Henüz iki yıl önce Batı, Sırpların gazabına uğrayan Kosova'daki Arnavutları kurtarmak için seferber olmuştu. NATO ilk kez giriştiği bir askeri harekatla Sırplara "dur" demiş, ülkelerinden kaçan Arnavutların evlerine dönüşlerini sağlamıştı.
Şimdi Arnavut militanlar, saldırgan konumundalar. Ve iki cephede birden hareket halindeler. Biri, Yugoslavya'nın en geniş federe cumhuriyeti olan Sırbistan'ın güneyinde, Arnavutların da yaşadığı Preşeva bölgesi... Diğeri ise, Makedonya'nın Kosova ile sınırı bulunan kuzeybatı kesimi...
Arnavut gerillalarının (veya Sırpların ve Makedonyalıların deyişi ile "teröristlerin") son zamanlarda her iki cephede yoğunlaşan saldırıları, sadece bu ülkeleri değil, tüm dünyayı ayağa kaldırmış bulunuyor. Dün Sırplara karşı cephe alan Batı (NATO) şimdi Arnavutları durdurmaya çalışıyor.
"Guardian" gazetesi bu garip ve çelişkili durumu şöyle ifade ediyor: "Dünkü kurbanlar bugünün belalıları oldular... Farkına varılmadan Balkanlar'da (Batı tarafından) adeta bir canavar yaratıldı."
* * *
KOSOVA'da NATO operasyonlarının ardından hayatın normale döneceği, Arnavutlarla Sırpların geçici bir statü ile birlikte barış içinde yaşayacakları ümit edilmişti. Oysa silahlarını terk etmeyen Arnavut militanlar, bir "Büyük Arnavutluk" değilse bile, bir "Büyük Kosova" hayalini gerçekleştirmek için planlarını kurdular, hazırlıklarını yaptılar. Ve işte şimdi Güney Sırbistan ile Kuzey Makedonya topraklarında silahlı eylemlerini sürdürüyorlar. Gerekçeleri de, bu bölgelerde kalabalık Arnavut nüfusunun yaşadığı ve bunların Kosova'daki kardeşleri ile birleşmek istediğidir.
Bu argümanın geçerliliği tartışılabilir. Ancak gerçek şudur ki, son zamanlarda Balkanlar'da azıtan etnik milliyetçilik cereyanına, Kosova'daki ve civar bölgelerdeki Arnavutlar da kendilerini kaptırmış bulunuyor. Bu akımın şiddet eylemleri ile kendisini göstermesi ise, bütün Balkanlar için büyük bir tehdit oluşturuyor.
* * *
DURUM tabii ki Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Ankara'nın diplomatik dille ifade edilen tutumu, Arnavut militanlarının giriştiği saldırılara karşı. Türkiye ayrıca Makedonya'nın ve Yugoslavya'nın daha da bölünüp istikrarsızlaşmasını istemiyor.
Batı da çatışmaların durması (en azından ateşkesin sağlanması) için çaba harcıyor. Ama bunu da, olaylara fazla bulaşmadan gerçekleştirmek istiyor.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in TRT'ye demecinde belirttiği gibi, Batı'nın hatası ve eksikliği, bu süreçte Türkiye ve Yunanistan gibi Balkan ülkelerinin katkısına başvurmadan kendi başına hareket etmesidir.
Balkan gerçeğini iyi görmeyen politikalar kabusa kolayca dönüşebiliyor. Ve yok yere canavarlar yaratılabiliyor...