İSTANBUL'daki Harp Akademileri Komutanlığı'nda dün düzenlenen "Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik" konulu sempozyumdaki konuşmasında Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, iki ana konuda açık ve net mesajlar verdi.
Bu konulardan biri günlerden beri tartışılan TSK'nın AB'ye karşı tutumu ile ilgili. İkincisi ise bugün de yerli ve yabancı önemli konuşmacıların katılımı ile devam edecek olan sempozyumun esas konusu olan küreselleşme üzerindeki düşünceleri içeriyor.
***
AB konusunda Org. Büyükanıt, TSK'nın görüşünü - herhalde buna ihtiyaç gördüğü için - kendi deyimi ile "büyük harflerle" şöyle ifade etti: "TSK AB karşıtı olamaz. Çünkü AB Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin, jeopolitik ve jeo - stratejik açıdan zorunluğudur". Paşa bu bağlamda "Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğunu ve AB'ye gireceğini" belirttikten sonra bu yargının TSK'nın kesin kararlılığının ifadesi olduğunu vurgulayarak son zamanlarda içte ve dışta aksine söylenenlere karşılık verdi.
Org. Büyükanıt'ın konuşmasının bu bölümünde Türkiye'nin bazı hassasiyetlerine veya özel koşullarına değinmemesi ilginçtir. Bunu kendisiyle yaptığımız ayaküstü sohbette sorduğumuzda, "gördüğünüz gibi 'bununla beraber' veya 'ama' anlamında bir şey söylemedim" dedi. Buna karşılık, AB'den anlayış beklediğini de belirtti. Zaten Paşa konuşmasında da "AB'nin Türkiye'nin üyeliğine önyargısız yaklaşması ve kendi sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini" vurguladı...
***
KÜRESELLEŞME konusunda Org. Büyükanıt kapsamlı, objektif bir analiz yaptı. Küreselleşmenin siyasal, ekonomik, sosyal ve askeri boyutlarını inceleyen konuşmasının bu bölümünde, terör tehdidi üzerinde de durdu. Türkiye'nin bu alandaki acı deneyimlerini hatırlattıktan sonra bazı "dost ülkeler"in Türkiye'ye destek vermek yerine teröristlere arka çıktığını söylemeden geçemedi.
Org. Büyükanıt küreselleşmenin güvenlik boyutunu incelerken, gelişmiş ve güçlü ülkelerle, gelişme halindeki ülkelerin tehdit algılamasındaki farklara değindi ve kuşkularını yansıtan bir dizi soru sordu: Örneğin, "Güçsüz ülkeler, ithal malı tehdit algılamaları üzerine kurdukları güvenlik politikaları ile ne kadar güvenli olurlar?.. Gelişmekte olan ülkeler savunma politikalarını güçlü ülkelerin dayattığı tehdit algılamalarına göre mi düzenleyecek?"
Sempozyumdaki diğer bazı konuşmacılar gibi Org. Büyükanıt da küreselleşmenin bazı olumsuz yönlerine de işaret etti, ancak yaptığı saptamaların küreselleşme karşıtı, önyargılı ve ideolojik bir yaklaşım olarak algılanmamasını istedi.
"Küreselleşme, yaşadığımız yüzyılın kaçınılmaz bir olgusudur ve bu olgunun yansımaları altında yaşamak zorundayız" diyen Orgeneral şöyle devam etti: "Basit bir örnek vereyim: Yağan yağmur, tarlalarımıza bereket verirken, şemsiyeniz yoksa sizi ıslatır..."
Paşa'ya bu konuda da gene ayaküstü bir soru sorduk: "Türkiye bu bağlamda gelişmiş ülkeler mi, yoksa gelişme halindeki ülkeler arasında mı yer alıyor?" Kendisi buna direkt yanıt vermedi, Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu belirtti ve gülümseyerek ekledi: "Şemsiye her zaman lazım..."