Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       AVRUPA Birliği, "Lüksemburg hatası"nı düzeltmek ve Türkiye ile bağlarını yeniden şekillendirmek için, yeni bir girişim başlatmış bulunuyor.
Bunun başını çeken AB dönem başkanı İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Robin Cook'un önümüzdeki salı günü Ankara'ya ana hatları belirlenen, ancak detayları henüz bilinmeyen bazı yeni görüşler ve öneriler getirmesi bekleniyor.
Bakanın sunacağı formülün, AB Komisyonu'nun geçen Mart'ta açıkladığı "Avrupa Stratejisi"nin esaslarını içerdiği anlaşılıyor.
AB yetkilileri, Ankara'daki temaslarda bu konuda bir mutabakat sağlandığı takdirde, önümüzdeki ay Cardiff'te yapılacak AB zirvesinden, o doğrultuda yeni bir deklarasyonun çıkabileceğini söylüyorlar.
Tabii kimse Cardiff'te, Lüksemburg'daki kararın iptali ve Türkiye'nin "onbirler"in arasında "aday" olarak kabulü anlamında açık bir beyan, ya da karar beklemiyor.
Ancak Cook'un üzerinde çalıştığı bildirilen formül, pratikte adaylık - ve ilerde üyelik - yolunu açacak olan, ama bu aşamada AB ile Türkiye arasında daha sıkı organik bağlar kurmayı amaçlayan görüşler kapsıyor.
Diğer bir deyişle, direkt adaylık yoluna paralel ikinci bir yol (Track II) düşünülüyor. Zaman içinde bu iki yolun birleşebileceği ve her halükarda hedefin de bu olduğu söyleniyor...
* * *
TÜRK diplomasisi, bu görüşleri dikkate almaya hazır. Bu nedenle Ankara'da ciddi müzakerelerin yapılması söz konusu.
Ancak Türk tarafının üstünde durduğu ve ısrarla savunacağı iki temel nokta var:
Birincisi, Cook'un getireceği söylenen görüşlerin, AB'nin resmi ve ortak teklifi niteliğini taşıması koşuludur. Bu öneri, işbirliği stratejisinin uygulanış şeklini ve bu arada mali kaynakları da açıklayan bir belge (bir "position paper") olmalıdır. Türk görüşüne göre, bu konuda prensip mutabakatına varılması halinde, bundan sonra belgenin esasları üzerinde müzakereler başlatılmalıdır.
Avrupa stratejisi, AB ile Türkiye arasında tarımdan teknolojiye kadar çeşitli alanlarda sıkı bir işbirliğinin ve bu arada siyasal danışma mekanizmasının kurulmasını öngörüyor. Türkiye, bunun daha önce Lüksemburg'da dile getirilen (insan haklarından Kıbrıs'a kadar) birtakım şartlardan arındırılmış olması üzerinde ısrarlı.
Türkiye açısından bu yeni stratejinin, mali kaynakların Yunan engelinden de arındırılmış olması önemli. Daha geçen ay Yunanistan, katma protokol çerçevesindeki mali desteğe karşı vetosunu tekrar kullandı. Öyle anlaşılıyor ki, son günlerde AB'nin Türkiye'ye karşı mali yükümlülüklerini "Yunanistan'sız" nasıl yerine getirebileceği üzerinde çalışmalar yapılmış ve sonunda sadece 14'lerin oluşturacağı bir fon üzerinde durulmuştur. Eğer Cook'un getireceği öneri paketinde AB'nin Türkiye'ye mali yardımlarını bu dolaylı şekilde yapacağı sözü varsa, bu elbet Ankara'yı memnun edecektir. Böylece Yunanistan "bypass" edilerek AB'nin yükümlülüğü gerçekleşecektir.
* * *
TÜRKİYE'nin üstünde durduğu ve Cook ile görüşmelerde savunacağı ikinci temel nokta da, 25 Mayıs'ta yapılması beklenen Ortaklık Konseyi toplantısı ile ilgilidir.
AB Türkiye'nin bu önemli ortak icra organının toplantısına mutlaka katılmasını istiyor.
Şu anda Türk hükümeti, Ortaklık Konseyi'ne gidip gitmeme konusunda kesin kararını vermiş değil. Gidecekmiş gibi hazırlanıyor, ancak yetkililer bunun Cook ile görüşmelerin sonucuna bağlı olduğunu da belirtiyor. Türkiye'nin şartı da şu: "Ortaklık Konseyi'nde siyasi konuları (yani Lüksemburg'da öne sürülen şartları) görüşmeyiz".
Kısacası, AB'nin "Lüksemburg hatası"nı düzeltmek, Türkiye'yi "yeniden kazanmak" konusunda şimdi daha istekli ve kararlı olduğu açık. Bunun için bazı adımlar atmaya da hazır. Bunda Türkiye'nin beklentilerini karşılamak için ne kadar ileriye gidebileceğini, Cook'un Ankara'daki görüşmelerinden sonra, daha iyi anlayacağız.


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr