AFGANİSTAN'ın durumu, uluslararası platformda ender görülen bir karmaşa ve garip çelişkiler tablosu sergiliyor.
Manzara şöyle:
İçerde, Taliban ülkenin dörtte üçüne hakim. Son olarak Mezarı Şerif gibi stratejik - ve pisikolojik - bakımdan önemli bir mevkii ele geçiren Taliban güçleri, rakiplerine karşı büyük bir başarı kazandı ve durumunu daha da pekiştirdi. Aslında kendi aralarında da tam bir birlik sağlayamayan muhalif güçler, artık "cephe" yerine "gerilla" savaşı vermek zorundalar.
Koyu şeriatçı Taliban yönetimine karşı mücadele eden belli başlı üç güç var: Özbek kökenli Raşid Dostum'a bağlı (ikibin kişi olarak tahmin edilen) mücahitler... Ahmet Şah Mesud'un liderliğindeki "Cemaat - ül - İslami" (yaklaşık üçbin kişilik kuvvet)... Ve Abdül Halil'in "Hizbi Vahdet" örgütü (10 bin gerilla)...
Sovyet işgaline karşı Afganistan'da etnik kökenleri ve mezhepleri farklı olan tüm güçler (ve 1990'ların başında Taliban mensupları) fiilen ortak bir cephe kurmuşlardı. İşgalden ve komünist rejimin devrilmesinden sonra, Afganistan'da aşiret düzeni ağır bastı ve saydığımız çeşitli güçler - ve liderler - kendi başlarına buyruk oldu. Bu da, 1995'ten itibaren ülkeyi hakimiyeti altına almak için "sessiz ve derinden" giden Taliban'ın işine yaradı. Nitekim Molla'lar, Afganistan'ı 4 yıl içinde kontrol edecek duruma geldiler.
Bununla beraber, Afganistan 20 yıldır süren iç çatışmalardan kurtulmuş değil. Muhalif güçler hala ortak bir cephe kuramamakla beraber, Taliban'a karşı savaşı kendi bölgelerinde sürdürmeye kararlılar...
* * *
TABLONUN dış görüntüsü daha da karışık. Çeşitli ülkelerin Taliban'ın lehindeki ve aleyhindeki pozisyonları, gerçekten şaşırtıcı çelişkiler ortaya koyuyor.
Taliban'ı destekleyen başlıca ülkeler: Pakistan, Suudi Arabistan, ABD. Her birinin kendi çıkarlarına göre hesapları var. Ama dışardan bakıldığında, örneğin ABD'nin aşırı "fundamentalist" bir rejime arka çıkması ne kadar garipse, Suudi Arabistan'ın da kendi yönetimine düşman Bin Ladin'in finanse ettiği Taliban güçlerini desteklemesi de o kadar paradoksal görünebilir.
Sözü geçmişken, Suudiler şimdiye kadar İran'a karşı Afgan rejimini bir nevi panzehir saydılar. Amerikalılar da bir yandan İran'ı frenlemek, diğer yandan Afganistan'ı Türkmen gazı için bir güzergah olarak kullanmak umudu ile Taliban'a arka çıktılar. Ancak son terör olaylarından sonra, Washington'un bu politikasını gözden geçirmesi pekala mümkün...
Taliban'a karşı çıkan ülkeler arasında İran, Rusya, Özbekistan ve Hindistan var... Bunların da böyle bir tavır alması, çıkar hesaplarından kaynaklanıyor. Örneğin İran Taliban'ı teokratik düzen yayılmacılığında kendisine rakip görüyor. Rusya Taliban rejimini, Orta Asya ülkeleri ile ilişkileri için tehlikeli sayıyor. Özbekistan ve diğer Türk cumhuriyetleri Kabil'in radikal dinciliği yaymaya kalkışmasından korkuyor...
Afganistan'daki gelişmeler karşısında çeşitli ülkelerin aldığı tavır, bölgedeki güç dengelerini de etkiliyor. Nitekim bölgede bir kamplaşma oluşuyor. Mezarı Şerif'in "düşmesi"nden sonra, İran'ın kaybolan 10 diplomatını da gerekçe olarak kullanarak Tabilan yönetimini tehdit etmesi (ve bu yüzden Pakistan'la bozuşması), ayrıca Rusya'nın da Orta Asya ülkelerini etrafına toplamaya çalışması ve Kabil'e sert mesajlar göndermesi de, bu "kamplar" arasındaki ciddi sürtüşmelerin işaretini veriyor...
* * *
BU ortam içinde Türkiye'nin politikası ne?
Ankara'nın Taliban'a karşı olduğu açık. Son günlerde Devlet Bakanı Ahat Andican çeşitli demeçlerinde bunu tekrarladı. Bakan, Taliban'ın dünyanın başına bela olabileceğini belirtti. İran dahil, dış güçlerin müdahale etmesi tehlikesine dikkatleri çekti. Bu olaylardan Türkiye'nin zarar görebileceğini de vurguladı.
Tam bu sırada Raşid Dostum'un Ankara'ya gelmesi ve destek istemesi de anlamlı bir gelişme.
Ankara açıkçası Taliban'ı - kendi çıkarları açısından - tutmuyor. Türkiye'nin özellikle Dostum ile eski bir dostluğu var. Türk hükümeti, çeşitli muhalif güçlerin birleşmesinden yana. Ve de bu güçlerle Taliban arasında bir uzlaşmaya varılmasını ve çeşitli eğilimleri temsil eden geniş tabanlı bir yönetimin kurulmasını istiyor.
Ama ne yazık ki iç ve dış etkenlerin bu kadar karmaşık hale getirdiği Afgan sorununa böyle basit görünen bir çözüm yok...
Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025