Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İsrail - Filistin anlaşmazlığını araştırmak için bir süre önce kurulan uluslararası komitenin üyelerinden eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in taraflara tavsiyesi şu: "Bir an önce oturup konuşun... Bu kritik aşamada güvenlik sorununu görüşün. Tekrar masaya varmak için mutlaka bir adım atın..."
Dün telefonla görüştüğümüz Demirel, son günlerde tırmanan çatışmalar karşısında duyduğu derin kaygıyı şöyle ifade ediyor: "Ortadoğu barışı en nazik noktasında. Barış sadece ihtilaf halindeki tarafları değil, herkesi ve bizi de yakından ilgilendirir. Eğer şiddet eylemleri ile şimdiki kötüleşme süreci devam ederse, bu, sınırları da aşabilir. Bölgede çok şey olabilir."
Son günlerde tırmanan çatışmalar, Ortadoğu'da topyekün bir savaşa kadar gidebilir mi?
Demirel böyle bir tehlikeden çok, "terörün ve fundamentalist akımların bölge ülkelerinin sınırlarını da zorlayabileceğini" düşünüyor.
Bu bakımdan taraflara "şiddeti bitirin" mesajını veriyor.
* * *
ABD'nin ve BM'nin inisiyatifi ile kurulan ve "Mitchell Komitesi" olarak da bilinen uluslararası grubun görevi, aslında şimdiki çatışmaların nasıl ve neden başladığını araştırmak ve şiddetin nasıl durdurulabileceğini incelemek ile sınırlı. "Yani, bizim arabuluculuk gibi bir misyonumuz yok" diyor Demirel. Ve ekliyor: "Ama ben bölgenin bir adamı ve 35 yıldır bu işlerin içinde bulunan bir kişi olarak, iki tarafa da düşüncelerimi açıkça anlatıyorum. Şimdi de diyorum ki, durum halen en nazik noktasındadır. Ve bu gidişle daha da kötüye gidebilir. Bunun için şu veya bu şekilde görüşmelerin başlaması lazım. Şu sırada taraflar güvenlik sorunlarını birlikte ele alabilirler. Bu barış sürecinin yolunu da açar. Bilinmesi gerekir ki, barış olmadan da güvenlik olamaz..."
* * *
DEMİREL'in diğer komite üyelerinden bir farkı - ve de avantajı - gerek Arafat, gerekse İsrail liderleri ile daha açık ve samimi şekilde konuşabilmesidir.
Nitekim geçen hafta bölgede yaptığı temaslarda bu konudaki görüşlerini ve tavsiyelerini dile getirdi. Ne var ki, Demirel'in de belirttiği gibi, taraflar arasında öyle bir güvensizlik var ki, bu kısır döngüden çıkılamıyor.
Şiddeti durdurmanın başka yolu olabilir mi? Örneğin bir ara söz konusu olan uluslararası bir gözlemci grubunun veya gücünün bölgeye gönderilmesi, sonuç verebilir mi? Demirel, İsrail'in buna yanaşmadığını belirtiyor ve "bizim grup olarak böyle bir öneride bulunma yetkimiz yok. İki tarafın kabul etmediği bir fikri tavsiye edemeyiz" diyor.
Bununla beraber Demirel son temaslarında söylediklerini bize de tekrarlıyor: "Bizim telkinimiz bu: İnisiyatifi ele alın ve öncelikle şiddeti, çatışmaları durduracak önlemleri konuşun. Ardından barış süreci yeniden başlayabilir"...
* * *
SON günlerde dramatik boyutlar alan şiddet ve çatışma dalgasının daha da yayılmasını önlemenin başka yolu yok. Ama ateşin kesilmesini sağlayacak bir mutabakat da, ne yazık ki, görünürde yok.
Şiddete başvuran örgütler kampanyalarını sürdüreceklerini ilan ediyor. Arafat'ın buna karşı açık bir tutum almasını bekleyen İsrail, her eyleme karşı çok sert misillemelerde bulunuyor. Kan aktıkça da kin ve nefretle birlikte güvensizlik de artıyor.
Demirel'in deyişi ile, bu kör topal gidişi durdurmak için, devlet adamlarına çok iş düşüyor...