Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KKTC'deki Meclis seçimleri, Kıbrıs Türk toplumunun demokratik olgunluğunu ve sağduyusunu ortaya koydu.
Seçim sonucu, Meclis'teki 50 sandalyenin dağılımında köklü bir değişiklik yaratmadı. Başbakan Derviş Eroğlu'nun merkez - sağ Ulusal Birlik Partisi (UBP) beklenmedik bir oy patlaması ile milletvekili sayısını 17'den 24'e çıkarmayı başardı. Ama tek başına iktidar olabilecek duruma gelemedi. Diğer merkez sağ grup olan Serdar Denktaş'ın Demokrat Partisi ise oy kaybına uğradı. DP şimdi 15 yerine 13 sandalyeye sahip. Mustafa Akıncı'nın merkez - sol Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) milletvekili sayısını 5'ten 7'ye çıkarırken, Mehmet Ali Talat'ın sol eğilimli Cumhuriyetçi Türk Partisi geriledi. CTP şimdi 13 yerine 6 milletvekili ile temsil edilecek...
Bu durumda KKTC'de yeniden bir koalisyon dönemi başlıyor. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın yeni hükümeti kurma görevini doğal olarak Eroğlu'na vermesi gerekiyor. Eroğlu yeni ortaklığı, ya eski partneri DP ile veya kendisi gibi seçimlerde ilerleme kaydeden TKP ile kurmak durumunda.
Halkın genel eğilimi bu kez koalisyonun UBP ile TKP arasında yapılmasıdır.
Dün görüştüğüm Eroğlu ve Akıncı, böyle bir ortaklığa hazır olduklarını söylediler ve kamuoyunun da bunu istediğini belirttiler.
* * *
EROĞLU, yıllardan beri adada iki ayrı devletin varlığına inanan - ve federasyona açıkça karşı çıkan - bir lider olarak tanınır. Kendisine şimdi "resmi görüş" olan Konfederasyon fikrini ne ölçüde benimsediğini sorduk. Yanıtı: "İki devlet esası şart. Konfedarasyondan kastedilen bu ise, bunu bir müzakere zemini sayarız. Ama Rum - Yunan tarafı bunu reddettiğine göre, bu fikir de havada kaldı. O zaman bize sadece KKTC'nin devamlılığını sağlamak kalıyor".
UBP'de, KKTC'nin Türkiye ile "entegrasyonu"nun, "ilhak" ile noktalanması lehinde bir akımın bulunduğu biliniyor. Eroğlu "Türkiye ile ilhak zamanı değil" diyor ve bunun özellikle Türkiye'nin başına dertler açacağını belirterek, zaten KKTC'nin her alanda Türkiye ile birlikte hareket ettiğini hatırlatıyor...
* * *
TKP, sosyal demokrat eğilimli bir partidir ve geçmişte federal bir çözümü savunmuştur. Ancak deneyimli bir politikacı olan Mustafa Akıncı'nın yönetiminde bu parti son zamanlarda - kendi deyişi ile - gerçekçi bir politika benimsemiştir. "Çözüm uzlaşma ile olmalı" diyor Akıncı. "En iyi çözüm ne üniter devlettir, ne de birbirinden tamamen ayrılmış iki devlet."
TKP, çözüme varılıncaya kadar, KKTC'nin her alanda güçlendirilmesini, özellikle sosyo - ekonomik sorunların çözümlenmesini istiyor. Yeni hükümetin başlıca görevinin de bunu sağlamak olduğunu söylüyor. Koalisyona katılma olasılığından ve sağcı bir parti ile ortak noktalarda buluşmak şanslarından söz ederken de, "çözüm konusunu ön plana çıkarmayız" diyor...
Önümüzdeki günlerde yeni hükümet kurma sürecinde bu uzlaşıcı havanın hakim olması halinde, kısa zamanda bir UBP - TKP koalisyonunun gerçekleşmesi herhalde zor olmayacaktır.
* * *
KIBRIS'la ilgili olarak bu hafta sonu, İstanbul'da önemli bir toplantı yapılıyor. Bu kez adanın iki kesiminden bir araya gelecek olanlar, politikacılar veya diplomatlar değil, işadamları. Onların yanında da Türkiye'nin ve Yunanistan'ın kalburüstü işadamları. Başlarında ise Amerikalı ve Norveçli iki diplomat: Richard Holbrooke ve Jan Ekard...
Bu toplantı, "güven artırıcı önlemler" dizisinden, işadamlarının katılımı ile gerçekleşen üçüncü buluşma. Geçen Haziran'da Oslo'da yapılan toplantıya, KKTC'den ancak tek bir işadamı gitmişti. Bu kez Kuzey'den 11, Güney'den 8 kişi bekleniyor.
Tabii bu toplantının gündemindeki konu, siyasal çözüm değil, ekonomik yakınlaşmadır. Amaç da adada daha yumuşak bir havanın esmesine katkıda bulunmaktır.
Bu tür egzersizler, halkların, belirli etkin kesimleri arasında yakınlaşma sağlaması açısından yararlıdır. Ancak esas yakınlaşma siyasal çözüm ile mümkündür ve bunun için de her şeyden önce "siyasi irade" gereklidir...



Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr