Açılış konuşmalarında belirtildiği gibi, Avrasya bugün dünyanın en önemli ve hassas bölgelerinden biri durumunda. Özellikle 11 Eylülden sonra bu coğrafyada güç dengelerini etkileyen köklü değişiklikler oldu. Kafkasya - Orta Asya ekseni şimdi daha büyük stratejik değer taşıyor. Ayrıca zengin enerji potansiyeli de bölgenin başlıca oyuncularının gözünde, bu değeri artırıyor.Türkiye de bu oyuncular arasında yerini alma çabasında. Doğrusu SSCBnin dağılmasından sonra hazırlıksız yakalanan Türkiye Orta Asyadaki değişime ayak uydurmakta zorlandı. Ancak son zamanlarda daha pragmatik açılımlar yapmaya ve rolünü gerçekçi bir zemine oturtmaya başladı.***GEÇEN hafta Azerbaycanda temeli atılan Bakü - Tiflis - Ceyhan petrol boru hattının gerçekleşme yoluna girmesi, sadece üç ülke için değil, ABD ve Batı Avrupa dahil, yeni enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan pek çok ülke için de büyük önem taşıyor. Türkiyeden geçen Doğu - Batı enerji koridorunun değeri, önümüzdeki yıllarda daha da artacak.11 Eylülden hemen sonra ABDnin terörizme karşı savaş ilan etmesi ve Afganistana müdahale etmesi, bu geniş bölgede çok şeyi değiştirdi. Halen Orta Asyada ve (Kafkasyada) ABDnin bir askeri varlığı var. Rusya Batıya yakınlaşmıştır. Avrupa bölge ile daha yakından ilgilenmektedir.Böyle bir konjonktür, Türkiyeye de daha aktif bir rol oynama olanağı sağlıyor.***BAŞBAKAN Yardımcısı Mesut Yılmaz dünkü konuşmasında önemli bir noktaya değindi: Türkiyenin AB ile bütünleşme çabaları, aktif bir Avrasya politikası izlemesine, bu arada Orta Asya ülkeleri ile sıkı bağlar kurmasına engel değil. Aksine, AB ile beraber olmak, bu bağları daha da güçlendirir. Dolayısı ile, Avrasyayı AB politikasının bir ikamesi veya alternatifi olarak görmemek lazım...Dün zirvenin kulislerinde "Asyalı" diplomatlardan duyduğumuz söz şöyle idi: "Sizin ABde olmanız, bizim de yararımıza olur. Siz Asyadan Avrupaya uzanan yolun üstündesiniz, ama aynı zamanda, Avrupanın da Asya yönündeki uzantısısınız..."Avrasya coğrafyasının göbeğinde bulunan iki ülkeden biri olarak Türkiye (diğeri Rusyadır) politikasını pekâlâ iki kulvarda birden, yani hem AB, hem Asya yönünde yürütebilir...***DÜNKÜ toplantıda Yorgo Papandreunun yaptığı etkileyici konuşma, Atinanın gelecek ocak ayında AB başkanlığını devraldıktan sonra Birliğe getirmeye çalışacağı Avrasya boyutuna da ışık tuttu. Yunanistanın vizyonu Avrupa ile Asyayı stratejik, ekonomik, sosyal vs. alanlarda birbirine daha yakınlaştırmaktır.Papandreu bu bağlamda da Türkiyeyi ABnin içinde görmek istediğini ve Atinanın Türkiyenin üyeliği için çabalarını Kopenhag zirvesine kadar olduğu gibi, kendi başkanlığı döneminde de sürdüreceğini kesin bir ifade ile belirtti.Bazılarına Yunanistanın Türkiyeye böyle bir destek vermesi, ilk bakışta garip görünebilir. Veya bazısı bunun samimiyetini sorgulayabilir. Ama Türk diplomasisinin, diğer birçok AB üyelerine derdini anlatmakta zorlandığı bir dönemde, Atinanın bu açılımını iyi değerlendirmesinde yarar vardır... skohen@milliyet.com.tr İSTANBUL dün önemli bir uluslararası konferansa daha ev sahipliği yaptı. Marmara Grubu Vakfının düzenlediği "Avrasya Ekonomik Zirvesi"ne 25 ülkeden 100e yakın konuk lider ve üst düzey yetkili katılıyor. Üç gün sürecek olan toplantıların konuşmacıları arasında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Bulgaristanın eski Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelev, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ve yerli yabancı daha birçok önemli isim yer alıyor.