Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türk ulusunu günlerdir yakından ilgilendiren, başta üzen ve sonunda sevindiren Galatasaray - Leeds karşılaşmasından çıkarılabilecek çok sonuç vardır.
Eğer İstanbul'da yapılan ilk maç öncesindeki tatsız olaylar cereyan etmeseydi, herhalde bu, UEFA Kupası için girişilen bir spor mücadelesinden ibaret kalacaktı. Galatasaray'ın İstanbul'daki 2 - 0 galibiyetinin ardından Leeds'teki 2 - 2 beraberliği sayesinde ilk kez bir Türk takımının Avrupa Kupası'na doğru yükselişi diğer herhangi bir olay veya etkenle karışmayacak, spor dışında başka bir alana yayılmayacaktı.
Ancak İstanbul'da meydana gelen "hooliganism" ve ardından bıçaklama olayı ile, ne yazık ki bu güzel sportif olay, olumsuz siyasal, sosyal, psikolojik boyutlar alıverdi. Hadise içeride hararetli tartışmalara, dışarıda da - Türkiye ile İngiltere arasında - gereksiz gerginliklere yol açtı. Leeds'teki maç haksız kısıtlamalarla, yersiz suçlamalarla ve de huzursuzluk içinde yapıldı.
Olayın sportif yanı Galatasaray - ve de Türkiye - için zaferle sonuçlandı. Buna sevinmek hakkımız. Ne var ki, Galatasaray - Leeds karşılaşması, başından sonuna kadar, diğer alanlarda düşündürücü bazı unsurlar kapsıyor.
* * *
BU unsurların bir kısmı sadece Türkiye'yi değil, pek çok ülkeyi ilgilendirir. Bir kısmı ise, daha çok bizim üzerinde durmamız gereken konulardır. Özetlersek:
* "Hooliganism", genelde maçlarla irtibatlı bir olaydır. Ancak bunun - özellikle İngiltere'de ve bazı Avrupa ülkelerinde - derin sosyal ve psikolojik nedenleri vardır. İstanbul'daki olayın pek çok benzeri daha önce İngiltere dahil, birçok Avrupa ülkesinde cereyan etmiştir. Bu düpedüz şiddettir, terördür. Artık "uygar dünya" olayı böyle kabul edip gereken önlemleri almak zorundadır. Uyuşturucu veya terörle mücadelede olduğu gibi "hooliganism"e karşı savaş konusunda da, mutlaka kesin bir tavır almak ve uluslararası işbirliği yapmak gerekiyor...
* Türkiye'de, İngiltere'deki anlamda bir "hooliganism" yoksa da, özellikle futbol ve hatta diğer maçlarda ortaya çıkan bir şiddet olayı vardır.
Bunu yapanların sayısında (onlara ister "serseri", ister "mahalle kabadayısı" densin) son zamanlarda korkunç bir artış olduğu da açık. İstanbul'da Leeds ile maç öncesi girişilen kanlı olay, bu gerçeği iyice yüzeye çıkardı. Artık bu soruna ciddi şekilde eğilip gereken önlemleri almak şart...
* Spor, aslında halk açısından heyecan verici, keyifli bir olay olduğu kadar, uluslararası ilişkiler açısından da yakınlaştırıcı bir faktördür.
O kadar ki birçok ilişkiler ve dostluklar, spor sayesinde kurulmuş veya geliştirilmiştir (Çin ile "pinpon" diplomasisi gibi)... Ama spor, aynı zamanda uzaklaştırıcı, hatta yıkıcı bir etken de olabiliyor. (Honduras - El Salvador Savaşı gibi)... Maalesef Galatasaray - Leeds karşılaşmaları, dostluğa hizmet etmek şöyle dursun, gelişen Türk - İngiliz ilişkilerine gölge dahi düşürmüştür. Şimdi bu faslı kapatmak, kızgınlıkları geride bırakıp, ilişkilerin süratle rayına oturmasına yardımcı olmak lazım. Türkiye'nin çıkarları da bunu gerektiriyor. (Sadece turizm alanındaki olanakları düşünsek yeter)...
* Bu tür olaylarda kuşkusuz medyanın rolü çok önemli. Başta İngiliz bulvar gazetelerinin, ardından bir kısım Türk medyasının tavrı, doğrusu bir sorumsuzluk örneğidir. Bu yayınlar olmasaydı, herhalde hadise bu kadar büyümeyecekti. Umarız iki taraf da bu olaydan gereken dersleri almıştır...
* Nihayet Türk medyasının "Leeds çıkarması", bazen olayların gereğinden fazla abartıldığını ortaya koydu. Türk basını ülkenin geleceğini etkileyen hangi önemli ve ciddi olaya (hele yurtdışında) böyle kalabalık ekipler gönderir? Bekir Coşkun'un "Hürriyet"te belirttiği gibi, "bu medyaya, bu siyasetçilere, bu taraftara sormalıyız: Başka zaman neredesiniz?.."


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr