme kaydeden TKP ile kurmak durumunda.
       Halkın genel

Yazının Devamı

Bekleyip duruyoruz...

11 Aralık 1998

       AVRUPA Birliği'nin bugün Viyana'da yapılacak zirve toplantısından Türkiye'nin adaylığı konusunda nasıl bir karar çıkacak? On beş ülkenin liderleri, Türkiye'ye aday statüsünün verilmesi yönünde net bir tavır alabilecekler mi, yoksa gene muğlak ve oyalayıcı ifadeler kullanarak bu işi bir kez daha geçiştirmeye mi çalışacaklar?
       Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün deyişi ile Ankara'nın beklentisi Türkiye'nin adaylığının "hukuken, bağlayıcı biçimde tescil edilmesi ve Türkiye'nin diğer 11 adayla eşit muamele görmesidir." Dolayısı ile bu şartı karşılamayan herhangi bir karar, Ankara'da kabul görmeyecektir.
      Zirveden bu kadar net bir kararın çıkması olasılığı bize oldukça zayıf görünüyor. Hafta başında AB Dışişleri Bakanları Konseyi'ndeki tartışmalar, bunun işaretini vermiştir. Her ne kadar Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya geçenlerde AB Komisyonu'nun hazırladığı raporda öngörüldüğü gibi Türkiye'nin 12'nci aday sayılması lehinde bir tavır ortaya koymuşlarsa da, Yunanistan'ın sert itirazı, Konsey'in "adaylığın tescili" lehinde bir karar almasını önlemiştir.
    &nb

Yazının Devamı

Mısır'la "stratejik" ilişki...

10 Aralık 1998

       BAŞKAN Hüsnü Mübarek'in Ankara ziyaretinin ardından Mısırlılar artık bir Türk - Mısır "stratejik ilişkisi"nden söz ediyorlar.
       "Al Ahram" gazetesine göre, Mısır liderinin Türk - Mısır ilişkilerini "derinleştirmek konusundaki kararlılığı, büyük stratejik hedeflere yönelmek" arzusunun bir sonucudur.
       "Al Cumhuriya", Ankara'daki Türk - Mısır görüşmelerinin bu kez normal çerçevenin ötesinde "stratejik bir nitelik" taşıdığını belirtiyor.
       İngilizce yayımlanan "Egyptian Gazette"in deyişi ile, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi "yeni bir konsept"e göre gerçekleşiyor...
      Belki bu aşamada Ankara ile Kahire arasındaki yakınlaşma konusunda "stratejik" sıfatını kullanmak için zaman erken. Ancak Mısır liderinin son Ankara gezisinin bundan önceki temaslardan farklı olarak, daha uzun vadeli "stratejik" bir diyaloğun ve işbirliğinin işaretini verdiği de doğrudur.
       Ankara ile Kahire bu çerçevede ilişkilerini çeşitli alanlarda derinleştirmeyi artık ortak çıkarı olarak

Yazının Devamı

Türk diplomasisine takdirname...

9 Aralık 1998

       YIL 1943. İkinci Dünya Savaşı'nın kızıştığı günlerde müttefikler - yani ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği - Nazi Almanyasına son darbeyi indirmenin yollarını arıyor.
       Bu sırada Türkiye, savaşın dışında kalan tarafsız bir ülke. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bu politikayı sürdürmek için azami gayret sarfediyor.
       Kasım ayında müttefikler, Türkiye'nin kendi saflarında savaşa girmesini sağlamaya karar veriyorlar. Bu sayede savaşın daha çabuk kazanılacağına inanıyorlar. Ve bu amaçla Ankara'yı baskı altında tutmaya yönelik bir dizi girişimde bulunuyorlar.
      Aralık ayının ilk haftasında İnönü, ABD Başkanı Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Churchill ile Kahire'de buluşuyor. Üç liderin yanında kendi Dışişleri Bakanları (Türkiye'den Numan Menemencioğlu) yer alıyor.
      Tarihi Kahire Konferansı, Kahire'nin tarihi bir binasında Mena House'da yapılıyor.
       O zamanın gazetelerinde ve tarih kitaplarında çıkan meşhur resminde, kendinden emin İnönü, savaş döneminin iki büyük lideri

Yazının Devamı

Neden hep aynı isimler?..

8 Aralık 1998

       ALMANYA'nın "Süddeutsche Zeitung" gazetesi Türkiye'deki son siyasal gelişmelere ayırdığı bir yazıda, dünyanın "yeni bir bin yıla girmeye" hazırlanırken, birçok ülkenin "yeni liderlerle başlangıç yaptığını", Türkiye'de ise bunun aksinin görüldüğünü belirtiyor. Gazeteye göre, Türkiye, "siyasal kariyerlerine yarım yüzyıl önce başlayan iki liderle", yani Demirel ve Ecevit ile, 20'nci yüzyıla veda eden dünyanın tek ülkesi olacak...
       İki Türk liderinin politikaya atıldığı yıllarda, ABD'nin Başkanı Eisenhower olduğunu hatırlatan gazete, Ecevit ilk başbakan olduğu zaman, Almanya'da da Willy Brandt'ın aynı konumda olduğunu belirtiyor...
       Gerçekten ABD'den Almanya'ya, İngiltere'den Fransa'ya, hatta Latin Amerika'dan Uzakdoğu'ya kadar demokratik ülkelerde siyasal yaşamları 50 yılı bulan, yaşları da 70'i aşan politikacılardan iktidarda (ve hayatta iseler siyasette) olan tek kişi yok.
      Bugün demokrasilerde yeni kuşağı ve yeni düşünceleri temsil eden (yaşları 40 - 50 arası) liderler iş başındadır: Clinton, Blair, Schröder, Aznar, D'Alema gibi...
&nb

Yazının Devamı

Apo neden (baştan) Suriye'den istenmedi?

5 Aralık 1998

       APO'nun İtalya'ya gitmesi ile sonuçlanan olaylar zincirinin ilk halkasını, bir buçuk ay önce - 20 Ekim'de - Türkiye ile Suriye arasında Adana'da varılan mutabakat oluşturmuştu.
       Mısır'ın arabuluculuğu ile gerçekleşen bu anlaşmaya göre, Suriye yıllarca varlığını dahi inkar ettiği PKK'nin faaliyetine son vermeyi, Öcalan'ı kendi topraklarında barındırmamayı ve Türkiye ile terör alanında sıkı işbirliği yapmayı taahhüt ediyordu.
       Suriye'nin sessizce PKK'nin başını sınır dışı etmesinden sonra, olaylar başka bir yöne saptı. Apo gizlice Moskova'ya gitti. Türkiye'nin yoğun çabaları sonunda Rusya onu başka bir yere göndermeye razı oldu. Ancak Apo, Roma'ya gidince, bildiğimiz kriz dönemine girilmiş oldu...
      Peki bu arada Suriye ile anlaşma ne oldu?
       * * *
       ANLAŞMA - bazı pürüzlere rağmen - yürüyor. Gözler tamamen İtalya'ya çevrildiği için, işin Suriye yönü kamuoyunun ilgisini pek çekmiyor; ama bu alanda da kayda değer bazı gelişmeler var.
      

Yazının Devamı

Sıra krizi çözmekte...

4 Aralık 1998

      GALATASARAY - Juventus maçının skoru kadar, sonuçta yarattığı psikolojik hava ve siyasal fırsat da hepimizi mutlu etti.
       İtalyanlar, maçın bir hafta ertelenmesine neden olan korkularının ne kadar yersiz olduğunu, Türk halkının ve stadyumdaki seyircilerin davranışı karşısında, bizzat anlamış oldular. İtalyan basınındaki değerlendirmeler de, bunun işaretini veriyor...
       Maç, Türk ve İtalyan bakanlarının bir araya gelmesini de sağlamıştır. Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'nun deyişi ile, krizin başlangıcından beri gerçekleşen bu ilk temas, "bir diyalog ortamı" yaratmıştır. İtalyan Dış Ticaret Bakanı Piero Fassino'nun da belirttiği gibi, "bu, son haftalarda ortaya çıkan anlaşmazlıkların giderilmesinin yolunu açabilir".       Nitekim, önümüzdeki hafta Türk ve İtalyan Dışişleri Bakanları, NATO Bakanları Konseyi toplantısı vesilesi ile, Brüksel'de bir araya gelip son krize ve gerginliğe yol açan Apo olayı ile ilgili anlaşmazlıkları halletmeye çalışacaklar.       Bakanlar arasında gerçekleşen görüşmenin başlattığı

Yazının Devamı