Tarihi an nihayet dün akşam saatlerinde geldi. Mısır’da halk ayaklanması - buna artık rahatça devrim diyebiliriz - 18. gününde hedefine ulaştı : 30 yıldır iktidarda bulunan 82 yaşındaki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek koltuğunu bıraktı.
Bu gerçekten Mısır tarihinde çok önemli bir dönüm noktası. Hatta sadece eski Firavunlar diyarı için değil, Kuzey Afrika’dan Arap Yarımadası’na kadar uzanan geniş bir coğrafyadaki tüm ülkeler için...
Mısır’daki olayın önemi bir diktatörün sokaklara dökülen halkın gücü ile devrilmiş olmasıdır. Gerçi dış görünüşte Mübarek’i çekilmeye zorlayan ordudur. Ama eğer yüz binlerce insan günlerce ülke çapında sokaklara dökülmeseydi, ordu Mübarek’i istifaya zorlayabilir miydi?
Bu halk hareketinin bir özelliği de, her yaştan, her sosyal sınıftan, her görüş ve inançtan geniş kitleleri bir araya getirmiş olmasıdır. Hem de başlarında bir lider olmadan... Sadece Facebook ve Twitter yüz binlerce kişiyi meydanlarda toplamaya yetti... Bu “devrimler tarihi”ne geçecek olan bir yenilik...
* * *
Halkın gücü karşısında Mübarek’in fazla direnemeyeceği belliydi. Kendisi eğer daha işin başında halkın gözünde “istenmeyen adam” durumuna düştüğünü anlasaydı, ordunun onu gitmeye zorlamasına gerek kalmazdı.
Ordunun yaptığı, klasik tipten bir darbe sayılmaz. Ama sonuçta “Reis”in ve onun yönetiminin yerine asker geçmiş oluyor.
Şimdi bütün mesele, yönetimi ele alan ordunun önümüzdeki dönemde nasıl hareket edeceğidir. Yüksek Askeri Konsey, ülkeyi makul bir süre içinde demokratik bir düzene kavuşturacak mı? Bu süreçte halkın istek ve beklentilerini yerine getirmeye çalışacak ve bunun için sivillerle işbirliği yapacak mı? Yoksa geçmişte bazı Mısırlı komutanların dediği gibi, “Mısır halkının henüz demokrasiye hazır olmadığı” iddiasıyla, iktidarda kalmak veya perde arkasında “askeri vesayet” altında güdümlü bir rejim kurmak mı isteyecek?
Bunu kestirmek için zaman çok erken. Kuşkusuz Mübarek’in gitmesi 80 milyon Mısırlıyı coşturdu, umutlandırdı, cesaretlendirdi. Ama bu zafer sarhoşluğundan sonra, yani önümüzdeki günlerde ve haftalarda, halk 18 gün boyunca sokaklarda ve meydanlarda dile getirdiği taleplerinin ve beklentilerinin yerine getirilmesini isteyecek.
Ordunun müdahalesinin bir “darbe” sayılmaması için bunun “devrim”in önünü açması gerekecektir.
* * *
Kısacası, Mübarek döneminin sona ermesinin “ertesi günü” zor ve çetin bir sürecin başlangıcı olacaktır.
Yeni (askeri) yönetimin öncelikli işleri arasında yeni bir hükümet (tercihen bir “Milli Birlik Hükümeti”) kurmak, Olağanüstü Hal dahil, eski dönemden kalan kısıtlayıcı karar ve yasaları kaldırmak, geçici bir anayasa hazırlamak, milleti temsil etmeyen Meclisi feshetmek, hem Meclis hem Başkan seçimleri için hazırlıklara başlamak, ülkedeki çeşitli siyasi grupların ve partilerin serbestçe faaliyete geçmesini sağlamak var...
Bunları yapmak için zamana ihtiyaç var. Ama bu sürecin gereğinden fazla uzun tutulması ve amacından saptırılması, gene halkın tepkisine yol açacaktır. Artık Mısır’da halk uyanmıştır ve ayaktadır. Son sözü söyleyecek olan da odur...