Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

ERMENİSTAN'daki seçimlerin ardından Erivan'dan bazı umut verici mesajlar gelmeye başladı.
Bunlardan biri Dışişleri Bakanı Sergei Manasaryan'a ait. Bakan'a göre, yeni yönetimin dış politikası değişmeyecek, yabancı ülkelerle dostluk ilişkilerinin kurulmasına çalışılacak, Karabağ ile ilgili tutum daha sert değil, daha ilkeli ve tutarlı olacak...
Yeni Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan da, seçim sırasında Türk gazetecilerine anlamlı laflar söyledi. "Türkiye ile ilişkilerde yeni şeyler olacak" dedi ve bunu "yakında ortaya koyacaklarını" açıkladı...
Bu arada, Ankara ile Erivan arasında, ilişkilere yeni bir yön vermek için, bazı temasların yapıldığı ve bunların önümüzdeki günlerde yoğunlaşacağı anlaşılıyor...
Bu sinyaller şimdilik söylem ve sondaj niteliğinde. Ama Erivan'daki iktidar değişikliğinin ve Koçaryan gibi "şahin" olarak bilinen bir politikacının iş başına geçmesinin, Türkiye ile Ermenistan arasında "daha normal" ilişkilerin kurulması için engel sayılmadığı, hatta bunun aksine, bir hareketliliğin başlayabileceği izlenimini veriyor...
* * *
ASLINDA iki komşu ülke arasında iyi ilişkilerin kurulması, iki tarafın da yararına.
Şimdiye kadar bunun gerçekleşememesinin (hatta normal diplomatik bağların kurulamamasının) nedeni, Dağlık Karabağ sorunu ve bunun Azeri - Ermeni ilişkileri üzerindeki etkisidir. Diğer bir deyişle, Erivan ile Bakü arasında savaş durumu ve gerginlik olmasaydı, Türkiye çoktan Ermenistan'la normal ilişkiler kurardı. Ankara, şimdiye kadar bu yönde bir adım atılması için, Ermenistan'ın önce Azerbaycan ile anlaşmazlığını halletmesi şartını öne sürmüştür. Bu sorun bir türlü halledilemediği için bu ilişkiler de kurulamamıştır.
Tabii Ankara Erivan ile ilişkiler konusunu Azerbaycan ile Ermenistan'ın anlaşması şartına bağlı tutarsa, şimdiki durum herhalde daha uzun yıllar devam eder. Çünkü bölgedeki diğer birçok sorun gibi, Karabağ meselesi de bir günden diğerine halledilecek ve Bakü - Erivan ilişkileri hemen normalleşecek değil.
Oysa Türkiye, Erivan ile bir diyalog kurarsa ve kendi konumunu ve ağırlığını iyi kullanırsa, bu, Karabağ sorununun çözümüne ve Azeri - Ermeni ilişkilerinin düzelmesine de büyük katkıda bulunabilir. Açıkçası o zaman Ankara'nın Erivan üzerinde daha büyük etkisi olacaktır. Aliyev yönetiminin bunun yararını görmesi ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki bir yakınlaşmadan rahatsız olmaması gerekir.
Tabii bu arada Koçaryan da, Karabağ konusunda katı davranmasının ve Azerbaycan'a karşı düşmanlık politikası izlemesinin de, Türk - Ermeni ilişkilerinin iyileşmesine yardımcı olamayacağını anlamalıdır...
* * *
KARABAĞ asıllı Koçaryan'ın geçmişte savunduğu görüşleri şimdi Cumhurbaşkanı koltuğuna oturduktan sonra ne kadar değiştireceği zamanla görülecektir.
Açıkçası Koçaryan Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığından, yani bölgenin Azerbaycan'dan tamamen kopmasından yanadır. Karabağ'ın "egemenlik" statüsü tanınmadan da, Ermeni kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarından geri çekilmesine karşıdır. Bu çerçevede Ermeni lideri, devirdiği selefi Ter - Petrosyan'ın aksine, AGİT Minsk Grubu'nun "aşamalı geri çekilme" formülünü de şimdiye kadar reddetmiştir.
Bundan sonra Koçaryan bu konuda daha uzlaşıcı bir tavır alır mı? Belki taktik açıdan evet. Ama Karabağ'ın egemenliğini esas alan temel görüşlerini ve stratejik hedefini değiştirmesi olasılığı zayıf. Unutmamalı ki Koçaryan bu konuda oldukça katı olan ordunun, Taşnak Partisi'nin ve diğer radikal unsurların desteği ile iktidardadır.
Ama öte yandan Koçaryan, Başbakanlığı sırasında bir reformcu olarak kendisini belli etmiştir. Ermenistan'ın bugünkü siyasal halinin - ve yalnızlığının - ekonomik bakımdan halkını perişan ettiğinin de farkındadır. Ancak bu onu, Karabağ sorununun çözümü için daha gerçekçi ve esnek davranmaya sevkeder mi?
Yakın tarihte dünyanın birçok yerinde, "şahin"lerin yıllanmış meseleleri "güvercinler"den daha kolay çözebildiği görülmüştür. Bir umut (ve temenni): Belki Koçaryan da öyle yapar ve "barışı getiren şahinler"in arasında yer alır...


Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr