Washington’da Amerikan Üniversitesi tarafından düzenlenen bir konferans, Irak Kürtlerinin ülkenin siyasal geleceğinde kendileri için nasıl bir statü düşündüklerini açık şekilde ortaya koydu.
Konferansa Kuzey Irak’taki iki ana grubun - Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) - temsilcilerinin yanı sıra, ABD ve AB’den de konuşmacılar katıldı. Bu arada Türkiye’den TESEV Direktörü Özdem Sanberk de bir sunuş yaptı.
Bu tür "gayri resmi" konferanslar her ne kadar bir "düşünce egzersizi" niteliğini taşıyorsa da, bazı önemli eğilimlerin ortaya çıkmasına yol açıyor ve sonuçta politika oluşturan çevreler üzerinde de etkili olabiliyor.
***
KONFERANSTA Kürt temsilcileri Saddam sonrası dönem için Irak’ta federal bir sistem öngördüklerini açıkladılar.
Iraklı Kürt sözcülerin federal sistemi savunmaları yeni değil. Bu, Irak’taki Kürt liderlerinin öteden beri dile getirdikleri bir istektir.
Ancak bu konferansta bu isteğin içeriği daha açıklık kazandı. Öngörülen federal yapı, etnik temele dayanıyor. Yani Irak Federal Cumhuriyeti, iki kesimden oluşacak: Biri Kürt, diğeri Arap. Türkmenler, Hıristiyanlar, vs. azınlık statüsünü koruyacak. Federal sistem, "ademi merkeziyet" esasını getirecek, yani Kürt kesimi oldukça geniş bir özerkliğe sahip olacak...
Bu temel ilkeler üzerinde mutabık görünen KDP ile KYB şimdi, bir anayasa taslağı hazırlıyor.
Iraklı Kürt temsilciler Kürt "federe" bölgesinin nereleri kapsayacağı üzerinde net konuşmadılar. Yani en azından sunuşları sırasında Kerkük’ten açıkça söz etmediler. Nitekim konferansa katılan ABD Temsilciler Meclisi danışmanlarından Alan Makovsky’nin Kürt bölgesine Kerkük’ün dahil edilmek istenip istenmediği yolundaki sorusu yanıtsız kaldı; sadece konferansı izleyen Kürt topluluğu tarafından alkışlandı!
***
GÖRÜŞTÜĞÜMÜZ Kürt kökenli bir konuşmacıya göre, KDP - KYB projesinde, Kerkük’ün Kürt bölgesi içinde yer alacağı kesin. Bu henüz net olarak söylenmiyorsa da, bu konuda oluşan görüşün de bir geçmişi var: 1970’te Irak hükümeti ile Kürt temsilciler arasında varılan özerklik anlaşmasındaki bir ek maddede, Kerkük’ün statüsünün 4 yıl içinde belirleneceği vurgulanmıştı. Ama sonradan çatışmalar çıkmış, bu anlaşma rafa kalkmıştı. Buna karşın Kürtler Kerkük’ün kendilerine ait olduğunu 1992’de "Kürt Parlamentosu"nda aldıkları bir kararla ilan etmişti.
Şimdi bu konferansta, Kerkük ile ilgili bu görüş - "formel" olarak olmasa dahi - yeniden gündeme getirilmiş oldu.
***
TABİİ bundan en çok rahatsız olanlar Türkmenler ve Türk yetkilileridir. Washington’daki Türk diplomatik çevreleri, buna tepki göstermekte gecikmediler ve petrol zengini Kerkük’ün Kürt yönetimine bırakılamayacağını açıkça söylediler...
TESEV adına konuşan emekli Büyükelçi Sanberk de, genel olarak Kürt temsilcilerinin federalizm anlayışına karşı çıktı ve "Irak’ı etnik esaslara dayalı birimlere ayırma çabalarının Pandora’nın kutusunu açacağı" uyarısında bulundu.
Türkiye’de tüm dikkatlerin idam tartışmalarına, koalisyonun geleceğine ve Başbakan’ın sağlığına kilitlendiği bir dönemde, yanı başımızdaki bu gelişmeler yeterince izlenebiliyor mu?