John Brademas adını, ABD'nin Kıbrıs harekatı nedeni ile Türkiye'ye karşı askeri ambargo uyguladığı 1975 - 76 yıllarını yaşamış olanlar gayet iyi hatırlarlar.
O dönemde ABD Kongresi'nin etkin Demokrat üyelerinden olan Brademas, Rum lobisinin elebaşılarından biri olarak, ambargo kararının alınmasında büyük rol oynamıştı. Kendisi gibi Yunan kökenli Kongre üyesi Paul Sarbanes'in de çabaları sonucunda Kongre'de alınan karar, Ford yönetimi tarafından yürürlüğe konmuş, bu da Türk - ABD ilişkilerinde gerginliğe yol açmıştı.
Ambargo olayı kapandıktan sonra, Brademas Türkiye'de unutuldu. Zaten kendisi 1981'de siyasetten çekildi; başta New York Üniversitesi rektörü oldu, daha sonra da çeşitli düşünce kuruluşlarının başında veya içinde yer aldı. Şimdi de dünyada demokrasiyi ve çeşitli ülkeler arasında kültürel ve sosyal yakınlaşmayı yaymaya çalışan bazı kurumlarda faaliyetini sürdürüyor.
İşte 74 yaşındaki Dr. John Brademas, şimdi bu yeni sıfatı ile bazı konuşmalar ve temaslar yapmak üzere Türkiye'de bulunuyor.
* * *
KENDİSİNE ev sahipliği yapan TESEV Direktörü Özdem Sanberk'in verdiği yemekte buluştuğumuz Brademas'a, çeyrek yüzyıl sonra, ambargonun konmasına nasıl baktığını sorduk. O dönemin koşullarını anımsattıktan sonra, şöyle konuştu: "Ben Yunan kökenli bir politikacı olarak değil, yasaları ve ilkeleri korumakla yükümlü bir Kongre üyesi olarak ambargoyu savundum. Türkiye'nin Kıbrıs'ta ABD yardımından aldığı silahları kullanması yasalarımızın açık bir ihlali idi. Ben hiçbir zaman Türk düşmanı olmadım. Daha önce 1967'de Yunanistan'da da askeri darbeye karşı çıktım ve cunta döneminde Atina'yı boykot ettim"...
Brademas'ın o yıllarda hangi nedenle Türkiye'ye karşı harekete geçtiği, Yunan kökenli olmasının ve "Rum lobisi"nin başını çekmesinin bunda önemli rol oynayıp oynamadığı ayrı bir tartışma konusu. O zaman Washington'dan yazdıklarımıza baktığımızda, Brademas'ın Türkiye konusundaki "muzır kampanya"sının, Yunan - Kıbrıs Rum tarafı karşısında Ankara'yı dize getirmeyi amaçladığını görüyoruz.
Ama öyle sanıyoruz ki, kendisi de o dönemi geride bırakmak ve şimdi de Türkiye'ye yakınlığını kanıtlamak gereğini duyuyor.
Eski bir "düşman"ın şimdi "dost" olarak görünmesine kuşku ile bakanlar olabilir. Ne var ki, özellikle siyasette, düşmanlığın ebedi olmadığını, fikir ve niyet değiştirenlere de bunu sergilemek fırsatının verilmesinin daha akıllıca bir davranış olacağını unutmamak gerek...
* * *
DR. Brademas dün Boğaziçi Üniversitesi'nde verdiği konferansta, "Türkiye'nin demokratik bir ülke olarak Avrupa'da ve AB'de yerini alacağına inanmasaydım, burada olmazdım" diye konuştu. Ve ardından üç faktörün kendisine bu umudu verdiğini belirtti: Birincisi, şimdiki ekonomik kriz. Ona göre, bu Türkiye'nin ekonomisini yeniden düzenlemesi için bir fırsat. İkincisi, Türkiye'nin AB adaylığı. Bu da reformların gerçekleştirilmesi ve Türkiye'nin modernleşmesini sağlayacak. Nihayet üçüncü faktör, Türkiye'de sivil toplumun giderek güçlenmesi, üniversitelerin, medyanın, iş çevrelerinin ve diğer kuruluşların demokratik Türkiye'de yerini alması.
Brademas konuşmasını bitirirken, Türkiye'nin dışarıdaki dostlarının destek olmak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi, "ama büyük ülkenizin güçlü bir demokrasi olması, öncelikle Türk ulusunun çabasına bağlıdır" dedi.
Son zamanlarda çok duyduğumuz bir mesaj bu. Ancak "eski düşman, yeni dost" John Brademas'dan gelmesi de anlamlı...