ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Mark Parris'in, Güneydoğu Anadolu'ya ticaret ve yatırımları teşvik amacı ile yapmakta olduğu gezi, ibret verici bir olaydır.Elçiliğin tarım ve ticaret müşavirleri ile birlikte bölgede temaslarda bulunan Amerikan diplomatının bu misyonu,
pratik hedefinin yanı sıra
sembolik bir anlam da taşıyor.
* Pratik amaç, Amerikan iş çevrelerinin bu bölgedeki ekonomik potansiyeli değerlendirmesine önayak olmaktır. Parris ve takımı, bölgenin tarımdan enerjiye kadar çeşitli alanlarda fırsatlar vaat ettiği ve Amerikan şirketleri için buralarda yeni iş olanaklarının doğmakta olduğu kanısında. Büyükelçi bu işi sağlam bir zemine oturtmak için, GÜNSİAD'ın katılımı ile, Diyarbakır'da bir büro açacak; temmuzda Ankara'daki görevinden ayrılmadan önce de ülkesine bir rapor gönderecek. Bu arada müşavirleri de ilgili şirketleri devreye sokmaya çalışacak.
* Gezinin sembolik anlamını, büyükelçi bizzat şöyle ifade ediyor: "Bu ziyareti rahatça gerçekleştirmemiz, bölgede 1999'dan bu yana güvenlik alanında kat edilen ilerlemeyi ortaya koyuyor." Parris böylece ABD kamuoyuna ve iş çevrelerine, "Güneydoğu Anadolu'da sükunet ve istikrar var. Burada artık iş yapılabilir" mesajını veriyor. Amerikalı diplomat aynı zamanda Ankara'ya da bir mesaj veriyor ve terör ile mücadelede elde edilen başarının ardından, OHAL'in kalkması zamanının geldiğini söylüyor...
* * *
BÖLGEDE terörün kontrol altına alınması ve hayatın normale dönmesi üzerine artık esas işin hükümete, bürokrasiye ve özel sektöre düştüğü açık... Esas iş, bölgeyi geri kalmışlıktan kurtarmak, son yıllarda olaylar nedeni ile büsbütün bozulan ekonomiyi ve sosyal dengeleri düzeltmek, yeni iş olanakları yaratmaktır.
Bölgede güvenliği sağlamayı başaran TSK son zamanlarda bu yönde sürekli olarak çağrılarda bulunmuş, ayrıca bazı girişimlerle buna bizzat önayak olmuştur. Geçen hafta Genelkurmay'ın düzenlediği bir geziye katılan gazetecilerin yazdıkları, TSK'nın şimdi bölgenin kalkınmasında gerçekleştirdiği önemli katkılar hakkında bir fikir veriyor.
Bu aşamada artık Güneydoğu'nun eski acılarından ve şimdiki sıkıntılarından kurtulması, bir an önce toparlanıp doğa ve insan potansiyelini değerlendirmesi için, ulusal bir seferberliğe ihtiyaç var.Ordunun buna önayak olması, yabancıların ilgi göstermesi ve yardımcı olmaya çalışması, çok olumlu.
Ama doğrusu gözler bu misyonda yer alması gereken kişi ve kurumları (Bakanlar Kurulu'ndan Meclis'e, bürokrasiden iş çevrelerine kadar)
ön safta görmek istiyor...
Bölgeden binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede işadamları yatırım, ortaklık, ticaret vs. için ilgi gösteriyor, bir şeyler yapmaya hazırlanıyor.
Bizim işadamlarımızın şimdiye kadar çoktan harekete geçmiş olması gerekmez miydi? Güneydoğu Anadolu'da iş fırsatları arama misyonu Amerikan sefirine mi bırakılmalı idi?..
* * *
GEÇEN hafta Ankara'da "Mamak çöplüğü" sorununda, Türkiye'deki bazı büyükelçilerin eşlerinin düzenlediği protesto gösterisi, üzücü olduğu kadar ibret verici başka bir olay...
İki yıldır bu çöplüğün yarattığı çevre sorunu çözülmüyor. Normalde bu işi ilgili makamların tüm zorlukları aşıp halletmesi gerekirdi. Haydi bu yapılmadı.
Peki Türk halkı - en azından birkaç yabancı diplomat hanımının yaptığı gibi - bir tepki gösteremez miydi? Bu iş onlara mı bırakılmalı idi?
Bu gösteri üzerine, Çevre Bakanlığı'nın harekete geçtiği bildiriliyor. Güzel.
Bu sorun halledilirse, bölge sakinleri "Allah razı olsun bu yabancı hanımlara" diyecek. Biz bunun kendi sivil toplum örgütlerimiz için söylenmesini isterdik.
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr