Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İlginç bir rastlantı sonucu şu sırada Türkiye ve Yunanistan'da, siyasal düzenin geleceğine ilişkin tercih, iki temel kavram arasında yapılıyor: Biri "değişim", diğeri de "istikrar"...
Pazar günü Yunanistan'da yapılacak seçimlerde Kostas Simitis'in sosyalist PASOK partisi ile Kostas Karamanlis'in sağcı Yeni Demokrasi Partisi arasındaki tercihin temelinde, işte bu iki konsept yatıyor.
* * *
PASOK'un şimdi "istikrar"ı ve devamlılığı savunmasına şaşmamalı. Eylül 1996 seçimlerini kazanan Simitis, bu zaman zarfında PASOK'un (Andreas Papandreu iktidarının izlediği) eski çizgisini değiştirerek içte ve dışta yeni politikalar izledi. Ekonomide liberal reformlar gerçekleştirdi. Yunanistan'ın Avrupa ile bütünleşmesine (ve bu arada "euro"ya katılmasına), Balkanlar'da daha faal bir rol almasına ve Türkiye ile ilişkilerin düzelmesine yol açtı.
Simitis'in "erken seçim" (eylül yerine nisanda) istemesinin nedeni de, "icraat"ının meyvelerini zamanında almak ve "işe devam" etmek arzusudur. Bu nedenle PASOK, kampanyada da devamlılık ve istikrar temasını işlemiş, seçmene kendisini bir dönem daha iktidarda bırakması çağrısında bulunmuştur.
Yeni Demokrasi Partisi ise, iktidarın artık değişmesi gerektiğini savunuyor. PASOK, 1989 - 1993 dönemi dışında, 1981'den beri iş başında. Yeni Demokrasi'nin genç lideri Kostas Karamanlis, "artık yeter" mesajını veriyor. Ve değişiklik temasını işliyor. Gerçi bu değişimden (iktidar değişikliğinin ötesinde) ne kastettiği açık değil. Ama bu terimin kendisi dahi, halkın bir kesimine cazip geliyor...
* * *
YUNANİSTAN'da solun istikrar, sağın ise değişim istemesi ilginç bir çelişki! Ne gariptir ki, 1980'lerin başında durum bunun tam tersi idi:
O zaman "değişim" sloganını ortaya atan PASOK lideri Andreas Papandreu uzun süre iktidarda bulunan sağcıların yönetimine - ve politikalarına - son verilmesini istiyordu. Yeni Demokrasi Partisi ise devamlılığı ve istikrarı savunuyordu...
Yunanistan'daki seçimlerin "dün ile bugün" arasındaki fark bağlamında sergilediği diğer anlamlı bir çelişki de, iki partinin ideolojik eğilimi ve destek gördüğü kesimler ile ilgilidir.
Andreas Papandreu zamanında PASOK ekonomide sosyalist programına uygun bir politika izliyordu. (Türkiye aleyhtarı çizgisi dışında, Papandreu en azından söylemde ABD'ye, NATO'ya ve AB'ye karşı çıkıyordu). O dönemde sosyalist iktidar, daha çok emekçi, çiftçi kesimden ve kırsal bölgelerden destek sağlıyordu.
Simitis iktidarı, PASOK'un bu eski tutumunu değiştirdi. Ekonomide bir dizi liberal reform (özelleştirme gibi) gerçekleştirdi. Yunanistan'ı AB'ye daha çok entegre edecek adımlar attı. Ve tabii Türkiye ile yeni bir yakınlaşma sürecini başlattı.
Simitis'in özellikle ekonomik ve sosyal politikaları, PASOK'un "geleneksel destekçileri"nin bir kısmını kaybetmesine yol açtı. Ne gariptir ki emekçilerin, çiftçilerin ve dar gelirlilerin PASOK'tan geri çektiği destek şimdi Yeni Demokrasi Partisi'ne yöneliyor. PASOK ise sağcıların eski kalesi sayılan kentlerde (hatta iş çevrelerinde dahi) daha çok sempati görüyor!
* * *
BUNA da şaşmamak lazım. Çünkü PASOK eski Sosyalist Partisi değil. Tıpkı birçok Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, o da bir transformasyon geçirmiş ve "merkez"e kaymış durumda. Bu yüzden "eski ekol"e sadık solcuların desteğini yitirmiş, ama buna karşılık yeni ortaya çıkan "orta sınıf"ın desteğini kazanmış bulunuyor.
Kısacası, Yunan siyasal hayatında partilerin ve toplumunun eğiliminde ve tercihlerinde bugün, düne göre önemli farklar var. Bu farklılık yüzündendir ki, halkın değişim ile devamlılık arasındaki tercihinin ne olacağı ve bunun sandığa nasıl yansıyacağı belli değil...




Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr