İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Ankara ziyareti, Türkiye ve İsrail’in, “koltuk krizi” nedeniyle daha da bozulan ilişkileri düzeltmek arzusunda birleştiklerini ortaya koydu.
Çok önceden planlanan bu ziyaretin kriz yüzünden ertelenmemesi, iki tarafın da bu konuyu kapatmak ve ilişkileri yeniden rayına oturtmak istediklerinin bir göstergesi.
Aslında son kriz, Barak’ın 12 saatlik Ankara ziyaretine, planlandığından farklı bir öncelik yükledi: İlişkilerdeki hasarın tamiri...
Bu amaç ne ölçüde gerçekleşti?
Görüşmeler sonunda yapılan resmi beyanlara bakılırsa, geçen hafta yaşanan “koltuk krizi”nin noktalanması açısından bu ziyaret başarılı oldu. Başbakan R.T. Erdoğan gerginliği “daha ileriye götürmek istemediğini” belirtti. Barak da, meselenin geride kaldığını ve şimdi ilişkilerde yeni bir sayfanın açılacağını söyledi.
Ortak çıkarlar
Özellikle 1990’lı yıllarda Türk-İsrail ilişkileri, ortak çıkarlara dayanan bir “stratejik ortaklığa” dönüşmüştü. Yani o zaman Türkiye ve İsrail, ilişkilerini karşılıklı çıkarlara göre “ikili bazda” değerlendiriyordu.
Son dönemde bölge ve dünya konjonktürü değişti; Ankara bu ilişkilere yalnız ikili zeminde değil, daha geniş, bölgesel stratejileri çerçevesinde bakmaya başladı. Böylece Filistin sorunu, Ortadoğu barış süreci ve Arap-İslam âlemiyle ilişkiler de Türk-İsrail ilişkilerinin içinde belirleyici bir faktör oldu. Bu da sonuçta ikili ilişkilerde birtakım sıkıntılara ve hatta gerginliklere yol açtı.
Halen özellikle Ortadoğu sorunları üzerindeki görüş ayrılıklarına rağmen, Türkiye ile İsrail’in ortak çıkarları var tabii. İki ülke de bunun farkında. Krizleri atlatma ve ilişkileri geliştirme arzusu da bundan kaynaklanıyor.
Barak’ın ziyareti, bir kriz ortamında dahi, bu iradenin her iki tarafta da hakim olduğunu gösterdi. Nitekim Savunma Bakanı Vecdi Gönül, güçlü ortak çıkarlara değindi ve iki ülke arasındaki “stratejik ortaklık”tan söz etti. Bu ortaklığın da “çıkarlar ortak olduğu sürece” devam edeceğini vurguladı.
Tabii önemli olan bundan sonra da “ortak çıkarlar”ın nasıl algılanacağıdır. Vecdi Gönül, en azından savunma alanında bu çıkarların devam etmekte olduğu mesajını verdi. Daha önce İsrail’e ısmarlanan 10 adet “Heron” pilotsuz uçağın iki partide mart ve haziran aylarında teslim edileceğini açıkladı. Bu arada başka projeler üzerinde çalışıldığını da bildirdi.
Ortak çıkarlar sadece askeri değil, diğer alanlarda da devam ediyor. Siyasi bakımdan İsrail ile ilişkilerin sürdürülmesi Türkiye’nin de çıkarına. Ankara, bölgede dengeli bir politika izlemekte daima yarar görmüştür. Bölgesel bir güç olarak da bu dengeleri gözetmek durumundadır.
Farklı tavırlar
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Türk-İsrail ilişkilerini, halen sadece ikili bazda ortak çıkarlar belirlemiyor, aynı zamanda “üçüncü meseleler” de (Gazze’deki durum, Filistin sorunu, gibi) yönlendiriyor.
Ak Parti hükümeti bu konuda çok hassas ve kararlı. Nitekim Barak ile görüşmelerde de, örneğin ikili ilişkilerin gelişmesinin, İsrail’in Gazze konusundaki davranışıyla ilintili sayıldığı bir kez daha belirtildi.
İsrail’deki bugünkü koalisyon hükümetinden farklı politikalar beklemek zor. Bu durumda -şimdilik hasar onarılmış da olsa- bu sorunlar, Ankara açısından belirleyici faktör sayıldığı sürece, İsrail ile ilişkileri olumsuz etkileyecektir.