Amerikan diplomasisi, bu vesileyle bir yandan Hamas'a iletilecek mesajlarla "değişme şansı"nın verilmesine razı olurken, diğer yandan Filistin'de kurmaya hazırlandığı hükümeti ekonomik ve siyasal baskılarla "yola getirmeye" veya çökertmeye çalışıyor.ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Arap ülkelerine yaptığı gezinin amacı, bu kampanyaya Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkelerin katılmasını sağlamak. Washington, Filistin'e mali yardımların kesilmesi halinde, Hamas yönetiminin sonunda pes edip politikasını değiştireceğine inanıyor. Oysa, Hamas'a zerre kadar sempati duymayan Mısır Cumhurbaşkanı ve Suudi Kralı dahil, Arap liderleri bu tür ambargo ve baskılara karşı çıkıyorlar. Nitekim "Condy"nin bu gezisinde yaptığı çağrıya aldığı yanıt, kesin bir "hayır" oldu... ABD'nin Hamas liderlerinden Halid Meşal'in Ankara ziyareti konusunda gösterdiği "ılımlı" tepki, Türkiye'de ve dışarıda çok kimseyi şaşırttı. Bush yönetiminin "büyük" Ortadoğu coğrafyasında izlediği politika, umduğunun aksi sonuçlar yaratmış bulunuyor.Başkan Bush, adeta Evanjelist bir inançla demokrasi havariliğine soyunmuştur. Bunda kuşkusuz ABD'nin stratejik çıkarları belirleyici olmakla beraber, Bush, özellikle İslam dünyasında demokrasiyi yerleştirmeyi bir "misyon" olarak kabul etmiştir.Ne var ki, çeşitli Ortadoğu ülkelerinde "demokrasinin işleyişi", Washington'un hiç de istemediği kişileri veya grupları işbaşına getirmiş veya güçlendirmiştir. Örnekler: İran'da radikal Başkan Ahmedinecad... Filistin'de Hamas... Mısır'da yükselişe geçen Müslüman Kardeşler.Kısacası, bu coğrafyada demokrasi, daha ilk adımlarını atarken, fanatik veya radikal grupların işbaşına geçmesine veya geniş destek görmesine yol açıyor. Radikalizm kazanıyor Son gelişmeler ABD'de Bush yönetimini "demokrasi tutkusu" ile Arap ülkelerini baskı altında tutmasının akıl kârı olup olmadığı tartışmalarına yol açmış bulunuyor.Bu durumda ABD ne yapacak? Demokrasi üzerindeki ısrarından vaz mı geçecek? Seçim yolu ile işbaşına gelenleri siyasal ve ekonomik baskılarla "perişan" edip milliyetçi-dinci "radikalizm"i boğmaya mı çalışacak? Yoksa yeni gerçekleri kabullenip, "seçilenler" ile -eğilimleri ne olursa olsun- temas kurmayı ve onları daha ılımlı bir çizgiye çekmeyi mi deneyecek?..Bu konuda Amerikan düşünürleri, stratejistleri ve politikacıları arasında görüşler farklı. Özellikle İran ve Hamas "şoku"ndan sonra, Amerikan kamuoyunda (ve aydın çevrelerinde) bir şaşkınlık ve karışıklık hüküm sürüyor.Bush yönetiminin davranışındaki tutarsızlıklar da, henüz bu konuda net bir çizgi belirlememesinden kaynaklanıyor. Bir yandan demokrasiyi savunmaya devam etmek istiyor, öte yandan da demokratik yoldan iktidar olanlara kendi şartlarını empoze etmeye veya onları yıpratmaya uğraşıyor...Bu ikinci şıkkın bölgede ve dünyada yeni sürtüşmeler ve gerginlikler yaratmaktan başka bir sonuç vereceği çok şüpheli... skohen@milliyet.com.tr Baskı neye yarar?