Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Şimdi 81 yaşındaki Castro, devam eden hastalığı nedeniyle, bu görevini resmen "temelli olarak" bırakmış bulunuyor.Küba'daki popüler adıyla Fidel'in 1959'dan beri iktidarda bulunduğu hatırlanırsa, dün açıkladığı istifa kararıyla 50 yıllık "Castro dönemi"nin son bulduğu söylenebilir.Kuşkusuz Fidel Castro, son yarım yüzyılın önde gelen liderlerinden biri olarak anılacaktır. Onu sevenler veya ondan nefret edenler, bu komünist devrimcinin güçlü bir kişiliğe sahip olduğunu, fikirleri ve cesaretiyle yalnız ülkesine değil, bölge ve dünya politikasına damgasını vurduğunu kabul edeceklerdir.Castro'nun en ilginç özelliklerinden biri, günümüze kadar iktidarını en uzun süre koruyan tek komünist lider olmasıdır. Soğuk Savaş döneminde komünist dünyasındaki liderlerin hepsi hayattan veya politikadan silindi. Fidel Castro şimdi iktidardan çekilmekle beraber, siyasi mirasını korumaya kararlı. Nitekim, istifasıyla ilgili açıklamasında, "bir fikir askeri olarak savaşmaya devam edeceğini" belirtiyor ve "Yoldaş Fidel'in Düşünceleri" adı altında yazılar yazacağını açıklıyor... KÜBA lideri hastalandığı Temmuz 2006'dan sonra cumhurbaşkanlığı görevini "geçici olarak" kardeşi Raul'a devretmişti. Fidel'in yaşamı zaten baştan aşağı "savaş"la geçti. 1950'lerde bu, silahlı bir savaştı. Castro'nun o zamanki sıfatıyla "El Comandante" (Komutan), diktatör Batista'yı devirmek için, bir gerilla hareketinin başına geçmişti. Castro 1959'da amacına ulaştı. Batista rejimini devirerek iktidarı ele geçirdi.O andan itibaren Fidel için sıra Marksist-Leninist programını hayata geçirmeye gelmişti.Kısa zamanda Küba'nın siyasal, sosyal ve ekonomik yapısı değişti. Yerli yabancı işletmeler devletleştirildi, büyük arazilere el kondu. Buna paralel olarak yoğun eğitim ve sağlık programları uygulandı.Ama bu büyük değişiklik, ciddi sarsıntılar da yarattı. Zengin çevreler başta olmak üzere halkın bir kesimi, bu düzen değişikliğinden olumsuz etkilendi, bir kısmı Küba'dan kaçtı.Fakat esas sorunlar, Küba'nın dış ilişkilerinde yaşandı. ABD daha baştan Castro'ya karşı cephe aldı. Bu da, Soğuk Savaş koşullarında Fidel'i, Sovyetler Birliği'ne dört elle sarılmaya itti. Sonuçta Küba, -hele 1962'deki füze krizi nedeniyle- ABD-SSCB çatışmasının odak noktası oluverdi.Castro ABD'nin ablukasına ve tehditlerine rağmen, meydan okumaya ve direnmeye devam etti. Tabii bu sürtüşmelerin ve ABD boykotunun ağır faturası da Küba halkına çıktı. Devrim yılları Castro'nun iktidarı resmen bıraktığı şu sırada Küba devrimden sağladığı kazanımları korumak, ancak şimdiki dünya konjonktürü içinde bazı değişikliklere yönelmek noktasında -yani bir yol kavşağında- bulunuyor.Castro'nun gidişi, böyle bir transformasyona yol açacak mı?Başkan Bush, dün Castro'dan sonra Küba'nın demokrasiye geçiş sürecinin başlayabileceğinden söz etti. Bu, onun beklentisi... Aslında Fidel sonrası dönemde hızlı ve köklü bir değişiklik olması ihtimali çok zayıf. Yani bir bakıma, Castro'dan sonra da Castroizm devam edecek gibi görünüyor.Bu arada bazı ekonomik düzenlemeler olabilir. Bazı siyasi kısıtlamalar hafifletilebilir. Ama Küba'da sosyalist düzenin değişmesi söz konusu değil. Hele, Fidel'in kardeşi Raul -yani gene bir Castro- Castroizm mirasını devralacaksa... skohen@milliyet.com.tr Fidel sonrası dönem