BM Genel Kurulu'nda dünya liderlerinin yaptığı konuşmalar, ABD ile uluslararası topluluk arasındaki uçurumu gözlerin önüne sermiş bulunuyor.
Bu bölünmenin odak noktasını Irak sorunu oluşturuyor. Başkan Bush'un konuşması ile Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac başta olmak üzere diğer liderlerin söyledikleri, Irak meselesinde derin görüş ayrılığının devam ettiğini açıkça ortaya koydu.
Ancak, bu konuşmalar uluslararası camiadaki bölünmenin temelinde felsefi bir yaklaşım farkının yatmakta olduğunu da gösteriyor. Nitekim anlaşmazlığın esas nedeni, Genel Sekreter Kofi Annan'dan Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Peru cumhurbaşkanlarına kadar, çeşitli liderlerin "tek yanlı" ve "önleyici" askeri müdahalelere karşı çıkan görüşleri ile, Başkan Bush'un "tehdit" karşısında ulusların kendi başlarına hareket etme hakkını savunan tutumu arasındaki derin çelişkidir...
***
IRAK konusunda BM Genel Kurulu'nda çeşitli liderlerin söyledikleri, bilinen görüşlerin tekrarından ibaret. Belki tek fark, üslupta. Chirac bile içerikli konuşmasında yumuşak bir yaklaşım sergilemiş, ABD'ye adeta bir zeytin dalı uzatmıştır. Örneğin daha önce Bağdat'ta yönetimin Iraklılara "derhal" (bir ay gibi kısa bir sürede) devrinden söz ederken, bu kez bunun "gerçekçi bir takvime göre" yapılmasını önermiştir. Aynı şekilde bundan önce BM şemsiyesi altında bir uluslararası gücün kurulması gerektiğini savunurken, şimdi bu gücün görevini ABD komutası altında yapabileceğini söylemiştir. Ve en önemlisi, ABD'nin hazırladığı Irak'la ilgili karar tasarısına karşı vetosunu kullanmayacağı mesajını da vermiştir.
Doğrusu Bush'un Irak'la ilgili inandırıcı, önemli bir sözü olmadı. Nitekim sadece işlerin iyiye gitmekte olduğunu belirtti ve BM üyelerinin barışın kurulmasına destek olmasını istedi. Bir de Bağdat'ta yönetimin devri işinin de aceleye getirilemeyeceğini açıkladı...
Bütün bunlardan şu sonucu çıkarmak mümkün: Evet, ABD Irak'ta BM'nin daha geniş rol almasını istiyor; ama kendi egemen rolünü hiç terk etmeden... Bu çerçevede Güvenlik Konseyi'nden önümüzdeki günlerde bir karar çıkabilir (Fransa veto etmeyeceğine göre). Ancak böyle bir kararın gücü ve etkinliği ne olur?..
***
İŞİN felsefi yönüne gelince: Annan, Chirac ve diğer birçok lider Bush yönetiminin "tek yanlılık ve önleyici vuruş doktrini"ne şiddete karşı çıktılar. Annan ABD'nin bu tür hareketlerinin, başkalarına da kötü misal olacağından ve sonunda orman kanununun hakim olacağından söz etti. Onun gibi diğer liderler de kolektif karar ve uygulamalar için BM'nin daha aktif rol alması gerektiğini savundular.
Bush'un görüşü ise, BM'nin zamanında hareket edememesi karşısında, "kendini koruma" hakkının kullanılmasının gerektiği yönünde. Bu görüş, Başkan'ın geliştirdiği ve kendi adını taşıyan doktrininin temelini oluşturuyor.
Bush'un Genel Kurul'daki konuşmasında bunu ısrarla savunması, ABD'nin tüm eleştirilere rağmen bu politikasını sürdürmek kararında olduğunu gösteriyor. Ve tabii, BM camiası içindeki uçurumun yakın gelecekte ortadan kalkabileceği umudunu da hiç vermiyor...