Sanki eski bir şovu tekrar izliyor gibiyiz... Aynı sahne (ABD Kongresi), aynı senaryo (Ermeni soykırım tasarısı), aynı aktörler (Dışişleri Komitesi’ndeki Ermeni yanlısı milletvekilleri), aynı figüranlar (Ermeni lobicileri ve yandaşları)...
Bu bitmeyen dizinin yeni bölümünün en heyecanlı sahnesi, yarın Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin toplanacağı Rayburn House’da oynanacak.
Komitenin 46 üyesi, ABD yönetiminin Ermeni soykırım iddiasını resmen kabul etmesini ve Başkan’ın 24 Nisan’da yayımlayacağı mesajda açık şekilde soykırım terimini kullanmasını öngören (HR 252 rumuzlu) karar tasarısını tartışıp oylayacak.
Ermeni tarafı bu oyundaki rolünü başından beri başarıyla oynadı. Ermeni kökenli seçmenler, dernekler, lobiciler, milletvekillerini kendi saflarına çekmek için büyük çaba harcadılar. Konuyu son dakikaya kadar basında, büyük TV kanallarında canlı tuttular.
Türkiye’ye gelince, açık konuşmak gerekirse, işi baştan gereği kadar sıkı tutmadı. Baksanıza, TBMM’den iki heyet Kongre üyelerini ikna etmek için ancak hafta sonu Washington’a gitti. Son dakikada yapılan böyle bir gezi ne kadar etkili olabilir ki?
Türkiye bu kez de -daha önce olduğu gibi- “strateji kartı”nı oynayarak ağırlığını koymaya çalışıyor. Son günlerde Başbakan ve diğer yetkililer ABD yönetimini ve Kongre’sini uyardı: Eğer bu karar tasarısı kabul edilirse, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci büyük zarar görür.
Yeni sıkıntılar
Bu kez Türkiye’nin bazı sıkıntıları var: Bunlardan biri şu ana kadar Obama yönetiminin bu tasarıyı engellemek için özel bir gayret göstermemiş olması. Belki bunu -eğer Komite onaylar ve tasarı Meclis Genel Kurulu’na giderse- o aşamada yapacak. Daha önceki yıllarda görüldüğü gibi...
Diğer bir sıkıntı da, Ermenistan’la imzalanan protokollerin hayata geçirilmemiş olmasıdır. Eğer Erivan ile ilişkiler normalleştirilseydi, bu karar tasarısının reddedilmesi şansı artabilirdi...
Bunlara başka faktörleri de eklemek mümkün: Yahudi lobisinin Türkiye’ye eski desteğini çekmesi, Kongre’de Ermeni sempatizanı Demokratların sayısının artması, yönetimde de daha önce Ermenilere angaje olmuş kimselerin bulunması gibi...
Bu şartlar altında tasarının Komite’de kabul görmesi bir sürpriz olmayacak. Velev ki, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’in dediği gibi, son dakikada Başkan Obama bazı Demokratların tasarı aleyhinde oy vermesini sağlasın...
Bağlayıcı değil...
Tasarı geçerse ne olacak?
Kuşkusuz böyle bir karar Türkiye’de büyük kızgınlık yaratacak. Hükümet sert tepki gösterecek, belki de Türk-Amerikan ilişkilerini ve Erivan ile imzalanan anlaşmaları yeni bir değerlendirmeye tabi tutacak...
Yalnız -yarınki gelişmelerin daha bilinçli bir şekilde izlenmesi bakımından- şu iki hususu göz önünde bulundurmak gerek:
1) Oylanacak olan metin bir karar tasarısıdır, yoksa (bazı gazetelerde çıktığı gibi) bir yasa tasarısı değil. Dolayısıyla bu kararın bağlayıcı bir niteliği yoktur. Yani Başkan -ve yönetim- bunu uygulamak zorunluluğunu hissetmeyebilir.
2) Tasarının Komite’den geçmesi, bir sürecin ilk aşamasıdır. Bundan sonra tasarının Meclis Genel Kurulu’na gitmesi gerekir. Orada onaylanması şansı daha düşüktür.
Dolayısıyla, tasarı yarın Komite’den geçerse, bunu “Kongre Ermeni Soykırımı tasarısı kabul etti” şeklinde değerlendirmek erken ve yanlış olur...