Sami Kohen
DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem, mutad soğukkanlı ve akılcı yaklaşımı ile olaya doğru teşhis koydu: "AB Komisyonunun raporunu büyütmemek gerek" dedi. "AB bizim için önemli, öncelikli bir hedeftir; ama AB'ye şu tarihte katılacağız diye elimizi kolumuzu bağlayıp, küsüp oturmamalıyız... Bu olay bizim için dünyanın sonu değil... Bu bir tavsiye kararıdır. Umarım Bakanlar Konseyinde itibar görmez"...
Komisyonun Türkiye'nin üyelik başvurusu ve "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin adaylığı konusunda sergilediği tavıra karşı belirlenecek politikanın Cem'in bu görüşleri doğrultusunda olacağını umuyoruz.
Komisyonun tavrı haklı olarak Türk kamuoyunu sinirlendirmiştir. Buna verilebilecek en kolay karşılık, AB'ye meydan okumak, "onlar bizi istemiyorlarsa, biz de onlara sırt çevirir, başka seçeneklere başvururuz" demektir.
Böyle duygusal ve aceleci bir tavrın, Türkiye'nin çıkarlarına ve geleceğe ilişkin niyet ve beklentilerine ters düşeceğine inanıyoruz.
* * *
TEKRAR edelim: Komisyonun raporlarında yer alan görüşler tavsiye niteliğindedir. Esas karar AB'nin Aralık zirvesinde alınacaktır. Dolayısıyla, Türkiye bu beş ay içinde bir yandan içerde "evini düzene sokarken" dışarda da bir dizi girişimde bulunabilir. Ne var ki, atılacak bu adımların dahi istenen sonucu vermemesi yani zirveden Komisyon raporları doğrultusunda bir kararın çıkması da mümkündür. O zaman ne olacak?
Türkiye daha uzun vadede nasıl hareket edeceğini de şimdiden belirlemek zorundadır. Ankara, kendisine önerildiği gibi, üyelik yoluna girmeden AB ile bağlarını pekiştirmeyi mi yeğleyecek, yoksa AB politikasını temelinden değiştirip başka seçeneklere mi yönelecek?
Bu stratejiyi saptarken, AB üyeliğinin "olmazsa olmaz" gibi bir şart olmadığı, bunsuz da "Avrupa vizyonu"nun korunabileceği, siyasal, sosyal ve ekonomik standart'ların o yönde geliştirilebileceği de unutulmamalıdır...
* * *
ÖNCEKİ akşam bir yemekte ABD Dışişleri Bakanlığının siyaset üreten ve bölgemizle ilgilenen bir grup yetkilisiyle, AB Komisyonu raporunu konuştuk. Kendilerinin Ankara'daki temaslarında - ve buradaki sohbetimizde - vermeye çalıştığı mesajı şöyle özetleyebiliriz: "AB Komisyonu, Türkiye'ye haksızlık etti. Kıbrıs konusunda da hata etti. ABD, bu konuda gereken temasları ve uyarıları yapmaya devam edecek. Ancak bu arada Türkiye, yılmamalı ve özellikle Komisyon'un görüşlerini gözünde büyütmemeli. Ankara gerek AB adaylığı, gerekse Kıbrıs ve Türk - Yunan görüşmeleri sürecini tehlikeye düşürecek aceleci kararlara veya hareketlere başvurmamalı"...
Amerikan diplomatlarının kanısı, Türkiye'nin önümüzdeki aylarda, birtakım girişimlerle AB'deki olumsuz havayı değiştirebileceği ve Washington'un bu yöndeki desteğinin de etkili olacağıdır...
Kıbrıs konusunda da bu yetkililerin tavsiyesi şu: "Türk tarafı Komisyon raporunu, önümüzdeki ay Cenevre'de devam etmesi beklenen Kıbrıs görüşmelerini kesmek için bir gerekçe olarak kullanmamalı. Bir kere AB'nin Kıbrıs'la müzakereleri başlatmaya ilişkin kararı, ancak aralıkta AB zirvesinde belirlenecek. Dolayısıyla şimdiden Kıbrıs görüşmelerini kesmek doğru değil. Kaldı ki, AB - Kıbrıs müzakereleri başlarsa dahi, bu hemen sonuçlanacak ve Güney Kıbrıs kısa sürede AB'ye alınacak demek değil. Görüşmeler başladıktan sonra kesilebilir de"...
* * *
ASLINDA Türk tarafından, "Cenevre'ye gidilmeyecek" diyen olmadı. Ne var ki, Denktaş'ın kaygısı, Klerides'in AB'nin kendi lehindeki kararından cesaret alarak, tutumunu sertleştireceği ve dolayısıyla görüşmelerde uzlaşma olanağının zayıflayacağıdır.
Bu durumda Denktaş, Cenevre'ye açıkçası istemeye istemeye gitmiş olacaktır...
AB'nin Kıbrıs'la ilgili tutumu, Başbakan Yardımcısı Ecevit'e öteden beri savunduğu "KKTC ile entegrasyon" tezini gündeme getirme fırsatını vermiştir. Bunun bir hükümet politikası olarak nasıl uygulanacağı konusunda henüz bir açıklık yoktur.
"Bütünleşme" ile ilgili önlemler AB'nin Güney Kıbrıs'la müzakereleri başlatmasından sonra mı hayata geçirilecek? Yoksa ilk adımlar şimdiden mi atılacak?
KKTC ile bütünleşme konusu - lehindeki ve aleyhindeki noktalarla - Türkiye'de henüz objektif biçimde tartışılmadı. Bunu, yeni strateji uygulamaya konmadan, şimdi yapmakta yarar vardır...
Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr