Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Daha açık bir ifade, bu üç ülke, olası bir Irak savaşında, Türkiyenin savunma yeteneğini artıracak "Patriot" füzeleri ile "Awacs" uçaklarının gönderilmesine, sırf ABDnin tek yanlı bir savaş hazırlığı içinde olmasından ötürü, karşı çıkıyor. Fransız ve Belçika diplomatları da zaten "bu tavrımız Türkiyeye karşı değil" diyorlar."Doğru, üç ülkenin itirazının adresi Türkiye değil, ABDdir. Bu üçlünün "mantığı"na göre, Türkiyeye NATO çerçevesinde savunma silahlarının - "ihtiyati tedbir" olarak da olsa - gönderilmesi, bir "savaş durumu" yaratır ve ABDnin saldırma planlarının önünü açmış olur... Bunun aksine, eğer ABDnin önerdiği paket rafa kaldırılabilirse, krizin "savaşsız" halledilmesi mümkün olabilir...* * *NATOnun düştüğü duruma bakın: Siz anlaşamadığınız veya çekemediğiniz bir müttefikinize (ABDye) kızacaksınız ve aslında korumanız gereken, topun ağzındaki bir başka müttefikinizi (Türkiyeyi) kendi haline bırakacaksınız...NATOnun yarım yüzyıllık tarihinde - hatta Soğuk Savaşın en kritik dönemlerinde bile - böyle bir durum görülmedi. Hiçbir üye ülke, dün Türkiyenin yaptığı gibi, ittifakın 4üncü maddesinin yürürlüğe konması talebinde bulunmak zorunda kalmadı.Son günlerde AB içindeki çatlaktan, Trans - Atlantik uçurumdan söz ediliyordu. Şimdi bu hastalık NATOya da sirayet etti, bir zamanların "kale gibi güçlü" Kuzey Atlantik İttifakını sarsmaya başladı.Sonunda NATO bu bunalımı atlatsa bile, güvenirliği açısından aldığı yaranın izlerini kolay kolay silemeyecek...* * *FRANSA - Almanya - Belçika üçlüsü, Irak sorununun gerçekten barışçı yollardan çözümlenebileceği inancını koruyabilir, ABDnin Iraka karşı bir savaş macerasına girişmesini haksız ve yanlış görebilir, bunun engellenmesi gerektiğini de savunabilir. Aslında uluslararası camiada onlar gibi düşünen çok ülke vardır. Türkiye de, bu krizin "savaşsız" atlatılması için elinden geleni yapıyor. (Ortadoğu ülkeleri nezdindeki yeni girişimler, bunun son örneği)...Ama bu üç müttefikimiz, Türkiyeyi hem kendileri ile, hem NATO ile karşı karşıya getirecek bir davranış içine girmemeli idi. İki nedenle: (1) NATOdan istenen karar, Türkiyenin her ihtimale karşı, savunma sisteminin takviyesine yönelik. Sözü geçen modern silahlar, "savunma" (saldırıcı değil) sistemi ile ilgili... (2) Bu üç ülkenin yetkilileri, Türkiyeye bir saldırı olduğu takdirde, 5inci madde uyarınca derhal yardıma koşacağını söylüyorlar. O kadar üstünde durdukları "zamanlama" açısından bu Türkiye için çok geç olmaz mı?..* * *AVRUPA üçlüsünün Atlantikin öbür kıyısındaki Süper Devletin tek yanlı davranışlarını ve hele tehlikeli olabilecek bir saldırısını önlemek için çaba harcaması yerindedir. Son 48 saat içinde bazı yeni diplomatik girişimler için Rusyanın da onlara destek vermesi, cesaret vericidir. Sonunda bu çabalar sonuç verir veya vermez, bu ayrı konu. Bush yönetimi, şu anda hala Irakı vurmakta çok kararlı görünüyor...Ne var ki bu çabaların platformu BM ve özellikle Fransanın veto hakkına sahip olduğu Güvenlik Konseyi olmalı. İttifakı bölen, Türkiyeyi de kendi haline terk eden NATO Konseyi değil... skohen@milliyet.com.tr İLK bakışta Belçika Dışişleri Bakanı Louis Michelin öne sürdüğü argümanda bir mantık var: "Savaş mantığını kabulleneceğimiz bir durum yaratmak istemiyoruz" diyor Bakan. Belçikanın Fransa ve Almanya ile birlikte dün NATOda, Türkiyenin korunmasına yönelik "ihtiyati tedbir" paketine vetosunu çekmesinin nedeni, bu...