Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BM Güvenlik Konseyi'nin son aldığı 1701 sayılı kararının amacı Lübnan hükümetinin ve ordusunun Güney Lübnan'a hâkim olması ve Hizbullah'ın buradaki "askeri varlığı"na son vermesidir. Karar, bunun gerçekleşmesi için bölgedeki "cılız" BM barış gücü UNFIL'in çeşitli ülkelerin yeni askeri katkılarıyla daha "gürbüz" hale getirilmesini öngörüyor.Ama gelin görün ki, bu yeni BM gücünün oluşması gecikiyor ve aksıyor. Bu "proje"nin öncülüğünü yapan Fransa dahi, söz verdiği 3500 yerine sadece 200 asker göndermek eğiliminde... Lübnan ordusunun 40 küsur yıl sonra ilk kez Litani Nehri'nin güneyine geçip İsrail sınırına yakın bölgede konuşlanması, "tarihi bir olay" sayılıyor. Bir ara İsrail işgalinde, son dönemde de Hizbullah hâkimiyetinde bulunan bu hassas bölgeye nihayet Lübnan askerlerinin yerleşmesi, merkezi hükümetin artık otoritesini kurmakta olduğu anlamına mı geliyor? Esasen BM Barış Gücü'nün görev ve yetki sınırları hâlâ netleşmiş değil. Asker vermeye istekli ülkelerin çoğu, bölgeyi "askersizleştirmek" -yani Hizbullah'ın elindeki silahları almak- gibi "tehlikeli bir misyon"u yüklenmek istemiyor.Peki bu işi kim yapacak? Görünüşe göre hiç kimse!Lübnan ordusu dün Güney Kıbrıs'taki hassas bölgeye geldi; ama ordu komutanları Hizbullah'ı zorla "silahsızlandırmak" niyetinde olmadıklarını açıklıyorlar.Bu durumda Hizbullah'ın yapacağı şey, herhalde silahları bir süre için "depoya kaldırmak" ve beklemek olacak!..Hizbullah çatışmaların durmasından hemen sonra başka "daha yararlı işler" için kollarını sıvamış durumda. Askeri alanda olduğu gibi, siyasal ve sosyal alanda da iyi örgütlenen Hizbullah, yıkılan yerleri temizleme ve bombardımanlardan zarar görenlere yardım etmeye başladı bile. Nitekim örgüt yetkilileri, kapı kapı dolaşıp halkın ihtiyaçlarını tespit ediyorlar, hatta para yardımları sözünü de veriyorlar.Hizbullah böylece "devlet içinde devlet" olduğunu, hatta merkezi hükümet daha buralara elini uzatamadan kendisinin hızla devreye girebildiğini gösteriyor. Silahlar depoya! Lübnan'ın yeniden inşası için çok büyük paralar lazım. Bu da bazı yabancı ülkelerin "sembolik" katkılarıyla olacak iş değil.Oysa Hizbullah daha şimdiden evsiz kalanlara 10 bin dolara kadar varan para yardımları vaat ediyor. Bu paranın nereden geleceği ise sır değil. İran her türlü desteği vereceğini bizzat ilan etmiş bulunuyor.Hizbullah kuruluşundan beri ideolojik olarak Tahran'daki rejime (ve dini liderlerine) bağlı olmuştur. Örgütün silahlanması dahil, çeşitli faaliyetlerinde İran'ın desteği de herkesçe biliniyor.Son çatışmalardan sonra, yukarıda belirttiğimiz ortamda, Hizbullah'ın etkisini pekiştirmesi, artık "Güney Lübnan'da İran'la bağlantılı yeni bir Şii gücü"nün ortaya çıkışı olarak görülüyor.Nitekim tanınmış Fransız yazar Olivier Roy, dünkü "Financial Times"taki makalesinde, Hizbullah'ın Ortadoğu haritasını yeniden şekillendirmekte olduğunu, yeni bir Şii ekseninin oluştuğunu ve Arap dünyasında İslami radikal akımların şimdi milliyetçilikle birlikte yaygınlaştığını belirtiyor. Olivier'e göre Lübnan anlaşmazlığından asıl kazançlı çıkan, İran'dır ve Hizbullah onun aktif desteğiyle kilit bir rol oynamaya adaydır... Bazı gözlemcilerin deyişiyle, artık Güney Lübnan'da bir "mini İran" yer almaktadır... skohen@milliyet.com.tr Paralar İran'dan