Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami Kohen

YENİ hükümetin dış politikası nasıl olacak?
Denilebilir ki Türk dış politikası, temelde değişmez, ana hatları ile devamlılık gösterir. Ülkenin jeopolitik konumu, diplomatik ve askeri "establishment"in etkisi, koalisyonun yapısı gibi faktörler, belirleyici bir rol oynar. Nitekim Erbakan dahi, farklı eğilimlerine rağmen, Türk dış politikasının rotasını değiştirememiştir.
Bununla beraber, her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır. Yeni hükümet de, Türkiye'nin dış ilişkilerine yeni bir yaklaşım ve üslup getirebilir.
Nitekim, daha hükümetin ilanı ile birlikte yayınlanan protokol (ve Ecevit'in TV'deki ilk sözleri) böyle bir değişikliğe gidilmek istendiği izlenimini veriyor.
Protokoldeki ifade şöyle: "Atatürk döneminde büyük başarı ile uygulanmış olan bölge merkezli dış politika yeniden yaşama geçirilecek ve Türkiye bölgedeki konum ve ağırlığını bu çerçevede ortaya koyacaktır. Bölge merkezli dış politika ve ekonomide sağlanacak gelişmeler, ülkemizin AB'ye tam üyeliğinin hızlanmasına da katkıda bulunacaktır"...
Bu ifadeler, açıkçası Başbakan Yardımcısı Ecevit'in damgasını taşıyor. Anlaşılan DSP lideri, Dışişleri Bakanlığı görevinin kendi partisine verilmesini, bir süredir savunduğu "bölge merkezli dış politika" kavramını protokole (ve büyük olasılıkla hükümet programına) sokmak için bir fırsat olarak değerlendirmiştir...
* * *
ECEVİT bu yeni kavramı, 1995 seçimlerinde ortaya atmıştı. Hatta seçim bildirgesinde buna geniş yer vermişti. Biz Ecevit'in ağzından dinlediğimiz "bölge merkezli dış politika"ya ilişkin görüşlerini 16 Aralık 1995 tarihindeki yazımızda naklederken şöyle yazmıştık: "Ecevit'in bölge merkezli dış politikadan kastettiği şudur: Türkiye en zayıf olduğu dönemlerde örneğin 1920'lerde bile bölge ülkeleri ile sıkı ilişkiler kurmuş, bu güçle de Batı dünyasında saygı görmüştür. Bugün o döneme oranla Türkiye çok daha güçlü olduğu halde bütün komşuları ile sorunludur. Kendi bölgesi ile yabancılaşmıştır... Türkiye son zamanlarda bölgede daha aktif bir politika izleseydi, birçok sorunların hallini sağlayabilirdi. Bu da uluslararası platformda ona daha büyük güç kazandırabilirdi"...
Biraz daha açarsak, bu kavramın Türk diplomasisinin Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'ya öncelik vermesini öngördüğünü söyleyebiliriz.
Kuşkusuz Türkiye'nin son zamanlarda ihmal ettiği veya geri plana ittiği bölgesel ilişkilerine daha büyük önem vermesi ve komşuları ile olan sorunlarını çözümlemek için daha aktif davranması gerektiği bir gerçektir.
Ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin bugünkü durumu ve şimdiki uluslararası konjonktür, 1920'lerdekinden çok farklıdır. Bazı komşularla olan anlaşmazlıklar da, onların politikalarından ve davranışlarından kaynaklanmaktadır. Kaldı ki, Türkiye'nin çoktan beri belirlediği hedef ve tercihler, yani Batı ile her alanda sıkı bağlar, bu konuda ihtiyatlı ve duyarlı davranmayı gerektiriyor. Diğer bir deyişle, bölgesel ülkelerle ilişkileri geliştirme gayreti, dış politikada rota değişikliği anlamına gelmemelidir...
* * *
YENİ koalisyon protokolünde yer alan "bölge merkezli dış politika" ifadesi, yabancı diplomatik çevrelerde, Yılmaz hükümetinin dış politikasında gerçekten radikal bir değişiklik olup olmayacağı sorusunun sorulmasına yol açmış bulunuyor.
Daha açık bir ifade ile, bazı gözlemciler Ecevit'in dış politikadaki "farklı" görüşlerinin hükümetin tutumuna ne ölçüde yansıyacağını merak ediyorlar.
Örneğin, DSP lideri şimdiye kadar KKTC'nin Türkiye ile entegre olmasını, Irak konusunda Saddam ile anlaşmaya gidilmesini, AB ile Gümrük Birliği'nin yeniden pazarlık edilmesini, ABD'ye karşı daha kararlı davranılmasını ve Ankara'nın genelde Batı'ya karşı "kendisini daha çok kabul ettiren" bir tutum sergilemesini savunmuştur.
Şimdi bu görüşlerin Yılmaz hükümetinin dış politikasını ne kadar etkileyeceği sorusunun yanı sıra, yeni Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in bu konudaki tutumunun ve etkinliğinin ne olacağı da merak ediliyor.
Kesin bir yargıya varmak için zaman henüz çok erken, ama yeni koalisyonun dış politikaya nasıl bir yön vereceği ve bunda esas kimin belirleyici bir rol oynayacağı sorusu şimdiden gündeme gelmiş durumda...

Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr