Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

ASLINDA iyi oldu! Yunan Dışişleri Bakanı Pangalos'un Türkiye için "soyguncu, katil ve ırz düşmanı" demesi, Türkiye'nin dış politikasını Hitler'inkine benzetmesi, kendisinin ve Yunan diplomasisinin "haleti ruhiyesi"ni ve seviyesini dünyanın gözleri önüne serdi...
Bu lafların Pangalos'tan gelmesi şaşırtıcı değil. Çeşitli ülkelerin dışişleri bakanlıklarında ve Batı basınında Pangalos ile ilgili biyografik notlar, onu "pervasız, kavgacı, saldırgan, hırçın, dengesiz" gibi sözcüklerle tanıtıyor. Bakan'ın vaktiyle Almanya ve İtalya için sarfettiği hakaret dolu sözler, unutulmuş değil.
Yunanlılar da, Pangalos'un sık sık ağız bozmasından şikayetçiler. Nitekim Türkiye hakkında son söylediklerini bir kısım Yunan gazeteleri açıkça eleştiriyor. "Avgi" gazetesi, bu lafların Pangalos'un bozuk ruhsal durumundan kaynaklandığını yazıyor.
Peki, Pangalos'un bu sözleri, sadece duygusal bir tepkiyi mi ifade ediyor, yoksa Atina'nın belirli bir politikasını mı yansıtıyor?
* * *
PANGALOS'un mizacı, kullandığı çirkin (ve gayri - diplomatik) ifadelerin kısmen nedeni olabilir. Ama Bakan'ın bununla ortaya siyasi bir tavır koymak istediği (yani bunu isteyerek ve hesaplayarak yaptığı) da muhakkak.
Bu tavrın amacı, Atina'nın Türkiye ile - Ankara'nın önerdiği ve New York'taki son görüşmeler sırasında ABD'nin de desteklediği türden - diyaloğa karşı olduğunu göstermektir.
Pangalos, Türkiye'nin Ege ve Kıbrıs konusunda politikasını değiştirmediği sürece, Atina'nın "Madrid süreci"ne ve yeni bir yumuşama dönemine taraftar olmadığı mesajını vermek istemiştir.
Başbakan Simitis'in görüşünün de bu oldu anlaşılıyor. Daha ılımlı ve gerçekçi bir lider olarak tanınan Simitis'in bu olayda sessiz kalması, hatta Pangalos'un ağır hakaretlerinin etkisini giderebilecek bir tek söz söylememesi, gerçekten hayal kırıcıdır.
Varılan bu noktadan sonra, "Madrid süreci"nin daha ileriye götürülmesi, "Madrid ruhu"nun yaşatılması, orada verilen kararların
(örneğin Akil Adamlar grubunun kurulması gibi) uygulamaya konması şansı pek kalmıyor...
* * *
PANGALOS'u bu lafları etmeye sevkeden nedenlerden biri, kuşkusuz ABD'nin Ege sorunlarının çözümü konusunda ortaya koyduğu yeni tavırdır.
ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın Pangalos ile görüşmesinden sonra yapılan resmi açıklamada, ABD'nin "sadece Kardak değil, tüm Türk - Yunan uyuşmazlıklarının Uluslararası Adalet Divanı veya iki tarafın kabul edeceği herhangi başka bir mekanizma aracılığı ile çözümlenmesini" desteklediğini beyan etmesi, Yunanlıları çileden çıkarmıştır.
Pangalos'un bu hezeyanlarından sonra, ne yazık ki Türk - Yunan ilişkileri (Madrid toplantısından sadece 2 ay sonra) yeniden gerilim dönemine giriyor. Gerçi ABD bu "krizi" de yatıştırmak çabasında. Ama bu çabaların sonuç verme olasılığı oldukça zayıf görünüyor...
* * *
DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem'in Pangalos ile - sırf karşılık vermek uğruna - dalaşmaktan ve aynı seviyesiz lisanı kullanmaktan çekinmesi isabetli bir davranıştır.
Ancak Türk diplomasisi, Yunanlı Bakan'ın bu edepsizliğinden ötürü özür dilemesi üzerinde ısrar etmesi gerekir. Bu yapılmadıkça ve Yunan hükümeti tavrını açıklığa kavuşturmadıkça, üst düzey resmi temaslar dondurulmalıdır. Başbakan Yılmaz'ın da 3 Kasım'da Girit'teki Balkan Zirvesi'ne, sadece bu uluslararası toplantıda konuşmak için gitmesi, fakat Yunan yetkilileri ile görüşmemesi bizce daha doğru olur.
Atina, edepsiz ve hakaretamiz sözlerle bir diyaloğun başlatılamayacağını anlamalıdır...

Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr