Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İki ay önce Türkiye'de krizin ilk belirtileri ortaya çıktığı zaman, beklenen ilgi ve destek hızla ABD'den geldi. AB'nin sesi ise çok sonra duyuldu...
Desteğin artık daha aktif yardıma dönüşmesi gereken şu aşamada da, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in ilan ettiği programa Washington müsait tepkisini anında gösterdi. AB'den ise henüz tıs yok... Ama bir Avrupalı diplomatın deyişi ile "her an bekleniyor"...
Bu gecikmenin nedeni şöyle açıklanıyor: ABD "tek bir devlet", AB ise "15 ülkeden oluşan bir topluluk." Washington'un karar alması, harekete geçmesi daha süratli olabiliyor. AB'de bu süreç biraz daha zaman alıyor.
Ankara'daki AB ülkeleri diplomatları önceki gün bir araya gelip hükümetlerine Türkiye'nin programına destek veren bir deklarasyon yayımlamalarını tavsiye ettiler. Bu hafta sonu İsveç'in Malm" kentinde de AB'nin ve aday ülkelerin (ve bu arada Türkiye'nin) Maliye bakanları toplanıyorlar. Türkiye'deki durum ve Ankara'nın beklentileri bu toplantıda ele alınacak. Bakalım AB cephesinden nasıl bir ses gelecek?..
* * *
AB yetkilileri de, Amerikalılar gibi, Türkiye'ye bu krizi atlatması için destek verilmesi gerektiği kanısındalar. Ancak bir yetkilinin belirttiği gibi, AB, IMF değil. Yani derhal mali yardım yapacak enstrümanları yok.
AB ne yapabilir? Destek kararı çerçevesinde, üye ülkeler ya topluca (G - 7 "zenginler kulübü" olarak) ya da özel bankaları devreye sokarak, "yardımcı" olabilirler.
AB'nin bunu yapması - gene ABD'ye oranla - daha zor. Ama gerçekten yardımcı olma kararlılığı oluşursa, imkansız değil.
Avrupalılar için Türkiye - ABD için olduğu kadar değilse de - birçok bakımdan önemli bir ülke. Bu kriz zamanında AB'nin Türkiye için bir şeyler yapması gerektiği düşüncesi de oldukça yaygın.
Ancak Avrupalılar Türkiye'nin de bu krizden kurtulmak için üstüne düşenleri, - yani ekonomik ve siyasal reformları - bir an önce gerçekleştirmesi gereği konusunda (Amerikalılardan daha fazla) duyarlı. Bir AB diplomatının deyişi ile, "bu ekonomik program Türkiye'nin beklenen reformları uygulaması için tarihi bir fırsat. Bunu Ulusal Program ile birlikte yürütmek lazım"...
* * *
AVRUPA medyası bugünlerde Türkiye'den bol bol söz ediyor. Konulardan biri ekonomik durum; diğeri ise cezaevlerindeki ölüm orucu sorunu.
İki konu da, ne yazık ki, Türkiye hakkında iyi bir imaj yansıtmıyor.
Bir Avrupalı gözlemcinin belirttiği gibi, Türk hükümetinin dış desteğe en çok ihtiyaç duyduğu bir sırada, "cezaevleri dramı"na son verememesi, büyük bir talihsizlik. Birçok AB'li yetkili de Türkiye'nin durumuna, bu iki açıdan birden bakıyor.
Bir diplomat "Türkiye'nin mali ve siyasal meseleleri arasındaki ilintiyi görmezlikten gelemezsiniz. En azından Avrupa görmezlikten gelemez" diyor...
Bu nedenle "Le Figaro" gibi gazeteler, "Türkiye ekonomik kriz ve ölüm oruçları ile çıkmaza sürükleniyor" dedikten sonra, "bu hali ile Türkiye AB kapısında çok bekler" sonucunu çıkarıyor...