DIŞ politikada "iyi şeyler" de oluyor. (Hep olumsuz gelişmeler olacak değil ya!)... Örneğin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bugün Yalta kentinde katılacağı Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)'nin zirve toplantısı gibi...
Bu olayı, Türk dış politikası açısından "hayırlı" saymamızın bir nedeni var: KEİ, aslında bir "Türk kreasyonu"dur. Rahmetli Turgut Özal döneminde - Büyükelçi Şükrü Elekdağ'ın bir çalışması ile - ortaya atılan bu fikir, bölgedeki diğer 10 ülke tarafından benimsenince, bu örgütün temeli Haziran 1992'de İstanbul'da atıldı. Bu, gerçekten Türk diplomasisinin önemli bir başarısı sayıldı.
O günden bu yana, KEİ gelişti. Genel Sekreter ve kadrosu, İstanbul'da, Müşir Fuad Paşa Yalısı'ndaki merkezinde işe koyuldu. Üye ülkelerin milletvekillerinin oluşturduğu KEİ Parlamenter Asamblesi kuruldu. Bu yılın sonlarında faaliyete geçecek olan KEİ Ticaret ve Kalkınma Bankası'nın temeli (Selanik'te) atıldı. Bu arada üst düzey temaslar, konferanslar, seminerler düzenlendi. KEİ çerçevesinde işadamları ve teknik uzmanlar bir araya gelip çeşitli projeler üzerinde görüşmek fırsatını buldu...
Ve şimdi de, 11 üye ülkenin (Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldavya, Romanya, Rusya, Ukrayna, Türkiye, Yunanistan) Cumhurbaşkanları veya Başbakanları, Ukrayna'nın tarihi Yalta şehrinde, gene "hayırlı" bir olay için bir araya geliyorlar.
* * *
BU olay, KEİ'nin "temel yasası"nı (Charter) imzalamaktır. Böylece KEİ, resmen bölgesel bir "örgüt" statüsüne kavuşuyor. (Herhalde bundan sonra adı da Türkçe KEİÖ, İngilizce OBSEC olacaktır).
KEİ'nin bu uluslararası statüye kuruluşundan 6 yıl sonra erişmesi, zor bir yoldan geçtiğini gösteriyor. Gerçekten Karadeniz Bölgesi ve çevresindeki ülkeleri, ekonomik işbirliği için dahi, bir araya getirip örgütlemek hiç de kolay değil. Çünkü bu ülkelerin çoğu birbirleriyle kavgalı. Örneğin Azerbaycan'la Ermenistan'ın, Türkiye ile Yunanistan'ın araları adamakıllı açık... Ayrıca Türkiye'nin Ermenistan'la diplomatik ilişkisi yok... Gürcistan'ın Rusya ile, Arnavutluk'un Yunanistan'la, Moldavya'nın da Romanya ile ilişkileri parlak sayılmaz...
Ama her şeye rağmen, KEİ bir bölgesel ekonomik işbirliği topluluğu olarak, bir ihtiyaca ve ortak çıkarlara dayandığı için, bir varlık gösterebilmiştir. Şimdi KEİ'nin resmen örgüte dönüşmesi, kendisine BM çerçevesinde statüye sahip olması, Dünya Ticaret Teşkilatı (WTO) gibi kuruluşlarla organik bağlar kurması ve uluslararası ticaret sistemine entegre olması olanağını verecektir. KEİ bu sayede AB ve benzeri topluluklarla da diyaloğunu ve işbirliğini geliştirebilecektir...
* * *
KEİ'nin başlıca misyonu, isminin de belirttiği gibi, bölge ülkeleri arasında ekonomik işbirliğini ikili ve çok taraflı olarak geliştirmektir. Bu konuda çeşitli projeler ve fikirler var. Bunlar Yalta'da da tartışılacak.
Örgütün üst düzey periyodik toplantıları, liderler arasında - özellikle ikili temaslarla - siyasal sorunları da ele almak fırsatını yaratıyor. KEİ - örneğin AGİT gibi - siyasal ağırlıklı bir teşkilat değil. Ama ekonomik ve sosyal alandaki işbirliği, daha müsait bir siyasal hava da yaratabilir. Bu uzun vadede gerçekleşecek bir beklenti de olsa, çabayı sürdürmeye değer...
Özellikle şu sırada Türkiye'nin AB veya Avrupa ülkeleri ile karşılaştığı sıkıntılar karşısında, KEİ'yi yeni bir "umut kapısı" olarak görmek mümkün. Ancak bu konuda iki önemli noktayı dikkate almak lazım:
Birincisi, KEİ Genel Sekreter Yardımcısı, deneyimli Türk diplomatı Nurver Nureş'in de belirttiği gibi, "KEİ, Türkiye'nin dış ilişkilerinde ek bir boyut, tamamlayıcı bir faktör sayılmalıdır. Yoksa KEİ'yi AB'ye alternatif sayamayız. KEİ çerçevesinde bölgede başarılı olmamız, onurumuzu ve güvenimizi güçlendirecektir..."
İkincisi, Türkiye'nin KEİ'ye sahip çıkması, ona gereken önemi vermesi gerekiyor. Son zamanlarda hükümetin ilgisinde bir zayıflama gözlenmiştir. Oysa Yunanistan ve Rusya başta olmak üzere diğer ülkeler daha aktif bir ilgi sergiliyorlar.
Türkiye önayak olduğu ve iyi başladığı bu işe, aynı heyecanla devam ederse, bundan kazançlı çıkacaktır...
Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025