TÜRKİYE ile Yunanistan arasında "Güven Artırıcı Önlemler" (GAÖ) konusunda, NATO çerçevesinde varılan mutabakat, ilk bakışta çok önemli bir gelişme olarak görünüyor. Nitekim aylardanberi süregelen müzakerelerin sonunda, önceki gün "Durum Raporu"nu açıklayan NATO Genel Sekreteri Javier Solana, iki tarafın "niyet beyanı"nı, Ankara'nın ve Atina'nın bu önlemleri uygulama konusundaki "siyasi iradelerini ortaya koyduğunu" belirtti.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem dün bize, Brüksel'de ilan edilen bu mutabakatın, kendisinin geçen Şubat'ta Yunanistan'a önerdiği beş maddelik öneri paketinin 3'üncü maddesinin kabulü anlamına geldiğini söyledi ve bunun iki taraf arasında yakınlaşmaya ve yapıcı bir diyaloğa yol açacağı umudunu ifade etti. Cem, "niyet beyanı"nın, karşılıklı bir angajman niteliğini taşıdığını ve dolayısı ile şimdi yeni mutabakatın temelini oluşturan 1988 tarihli Atina ve İstanbul belgelerinin aynen uygulanmasının beklendiğini de belirtti.
Bu iki belge, Ege'de bir sıcak çatışma riskini ortadan kaldırmak ve gerginliği önlemek için bir dizi Güven Artırıcı Önlem öngörüyor ve bazı temel kıstasları da belirliyordu. Örneğin uluslararası hava sahasında ve kara sularında iki taraf tacizlerden ve müdahalelerden kaçınacak, tatbikatları önceden birbirlerine haber verecek ve karşılıklı olarak egemenliklerine, toprak bütünlüğüne ve hava sahası ile karasularını kullanma haklarına saygılı davranacaktı...
Ne var ki, zaman zaman Ankara ile Atina arasında Ege'de çıkan krizler, bu iki mutabakatı bir "ölü kağıt"a dönüştürdü. Ta ki, NATO'nun araya girmesi ile, GAÖ konusu gündeme gelinceye ve karşılıklı temaslar başlayıncaya kadar. Şimdi Solana'nın ilan ettiği mutabakat, bu ölü belgeleri yeniden canlandırıyor. Diğer bir deyişle, 10 yıl öncesine dönülerek, ileriye doğru bir adım atılıyor...
* * *
BÖYLE bir sonuca varılmasına kuşkusuz sevinmek lazım. Ama bunun değerini abartmadan ve fazla iyimserliğe kapılmadan...
Yeni mutabakat, 1988 anlaşmalarına dayanıyor; ama uygulama konusunda yeni bir unsur içermiyor. Zaten Solana açıklamasında uygulamaya ilişkin görüşmelerin devam edeceğini belirtti.
Zorluk - her zamanki gibi - detaydadır. Örneğin GAÖ'nün başlıca amaçlarından biri, hava sahasında "it dalaşı"nı önlemektir. Son zamanlarda Türk ve Yunan jetleri arasında taciz ve kovalamacalar, ciddi çatışma tehlikesini yaratmıştır. Bunun nedeni de, Türk uçaklarının 6 ile 10 km arasında uçuş yapması Yunanistan'ın da bunu kendi ulusal hava sahası sayıp bu uçuşları engellemeye çalışmasıdır.
Bundan sonra ne olacak? Açıkçası ne Ankara, ne Atina, hava sahası - ve kara suları - konusundaki temel pozisyonlarını değiştirmiş değil. İki tarafın kavramları birbirinden farklı olmaya devam ediyor.
Esas pozisyonlar değişmediği sürece, Yunanistan gene Türk jetlerine müdahale etmeyecek mi? Türk uçakları gene 6 milin ötesinde uçmayacak mı?
Tabii bunların hepsi mümkün. Nitekim 1988 anlaşmasına rağmen bu tür uygulamalar günümüze dek devam etti. Ancak şimdi karşılıklı "irade beyanı" ile gerçekleşen mutabakat, Ege sularında ve göklerinde kışkırtıcı askeri faaliyetten çekinme taahhüdünü içeriyor. Bu taahhüdün nasıl yerine getirileceği, bundan sonraki temaslarda belirlenecek. Ama öyle anlaşılıyor ki, bu arada iki taraf da, bu tür faaliyeti kısacak, birbiri ile daha sıkı temasta bulunacak ve olay çıkmaması için daha dikkatli davranacak...
* * *
ON yıl önce doğan, fakat kısa zamanda ölen, şimdi de yeniden canlandırılan GAÖ anlaşmasının yaşama nasıl geçirileceğini yakında anlayacağız.
Ancak bu sayede gerek diplomatlar, gerek askerler arasında iyi bir diyalog kurulmuş oluyor. (Orgeneral Karadayı'nın Atina ziyaretinin havayı yumuşatmaya yaradığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.) Bu adım, gene GAÖ alanında başka adımların yolunu açıyor. (Belki Cem'in önerilerindeki "akil adamlar" grubunun oluşturulması gibi maddelere şimdi sıra gelebilir)...
Şimdilik söylenebilecek şey, yeni GAÖ mutabakatının gerçekleşmesinin, hiç yoktan iyi olduğudur...
Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025