Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ABD'nin Kıbrıs işinin peşini bırakacağı izlenimini taşıyanlar varsa, Thomas Miller'in yeni Lefkoşa - Atina turnesini izlesin veya hareketinden önce Washington'daki makamında bu satırların yazarına söylediklerine kulak kabartsın...
"Bu defteri kesinlikle kapanmış saymıyorum" diyor ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kıbrıs Koordinatörü. "Umarım taraflar da öyle düşünüyordur... Tek yol, müzakere ile bir çözüme ulaşmaktır. Yeni fırsatlar yaratmak zorundayız..."
Miller'in, Başkan Clinton'un Özel Temsilcisi Richard Holbrooke ile yürüttüğü "Kıbrıs misyonu" geçen nisanda başarısızlığa uğradığı zaman, Washington'un artık yapacak şey kalmadığını düşünüp bu işten elini kolunu çekeceğini sananlar olmuştu. Hele Holbrooke'un ABD'nin BM Büyükelçiliği'ne atanmasından sonra, "Amerikan inisiyatifleri"nin eski hızının kesileceği de söyleniyordu.
Gerçi Holbrooke şimdilik sahneden çekilmiş görünüyor, daha çok Kosova sorunu ile meşgul oluyor ve BM'deki yeni görevine (ve de Clinton'un kabinesindeki yeni rolüne) hazırlanıyor. Ama ABD Yönetimi - ve Dışişleri Bakanlığı'nda Tom Miller'in başını çektiği ekip - bir an için dahi gevşemedi ve yeni hazırlıklarını sürdürdü.
Miller'in bugün başlayacak Lefkoşa - Atina turnesi
(bunun Ankara ayağı herhalde ağustosta gerçekleşecek) bu son hazırlıkların ve yeni "Amerikan inisiyatifi"nin bir parçası...
* * *
TABİİ Türkiye'de ve KKTC'de Kıbrıs sorunu şu sırada daha çok "S - 300"lere bağlanıyor ve yapılacak herhangi bir girişimin "füze krizi"ni önlemeyi hedeflemesi isteniyor. Yani bu görüşe göre, uluslararası diplomasi zaten ölü noktada bulunan "Kıbrıs görüşmeleri" ile değil, ivedi bir hal alan ve bir savaşa bile yol açabilecek olan "S - 300 krizi" ile meşgul olmalı.
Tom Miller bölgeye sadece füze gerginliğini gidermek için değil, Kıbrıs sorununa çözüm getirebilecek "yeni görüşler"i taraflara sunmak için gittiğini söylüyor.
"Kuşkusuz füzeler meselesi çok ciddi" diyor ve ABD'nin S - 300'lerin adada konuşlandırılmaması için çabalarını sürdürdüğünü belirtiyor. Diğer bir deyişle Miller'in Lefkoşa ve Atina'daki konuşmalarının gündeminde S - 300'ler konusu var ama tek konu bu değil. Hatta asıl konu, siyasi çözüm için taraflara sunacağı "yeni fikirler"...
Tabii Amerikan yetkilileri bu fikirlerin ne olduğunu açıklamıyor; ama anlaşılan bu kez daha derli - toplu bir öneri paketi söz konusu. (Kıbrıs'la ilgili eski bir ABD diplomatı dün bana, Holbrooke'un geçen ilkbahardaki misyonunun başarısızlığını, örneğin Bosna'da yaptığı gibi doğru dürüst bir plan üretmemiş olmasına bağladı)...
Bir yetkilinin deyişi ile şimdiki inisiyatifin amacı, ille iki lideri bir araya getirmek değil, "meselenin özü"ne ilişkin "fikirler"i (yani önerileri, tavsiyeleri) ortaya koymaktır.
Amerikan diplomasisi, Türk tarafının artık "toplumlararası" görüşmelerin devam edemeyeceğine ilişkin yeni pozisyonunu dikkate almış bunuyor. Bu durumda yeni bir zirve düzenlemek veya yeni bir müzakere süreci başlatmak olanaksız. Washington'un yeni yaklaşımı, yeni fikir veya öneriler ile meselenin özüne inme ve ortak bir zemin bulma egzersizi olarak görünüyor.
* * *
BU yaklaşım ve sorunu ele almaktaki bu yöntem daha başarılı olabilir mi?
"Yeni fırsatlar yaratmak zorundayız" derken, Thomas Miller'in bu inisiyatifinin sonuç vereceği inancını taşıdığı farkediliyor. Aslında yaptığı şu hatırlatma doğrudur: Bosna, Kuzey İrlanda, Ortadoğu, Güney Afrika gibi meseleler görüşülürken de çoğu zaman başarısızlıklar oldu. Ama buna rağmen girişimler, konuşmalar, temaslar kesilmedi. Taraflar zorlandı. Ama sonunda netice alınabildi...
Miller'in belirttiği önemli bir nokta da şu: Bu tür girişimlerde ilk bakışta her şey denenmiş, konuşulmuş eski şeyler gibi görünür. Ama fikirler deşildikçe, yeni unsurların varlığı hissedilir. İşte o zaman - yukarda saydığımız örneklerde görüldüğü gibi - bir uzlaşma olasılığı belirir.
Amerikalılar buna "fırsat penceresi" diyorlar. Müzakere ve temas kapısı açık tutuldukça, fırsat penceresi de açılabilir...
Denemeye değer...


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr