Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in İsrail'e ve Filistin'e bir mesajı var: Her türlü şiddete derhal ve şartsız olarak son verin. Bu savaşı sürdürmenin hiçbir mantığı, yararı ve beklentisi olamaz. Daha fazla kanın akmasını önlemek tamamen sizin elinizdedir. Bugünkü açmazdan kurtulmanın tek yolu da budur...
Demirel, "Mitchell Komisyonu"nun beş üyesinden biri olarak, dün bu çağrıyı kendisiyle telefonla gerçekleştirdiğimiz söyleşi sırasında yaptı.
ABD'nin ünlü eski diplomatlarından George Mitchell'in başkanlığındaki komisyon, geçen yıl Ortadoğu'da çatışmaları durdurmak ve yeni bir barış süreci başlatmak için, 6 ay boyunca tüm ilgili taraflarla temaslarda bulunmuş ve sonunda Demirel'in deyişi ile çözüme giden bir "yol haritası" niteliğindeki raporunu hazırlamıştı.
Eski cumhurbaşkanının da imzasını taşıyan bu raporun yaşama geçirilmesi için yoğun çabalar harcanmış, ancak "intifada"nın tırmanması, son olarak da İsrail'in Batı Şeria'yı işgal etmesi ve Yaser Arafat'ı rehin tutması ile, barış umutları tamamen yok olmuştur...
* * *
DEMİREL'e sorduk: Bu olanları tahmin ediyor muydunuz? Durumun bu kadar vahimleşmesine şaştınız mı?
Demirel'in yanıtı şöyle oldu: "Evet, tahmin ediyordum. Biz taraflarla defalarca görüştük. Doğrusu barışı gönülden arzuladıklarını görmedik. Gerçi tavsiyelerimizi kabul ettiler. Ama gereğini yapmadılar... Böylece bu kritik duruma gelinmiş oldu."
Komisyonun tavsiyeleri, aynen BM Güvenlik Konseyi'nin 30 Mart'ta kabul ettiği 1402 sayılı kararın doğrultusunda idi. Her türlü şiddet durdurulacak, ateşkes koşulsuz olarak yürürlüğe girecek ve barış görüşmeleri başlayacaktı. Demirel'e göre "Bu altın bir fırsattı, ama o zaman kaçırıldı"...
Bunun bir nedeni, İsrail'in önce şiddetin (bu arada intihar saldırılarının) topyekün durması üzerinde ısrar etmesi idi. Demirel Şaron'a "masaya oturduğunuz zaman öbür şartlar da yerine gelir" tavsiyesinde bulunduğunu hatırlattı. Tıpkı Arafat'a, "şiddeti kim hangi sebeple yaparsa yapsın durdurulmalı" tavsiyesini ilettiği gibi...
Ancak bugünkü durum artık eski dengeleri de bozmuş bulunuyor. Demirel'e göre, "İntihar saldırıları ile İsrail'in askeri saldırıları denk değil... İntihar saldırıları yapanlar haklı da olsalar, haksız çıkıyorlar. Askeri mukabele de, öz savunma gerekçesi ile de yapılsa, bu şekli ile hukuka ve insanlık ölçülerine karşı. İsrail öz savunma için yanlış bir yol seçti"...
* * *
BUGÜN gelinin noktada ne yapılabilir? Çatışmalar daha genişler mi? Mitchell raporu artık öldü mü, yoksa geçerliliğini koruyor mu?
Demirel'e göre, "iki tarafta da liderlerin ve halkların bu savaşın galibinin olamayacağını, iki tarafın da çok şey kaybetmekte olduğunu anlaması lazım. Bunun başka yolu var mı? Hiçbir şey ilanihaye devam etmez. Olayı derhal bitirmek şart. Taraflar bunu prestij meselesi saymayıp 'çirkin şeyler oldu, artık bunları kesiyoruz, geçmişi ileriye taşımıyoruz, yeni bir dönem başlatıyoruz' demeli"...
Bu çerçevede Mitchell raporu - ve onun içerdiği tavsiyeler - bugün de geçerli, Demirel'e göre. Yeter ki, Güvenlik Konseyi'nin kararı da ivedilikle uygulansın.
Demirel, üç unsurun İsrail'in geri çekilmesi, ateşkesin ilanı, intihar eylemlerinin kontrol altına alınması koşullarının eş zamanda uygulamaya konabileceği görüşünde. Bunun için de "hangisi önce gelmeli" gibi bir tartışmaya girmeye gerek yok. Liderler örneğin Bosna - Hersek'te görüldüğü gibi, "kendilerini aşarak geleceğe bakarlarsa" bu pekala gerçekleşebilir...
* * *
BUNUNLA beraber Demirel'in kaygısı, saldırıların durmaması halinde, "bu işin dışarı taşması"dır. Bunun ilk işaretleri de görülüyor zaten. Bu sadece iki taraf için değil, bölge ve dünya için de büyük tehlike...
Bu nedenle Demirel, Ortadoğu'da barış ortamını yaratmaya çalışan Mitchell Komisyonu'nun bir üyesi olarak Ankara'dan taraflara sesleniyor: Tavsiyeleri dinleyin ve her türlü şiddete derhal son verin...